Ana içeriğe atla

Bulunduğun Yerde Olmak

Bulunduğun Yerde Olmak

Sabah güneşin ilk ışıklarıyla birlikte güne başlamayı severdi Zeynep. Uyanır uyanmaz hemen bir bardak su içmeyi alışkanlık haline getirmişti. Bu alışkanlıklarını daha çocuk yaşta anneannesinden öğrenmişti. Anneannesiyle beraber yalnız geçirdiği ilk yaz tatilini anımsadı.

Bulunduğun yerde ol

Ne kadar çok şey öğrenmişti ondan. Koyunları gütmeyi, süt sağmayı, harmanda hasatı kaldırmayı, sevimli eşekleri Karakaçan’a binmeyi, gökyüzüne bakarak yağmurun yağıp yağmayacağını tahmin etmeyi, ağaçların yosunlarına bakarak yönleri bulmayı... 

Anneannesi ilkokuldan sonra okuyamamıştı ancak hayatın içinde her zaman öğrenci kalmayı başarmıştı. Buda onu çok iyi bir öğretmen yapmıştı. Dedesinin vefatından sonra anneannesine can yoldaşı olsun diye ailesi Zeynep’i köye göndermişti. Bu gelişi tatil amaçlı olmadığı için ilk başlarda çok zorlanmıştı . Sabah güneşin doğuşu ile beraber kalkıyor güneşin batışına kadar çalışıyordu. Önce koyunlarla beraber yola çıkıyorlar, epeyce yürüdükten sonra tarlaya geliyorlardı. Anneannesi ile tarlada biraz çalıştıktan sonra yemeklerini bir güzel yiyorlardı. Zeynep akşama kadar koyunlarla ilgileniyor, anneannesi tarlada ekim biçimi yapıyordu. Sonra eve dönüş yolunda anneannesiyle sohbet ediyorlardı.

O günde eve dönerlerken, Zeynep çekinerek anneannesine ailesini özlediğini söyledi. Anneannesi gülümseyerek ona baktı…

Yavrucuğum bu hayatta öğrendiğim en değerli bilgilerden bir tanesini seninle paylaşmamı ister misin?” dedi.

Zeynep gözleri ışıl ışıl evet anlamında kafasını salladı. “Canım güzel kızım benim.” diye devam etti anneannesi…

“Sır şu ki bizler nerede isek orada olmalıyız. Yani şu an nerede yaşıyorsak oranın tadını çıkarmalı, oradaki zor veya kolay olan işleri yapmalıyız. Bütün dikkatimizi bulunduğumuz yere vermeliyiz. Köydeyken aileni düşünürsen eğer köydeki işler sana daha zor gelecektir. Ailenin yanındayken yaptığın sana keyif veren şeyleri düşüneceksin ve buradaki seni zorlayan işler sana daha da zor gelmeye başlayacak. Ve bil bakalım ne olacak? Biz zaman sonra buradan kaçmak isteyeceksin. Ve bunu alışkanlık haline getirirsen biraz zorlandığında her yerden kaçıp daha eğlendiğin yerde olmak isteyeceksin.  Ve bu yanlış davranış bütün hayatını etkileyecek.  Ben senin böyle olmanı istemem güzel kızım.“

Bulunduğun yerde ol

O yaşlardayken anneannesinin söylediklerini tam anlamıyla anlamamıştı Zeynep, ama ona duyduğu sevgi ve saygısından dolayı söylediği şeyleri yapmıştı. Tüm dikkati koyunlarda, tarla işlerinde Karakaçan’da ve harmanı kaldırmaktaydı. Bir zaman sonra tüm bu işlerin zor olan kısımlarının da ona kolay gelmeye başladığını fark etmişti. Aynı zamanda anneannesinden hamur açmayı, erişte kesmeyi, peynir yapmayı da öğrenmişti. Hepsi zamanla o kadar keyifli bir hal almıştı ki…

Zeynep’e o yaz köyden ayrılmak çok zor gelmişti. Son gün anneannesi Zeynep’in yanına gelmiş ve onunla yaptığı sohbeti hatırlatmıştı.

