Ana içeriğe atla

Dikkat YKS Açıklanmış! Sisteme Girilemiyor!

Dikkat YKS Açıklanmış! Sisteme Girilemiyor!

Bilgisayara kilitlenmiş iki çift göz, sabırla ekranın açılmasını bekledi. Yoğunluktan sistem çökmüş, her şey belirsizdi. Neyse ki biraz zaman geçince ekran açıldı ve ekranı okumaya çalıştı. Bir an sonuca takılıp kaldı:

“Bir yükseköğretim programına yerleşemediniz.” 

Zoraki bir yutkunma ve buğulu gözlerle ekranı kapattı. Olmamış, diyebildi. Eline, kenara koyduğu kitapları aldı. Zaten kitaplarının hiçbirini kaldırmamıştı. Sınava yeniden hazırlanırım diye düşündü.

O sırada yanındaki ablası konuşmaya başladı. “Ben senin çalıştığına şahit oldum. Bir yıldır hiçbir yere gitmedin, gezmedin, eğlenmedin. Elinden geleni de yapmaya çalıştın. Bugün olmadı ama seneye İnşALLAH olur. Sen çalışmaya devam et, bazen yetmez biraz daha fazlası gerekir.”

Ablasıyla konuşurlarken içeri giren annesi de olumsuz sonucu duydu. Anne daha duygusal bir tepki verdi. “O kadar emek verdin olmadı ha... Ah oğlum ah, geceleri uyumadın, o uykusuzluklara kıyamam…” 

Akşam babası gelince ki tepki daha farklıydı. “Ben demiştim ilk yıl kazandığın yere gitseydin diye. İstemedin o bölümü, benim dediğim bölümü yazsaydın böyle olmazdı.”

YKS

Ve Arayanlar Soranlar Epeyce Çoktu… 

Akrabalar arayıp sordu, her soran bir fikir söyleyip durdu.

“Ne oldu Faruk’un durumu?”

“Niye kazanamadı ki. Ya acaba bölüm mü değiştirse lise sonu sayarsak iki yıldır hazırlanıyor. Belli ki olmucak, belki de başka bölüm düşünmeli.”

“Yaşıtları üniversite ikiye geçti, Faruk hala okuyacak.”

“Faruk ders çalışıyordur evde, yok yok o gelmez akraba günlerine.” 

“Faruk şekerli şeyler yemiyor, dikkat ediyormuş. Ders çalışmasına faydası varmış.”

Tabi yer yer yorumlar sertleşmişti…

“Bu Faruk her yere uyumsuz. Gezmeye gelmez, tatlı şeyler yemez. Sohbete de pek katılmaz, yanımızda oturmaz. O kadar kıstı da ne oldu sanki.”

Bu süreçte Faruk ise kendine uygun koşullar oluşturdu. Ve yeniden o ders masasına kuruldu. Önünde tam bir sene vardı. Hayal kırıklığıyla sonuçlanan bir seneden sonra yeniden motive olup çalışmaya başladı. Önce eksikliklerini belirleyip tamamladı. Sene boyunca da ders çalışmaya devam etti. Ara ara kendine denemeler yaptı. Denemelerde iyi sonuç gelmediği de oldu. Bazen tıkandı, yoruldu, anlayamadı. 

Faruk elinden geleni yapıyor olmanın rahatlığını yaşadı. Her ne sonuç gelse de içi rahattı. Ve zaman çok çabuk aktı, bir senenin daha sonuna vardı. Sene sonu sınav sonucu yerleştirmeleri açıklandı:

“Yerleştiği program bilgileri: Makine Mühendisliği.”

Çok şükür dedi içini huzur, yüzünü tebessüm kapladı. Ne zorluklar sonrası feraha ulaşmıştı.

İnsan ümitsizliği en uç noktaya doğru zorlandığında, çıkışa en yakın olduğu andadır. İzlediği filmlerde de bunu görür. İyi adam başta hayatında zorluklar yaşar ve tam öldü bitti derken bir anda her şey tersine döner. Adam iyi yerlere gelir ve kurtulur. Sonra deriz ki ne güzel filmdi. Kötü adam filminde ise kötü adam başta çok rahattır, zenginlik şöhret eğlence içindedir. Sonra acınası bir son onu bulur. 

