Ana içeriğe atla

Ne Umdum Ne Buldum

Ne Umdum Ne Buldum

"Ne umdum ne buldum Zehra. Ne yapacağımı şaşırdım gerçekten." diyordu telefonun ucundaki arkadaşına. Kayınvalidesiyle anlaşmakta zorlanıyordu. Daha doğrusu haftada en az üç akşam nişanlısının ailesinde olmaktan, beraber yemek yemekten, sonrasında kalan bulaşıkları yıkadıktan sonra geçilen çay faslından hiç hazzetmiyordu. Halbuki ilk başta hiç de böyle olacağını düşünmemişti. "Değiştiririm" ben bir şekilde diye düşünüyordu.

Emel ile Gökhan aynı iş yerinde farklı departmanlarda çalışıyorlardı. Emel işe yeni başlamıştı. Bir gün öğle yemeği arasında arkadaşları sayesinde tanıştılar. Gel zaman git zaman aralarında arkadaşlıktan öte bir durum gelişti. Birbirleri hakkında daha çok şey öğrenmeye başlamışlardı. Gökhan ailesine düşkün bir çocuktu. Ailenin büyük çocuğu olduğu içinde annesi ve diğer 4 kardeşi abilerini çok severlerdi. Ailenin ne ihtiyacı varsa Gökhan hallederdi, ailenin direği gibiydi. Durum böyle olunca Gökhan düşkünleşmiş ve onları daha çok seven, merak eden, birlikte olmaktan keyif alan hale gelmişti. 

Değiştirmek

İnsan Karşısındaki İnsanı Değiştirebilir Mi?

Emel de ailesine düşkündü ama Gökhan kadar değildi. O bir an önce evlenip daha özgür olmak, Gökhan’la istediği gibi yaşamak istiyordu. Gökhan’ın bu durumunu da bir şekilde çözerim, evlenince durum farklı, iş ciddiye binsin zaten değiştiririm diye geçiştiriyordu.

Zaman hızla aktı geçti…

Evlilik aşamalarında neler yapılıyorsa bizim Emel ve Gökhan içinde aynı süreçler işledi.

  • Aileler tanıştı… 
  • Yüzükler takıldı…
  • Nişanlandılar…

Fakat Emel’i içten içe bunaltan sıkan bir durum vardı. Kayınvalidesi… Gökhan’ın annesine çok düşkün olması Emel’i rahatsız ediyordu. O istiyordu ki Gökhan benimle ilgilensin, bana değer versin, benimle vakit geçirsin. Benim annemle, benim ailemle de daha çok bir araya gelsin… Ama her seferinde Gökhan’ı değiştirmek için uğraşsa da, kendisini kayınvalidesine ziyarete giderken buluyordu.

Bunun neden böyle olduğunu bir türlü anlayamıyordu.

Değiştirmek

Anlamak İçin Öğrenmek Gerekliydi….

Emel seminerde duyduğu bilgilerle hem çok şaşırmış, hem de hayatındaki en büyük sorun dediği sorunun çözümünü bulmuştu. 

  • Şimdi yapması gereken bu konuyu gündeminden çıkarmaktı.
  • Bu konuda söylenmeyi, düşünmeyi bırakmalıydı. 
  • Yaşadığı süreçte Gökhan’ın ailesiyle görüşmesini engellemesi doğru da değildi ama kendi ziyaretlerine bir sınır koyabilirdi. Bu sayede kendisi de aktifleşmeyecek, Emel gelmediğinde bir süre sonra Gökhan ben size geleyim diyecekti. 
  • Ama bunun için hem sabırlı hem güler yüzlü olması gerekecekti. 

"İnsan çaba gösterdiği şeylere değer veriyordu." Bu cümleyi de gittiği seminerde duymuştu. Gökhan’ın onunla daha çok ilgilenmesini istiyorsa, Gökhan’ın onun için daha fazla çabalamasına izin vermeliydi. 

Bunu bir anda yapamazdı ama küçük adımlarla başlayabilirdi. Bunu hiç şikayet etmeden, ne yaptığından emin olarak ve sabırla yapmalıydı. Normalde buluşacakları zaman Gökhan’ın yanına Emel giderdi ama bu kez öyle yapmadı. Gökhan’ın kendisi için bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. 

Gökhan’dan buluşacakları zaman onu evden almasını istedi bu bile Gökhan’ın ona yakınlığını değiştirmeye başlamıştı. Başta söylenerek yapsa da artık söylenmeleri neredeyse bitmişti. Emel bu söylenmelere karşı güler yüzlü, sabırlı ve net olarak ilişkisine yön veren olmuştu. Zamanla Emel fark etti ki ne Gökhan sürekli ailesine gitmek istiyor, ne de Emel gittikleri zaman buna çok bozuluyordu. İlişkilerinde atılan küçük adımlar çok önemli görünen problemi dengeye getirmeye yettiğini görmüştü. 

Emel’in bu eğitimden öğreneceği daha çok şey vardı.

İnsan karşısındaki insanı değiştirmek ister…

  • Değiştirmek için çaba gösterir. 
  • Bazen saatlerce dil döker..
  • Bazen küser,
  • Bazen susarak tepki gösterir. 
  • Bazen tartışarak... 