“Güzel kızım, şimdi ailenin yanına gidiyorsun evdeyken dikkatini sadece eve ver, ödevlerini yap, kardeşine ve annene yardım et. Okula gittiğinde de sadece okulda ol, derslerini dinle, teneffüste de arkadaşlarınla oynamanın tadını çıkar. Bunu böyle yaptığın sürece sırtın yere gelmez. Bu sana anlattığım çok az insanın bildiği ve uyguladığında da büyük başarılar ve mutluluklar elde edeceği büyük bir sır.”

Peki hayatın başka sırlarını da öğrenmek ister misin diye sordu. İstemez miydim? Tabi ki isterdim. O zaman dedi gelecek yaz tatilinde görüşmek üzere… 

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Neredeysek orada olmak. Şu zamanın insanının çoğunlukla yapmadığı bir şey. Karşında oturuyor ama aslında aklı başka yerde. Seni duyuyor ama dinleyemiyor. Bulunduğu yere hiç kalıyor. Bu kıymetli sır için teşekkür ederiz
Adsız dedi ki…
O kadar önemli bir konu ki bu…İnsan neredeyse orada olmayınca hep zorlukları gözünde büyüyor.Kabul edip devam etmek orayı sevdiriyor.
Çiçek dedi ki…
Son yıllarda bu söylemi çok duyuyoruz. Aklımız hep başka yerlerde demek ki hepimizin ortak derdi...
Emn dedi ki…
Olduğumuz yerde kalarak, hayattaki sürtünmelerimizi azaltalım inş...
Hande dedi ki…
Bulunduğu yere sahip çıktığında, hep olmak istediğin yerde olursun.. Kaçtığın değil kavuştuğun yer olur..
Çok güzel yazı olmuş emeğinize sağlık🌸
Adsız dedi ki…
insan bulunduğu yerde olmayınca neleri neleri ıskalıyor demek ki... neredeyse hayatındaki tüm güzellikleri ıskalayıp geçiyor maalesef..
Emel dedi ki…
Artan teknoloji kullanımı ve cep telefonları, içinde bulunduğumuz yere ve an'a konsantre olmamızı zorlaştırıyor.
Gökçen A. dedi ki…
Neredeysek orada olmak. Tatildeyken tatilde, işteyken işte ve evdeyken evde gibi olabilmek. Günümüzen en önemli problemlerinden birine parmak basmışsınız. Çok teşekkürler.
Adsız dedi ki…
Olduğun yerde olabilmek. Bu dönemin önemli sorunlarından biri. Ne kadar kolay gibi, ama bir o kadarda unutulmuş bir marifet.
Öznur dedi ki…
İnsanın içini sıcacık yapan bir yazı, keyifle okudum kaleminize sağlık...
Nağme dedi ki…
Öğrenmek isteyene her yer okul olabiliyor. Yeter ki insan öğrenmek istesin.
Adsız dedi ki…
"Şu an nerede yaşıyorsak oranın tadını çıkarmalıyız..." Tam da ihtiyacımız olan cümle. Bedenimiz orada ama ruhumuz kim bilir nerede...
Adsız dedi ki…
İnsanların akılları hep biyerde çok güzel bir dikkat çekiş olmuş elinize sqğlık👏🏻
Adsız dedi ki…
Bulunduğumuz yerde mutlu olmak için ne önemli bir detay verilmiş. Teşekkür ederiz
Emel dedi ki…
İnsan bulunduğu yerde ve içinde yaşadığı an'a konsantre olamayınca aslında hayatı kaçırıyor.
Adsız dedi ki…
Zamanın insanlarının yapmakta zorlandığı yegane şey... Olduğu yerin hakkını veremeyen insanın da olduğu durum ve yerle mutlu olması da zorlaşıyor. Kaçırmak diyebiliriz. Ellerinize sağlık.
Adsız dedi ki…
kaleminize sağlık

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...