Oysa filmlerde bile gördüğümüz bu sahneler gerçek yaşamdan uzak değildir. 

İyilik çalışma ve gayret iyi sonuçlar getirir.


İnsan bazen anlayamaz, uğraştığı şey sonuca varmaz...

Bunca uğraş verse de sonuç alamaz…

O öyle bir andır ki elinde güveneceği tek yer vardır… 

Güveneceği en sağlam kapı Yaratandır.

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Belgin dedi ki…
Çabamız ve gayretimiz sadece dünyalık mı olmalı?
Emn dedi ki…
Tüm mesele sebeplerden keyif almak. herhangi bir hedefine giderken bedellerinden lezzet aldığında beklenilen sonuca ulaşmazsa, üzülmez hale gelir. Neden? çünkü çalışmadan önceki kişi değildir artık o. Üstüne eklemiş ve artık başkalarının bilmediği yeni bilgileri kendine katmış ve güçlenmiş, beceri kazanmış. Bunun farkında olduğunda, hiç bir sonuca üzülmez hale gelir...
Adsız dedi ki…
İnsanın sebeplerine odaklanıp çaba göstermesi ve sonuçlarda Yaratanına güvenmesi. Bu ne güzel bir ölçüt bize.
Moni dedi ki…
Tam da Faruk gibi hissediyorum uzuun zamandır... Her şeyi bırakasım vardı artık ve bu yazı çıktı karşıma...

Darısı başıma
Md dedi ki…
İnsan bazen kendini Faruk gibi hissediyor gerçekten ama İYİKİ ALLAH VAR! O hiçbir bedeli boşa çıkarmaz, hiçbir zaman bize borçlu kalmaz💦
Fatma Okumuş dedi ki…
Yaşadıklarından Bir önceki yıl ki sınavdan deneyim elde edip yeni sınava o şekilde çalışınca daha başarılı oldu. Deneyimler bizim gerçek öğrenmelerimizdir bazen kendi hayatımızdan , bazen başkalarının hayatından deneyim transferi yaparız.
Adsız dedi ki…
Pes etmeden sebeplere odaklanmak sonunda insanı hedefine ulaştırıyor. Ne güzel bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.
Adsız dedi ki…
İnsan her zaman olumlu sonucu olumlu sanar. Halbuki bazen olumsuzluklar bizim olumlu sonucumuzdur. Bize şifa olan ihtiyacımız olan şeydi. O yüzden sonuca takılmak yerine sebebe bedele konsantre olmak gerekir. Emeğinize sağlık🌺
Nağme dedi ki…
İnsan sonunu beklemeden kapattığı filmler gibi bazen kendi öyküsünün sonunu bekleyemiyor maalesef. Oysa o azıcık bir bekleyemeyiş, sabredemeyiş ne kadar çok şeyi alıp götürebiiyor. Çok güzel anlatılmış...
Öznur dedi ki…
İnsanı kıymetli yapan vardığı nokta değil, oraya varırken ki mücadelesidir...
Gökçen K dedi ki…
Her zaman süreçlere bedel ödemek. Gerekli sebepleri oluşturmak. Karşılığını insan mutlaka alır. Bu karşılık bazen olumsuz olsa da aslında bizim lehimize olan o zaman odur. Çok teşekkürler çok güzel aktarılmış.
Emel dedi ki…
"Elalem ne der, ne düşünür?" yaklaşımından ziyade insanın hedefini kendi özgür iradesiyle belirlemesi gerekir. Peki, hedef belirlerken hangi kriterler dikkate alınmalı? Hedef nasıl belirlenir? Cevabı Deneyimsel Tasarım Öğretisi Seminerlerinde bulabilirsiniz.
Ayşe N. dedi ki…
Insanın motivasyonunu düşüren sonuçlar karşısında yeniden ayaga kalkıp başlayabilmesi çok kıymetli... Teşekkürler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...