Bunların hiçbiri çözüm değildir.

"İnsanın kendisi haricinde başka birini değiştirmeye hakkı yoktur."

Peki ilişkilerimize nasıl yön vereceğiz?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkilerde Ustalık Seminer Programında…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
İlişkilerde en çok yapılan hatalardan biridir karşısındaki insanı değiştirmeye çalışmak... Çok güzel kaleme alınmış, teşekkürler...
Adsız dedi ki…
Amaa insan dediğini yapmaya çalıştıkca itici olduğunu da malesef hiçç fark etmiyor 🤦🏻‍♀️
Adsız dedi ki…
İnsanın kendisi haricinde başka birini değiştirmeye hakkı olmaması düşündürek farkındalık oluştu teşekkür ederiz
Adsız dedi ki…
Me umdum ne buldum dediğimiz ne çok şey var aslında. Anlamak için gerçekten öğrenmek gerek. Çok teşekkürler güzel yazı.
Adsız dedi ki…
Karşındakini değiştirmeye çalışmak yapılan en büyük hataymış. değişime kendimizden başlamalıyız. hep daha iyi bir versiyonumuz vardır.
Adsız dedi ki…
Kendimiz hariç hiç bir kimseyi değistiremeyiz. Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Evlenince benden çıkıp biz olmazsak kayınvalideyide anne gibi görmezsek kabul etmezsek hep sıkıntı
Ksyınvalidesi vefat eden gelinlere çöpsüz üzüm diyen var .. oysa o da 2. Anne gibi konumlanabilse ne büyük zenginlik ama bir çok toplumda gelini yabancı gibi dışlama var . Seni hizmet için aldık diyen var.. Kaynana problemleri, kaynanam ben ve eşim alamadığımız konularımız gibi konuların çözümünü duymak hoşumuza gider .. Saolun
Adsız dedi ki…
İnsana bunu bilmek bile büyük bir konfor..
"İnsanın kendisi haricinde başka birini değiştirmeye hakkı yoktur."
Adsız dedi ki…
değiştirmeye çalışmak yerine değişmeyi öğrenmek mi lazım
Adsız dedi ki…
Farkında olmadan ne hatalar yapıyoruz. Olumsuz sonuçla karşılaşınca karşımızdakine kızıyor, insanları, hayatı suçluyor, sikayet ediyoruz. Halbuki doğru tepkiyi verebilsek hayatımızda güzel sonuçlar da elde edebileceğimizi göreceğiz bu yazıda olduğu gibi. Faydalı bir konuya temas etmişsiniz. Teşekkürler
Ebru Karaoğlan dedi ki…
Şikayet etmeden, güler yüzle, küçük adımlarla 👍🏻👍🏻 çok önemli kilit noktalara değinilmiş. Yazanların eline sağlık
Adsız dedi ki…
İnsan kendini değiştirmeye başladıkça etrafındakiler de değişmeye başlıyor… ne güzel bir yazı olmuş..
Adsız dedi ki…
Gerçektende karşımızdakini değiştiririm dediğimiz zaman aslında değişenin kedimiz olduğunu fark etmiyoruz kaleminize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 👍
Adsız dedi ki…
Değişmek hep zor gelir insana. Ah keşke o değişse dimi daha kolay çünkü. "Neden ben değişiyorum o değişsin canım" bu konu da beklenti konusuna girer ilişkide ustalık müfredatı. Başka öyküler ve seminerlerde...
Adsız dedi ki…
İnsan direk karşıyı gördüğü için hep karşıdakini değiştirmeye çalışıyor ama hiç kendine bakmak aklına gelmiyor malesef
Adsız dedi ki…
İnsanın değişime kendinden başlaması egoya en zor gelen ama çözüme en yakın olduğu yerdir🌿 bu kadar hayatın içinden günlük problemlere değinen bir yazıyı bizimle buluşturanlara teşekkürler 🤩
Adsız dedi ki…
Üzerimize neyin vazife olup neyin vazife olmadığını bilmek ne güzel..
Adsız dedi ki…
Değiştirmeye çalıştıkça, düzeltmeye çalıştığımız ne varsa onu da bozuyoruz.. Doğru tepkide bulunanlardan olmak duasıyla..
Adsız dedi ki…
Kayınvalide gelin krizi aaah aaah :) Ne güzel çözümler, kaleminize sağlık.
Adsız dedi ki…
insan karşısındaki değiştirmek ister ama böyle bir hakkı olmadığını bilmez, ne acı..
Adsız dedi ki…
İnsan umar umar umar, peki ya sonra karşılaştığı ne olur? Bu ne kadar beklentiye girdiğine bağlı dimi, hepimiz yaşıyoruz…
Mürüvvet dedi ki…
Ben onu değiştiririm diye yola çıkıyorsa bir insan geçmiş olsun. Bugüne kadar kim değiştirebilmiş ki... İşe yarayan çözümleri bulmak, bilmek çok büyük konfor :)
Adsız dedi ki…
Beklentiye girip tersine gittiğini görünce insan daha da bir geriliyor ve kafayı takıyor.. Düşündürücü olmuş elinize sağlık.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...