Sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte güne başlamayı severdi Zeynep. Uyanır uyanmaz hemen bir bardak su içmeyi alışkanlık haline getirmişti. Bu alışkanlıklarını daha çocuk yaşta anneannesinden öğrenmişti. Anneannesiyle beraber yalnız geçirdiği ilk yaz tatilini anımsadı.
Ne kadar çok şey öğrenmişti ondan. Koyunları gütmeyi, süt sağmayı, harmanda hasatı kaldırmayı, sevimli eşekleri Karakaçan’a binmeyi, gökyüzüne bakarak yağmurun yağıp yağmayacağını tahmin etmeyi, ağaçların yosunlarına bakarak yönleri bulmayı...
Anneannesi ilkokuldan sonra okuyamamıştı ancak hayatın içinde her zaman öğrenci kalmayı başarmıştı. Buda onu çok iyi bir öğretmen yapmıştı. Dedesinin vefatından sonra anneannesine can yoldaşı olsun diye ailesi Zeynep’i köye göndermişti. Bu gelişi tatil amaçlı olmadığı için ilk başlarda çok zorlanmıştı . Sabah güneşin doğuşu ile beraber kalkıyor güneşin batışına kadar çalışıyordu. Önce koyunlarla beraber yola çıkıyorlar, epeyce yürüdükten sonra tarlaya geliyorlardı. Anneannesi ile tarlada biraz çalıştıktan sonra yemeklerini bir güzel yiyorlardı. Zeynep akşama kadar koyunlarla ilgileniyor, anneannesi tarlada ekim biçimi yapıyordu. Sonra eve dönüş yolunda anneannesiyle sohbet ediyorlardı.
O günde eve dönerlerken, Zeynep çekinerek anneannesine ailesini özlediğini söyledi. Anneannesi gülümseyerek ona baktı…
“Yavrucuğum bu hayatta öğrendiğim en değerli bilgilerden bir tanesini seninle paylaşmamı ister misin?” dedi.
Zeynep gözleri ışıl ışıl evet anlamında kafasını salladı. “Canım güzel kızım benim.” diye devam etti anneannesi…
“Sır şu ki bizler nerede isek orada olmalıyız. Yani şu an nerede yaşıyorsak oranın tadını çıkarmalı, oradaki zor veya kolay olan işleri yapmalıyız. Bütün dikkatimizi bulunduğumuz yere vermeliyiz. Köydeyken aileni düşünürsen eğer köydeki işler sana daha zor gelecektir. Ailenin yanındayken yaptığın sana keyif veren şeyleri düşüneceksin ve buradaki seni zorlayan işler sana daha da zor gelmeye başlayacak. Ve bil bakalım ne olacak? Biz zaman sonra buradan kaçmak isteyeceksin. Ve bunu alışkanlık haline getirirsen biraz zorlandığında her yerden kaçıp daha eğlendiğin yerde olmak isteyeceksin. Ve bu yanlış davranış bütün hayatını etkileyecek. Ben senin böyle olmanı istemem güzel kızım.“
O yaşlardayken anneannesinin söylediklerini tam anlamıyla anlamamıştı Zeynep, ama ona duyduğu sevgi ve saygısından dolayı söylediği şeyleri yapmıştı. Tüm dikkati koyunlarda, tarla işlerinde Karakaçan’da ve harmanı kaldırmaktaydı. Bir zaman sonra tüm bu işlerin zor olan kısımlarının da ona kolay gelmeye başladığını fark etmişti. Aynı zamanda anneannesinden hamur açmayı, erişte kesmeyi, peynir yapmayı da öğrenmişti. Hepsi zamanla o kadar keyifli bir hal almıştı ki…
Zeynep’e o yaz köyden ayrılmak çok zor gelmişti. Son gün anneannesi Zeynep’in yanına gelmiş ve onunla yaptığı sohbeti hatırlatmıştı.
“Güzel kızım, şimdi ailenin yanına gidiyorsun evdeyken dikkatini sadece eve ver, ödevlerini yap, kardeşine ve annene yardım et. Okula gittiğinde de sadece okulda ol, derslerini dinle, teneffüste de arkadaşlarınla oynamanın tadını çıkar. Bunu böyle yaptığın sürece sırtın yere gelmez. Bu sana anlattığım çok az insanın bildiği ve uyguladığında da büyük başarılar ve mutluluklar elde edeceği büyük bir sır.”
Peki hayatın başka sırlarını da öğrenmek ister misin diye sordu. İstemez miydim? Tabi ki isterdim. O zaman dedi gelecek yaz tatilinde görüşmek üzere…
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
***


Yorumlar
Çok güzel yazı olmuş emeğinize sağlık🌸
Yorum Gönder