Ana içeriğe atla

Yeter Artık

Yeter Artık

Güneş, turuncu ve pembenin en güzel tonlarıyla yavaş yavaş batıyordu. Aytaç ailesi, akşam yemeğine davetlilerdi. Yola çıkacakları saat geçmesine rağmen küçük oğulları Emrah’ı ikna edemiyorlardı. Elindeki tableti bırakmamak için yine çığlık çığlığa ağlamıştı. Aile çaresizce artık bir uzvu haline gelen tableti elindeyken üzerini giydirmeye çalıştı, bir yandan da sakinleşmesi için uğraştılar. Sonunda üzerini giydirmeyi başardılar ama epeyce geç kalmışlardı. Yaklaşık bir saatlik çaba sonunda arabaya binebilmişlerdi. Emrah arka koltuğa yerleşir yerleşmez tabletine yeniden gömülmüştü. Annesi, dikiz aynasından Emrah’a bakınca gözündeki yaşın kuramadığını fark etti.  O an bebekliği geldi aklına. Ateşlenmesi, gazı nedeniyle ağlamaları ama bu ağlaması onlar gibi değildi. Annenin içine bir acı oturdu, tam geçmişe dalmıştı ki eşinin ‘’geldiiiik!’’ demesiyle irkildi. Geç de olsa gidecekleri yere ulaşmışlardı. Her zamanki gibi Emrah tabletine öyle dalmıştı ki babasının; ‘’Hadi geldik iniyoruz’’ cümlesini zor duymuştu. Neden ona ulaşmak bu kadar zordu? Bu ne kadar devam edecekti?

Bağımlılık

Bir Şeylere Yeter Deme Vakti Gelmemiş Miydi?

Aile dostları kapıda heyecanla onları bekliyordu ama arabadan inmeleri de kolay olmamıştı. Babası, Emrah’ın kapısını açtı ve gözünü tabletinden ayırmadan yürüyen küçük beye eşlik etti. Masaya kadar götürüp oturttular. Emrah, bambaşka dünyalardaydı.

Bütün akşam hiçbir şey konuşmadan bir köşede büyüklerinin tabiriyle ‘uslu uslu’ tableti ile vakit geçirdi. Konuşmuyordu çünkü bütün konuşma hakkını elindeki cihazda tüketmişti. Okula da bu yüzden uyum sağlayamamıştı. Tablet götürmek yasak olduğu için okula da gitmek istemiyordu.  Her gün aynı sorunlar yaşanıyordu. Kafasında bir sürü soru dönmeye başladı…

  • Tabletsiz yemek yiyemeyecek miydi?
  • Tabletin şarjı bitince deliye dönüp bağırmalar ne zaman sona erecekti?
  • Oyunda istediği bölümü geçemeyince yaşadığı sinir krizleri bitecek miydi?
  • Oyuna kendini kaptırıp tabletin camına sert sert vurmalar, daha da olmayınca kaldırıp duvara atmalar yetmemiş miydi?
  • Bu böyle sürüp gidiyordu, ta ki o güne kadar...

İnsan çözümü göremediği yerde sabredemiyordu…

Babanın o gün işleri kötü gitmişti, eve gidip kafasını toplamak istiyordu. Ama eve geldiğinde, annesinin “yeter artık” deyip tableti almasından dolayı sinir krizi geçiren Emrah’ı gördü. Annesi, Emrah’ın başında onu sakinleştirmeye çalışıyordu. 

Babası ilk defa bu kadar gergindi, Emrah’ın kollarından kuvvetlice sıkarak “derdin ne senin!” diye bağırdı.  Babası oğlunun “Nefret ediyorum sizden, yaşamak istemiyorum” cümlesini duyunca dehşete kapıldı. Bir çocuk nasıl olur da bir tablet için yaşamaktan vazgeçer diye düşündü…  

Baba, kendini toparlayıp konuşmaya çalıştı. Doğru cümleleri bulmaya çalışıyordu, ilk defa kendini bu kadar çaresiz hissetmişti.  ‘Oğlum elinde her imkân var neden mutlu değilsin?’ diyebilmişti sadece. Cevabı kendisinin de bilmediği bir soruyu sormuştu, dolayısıyla cevap alamayacağını da biliyordu ama elinden başka bir şey gelmemişti.

Bağımlılık

Her imkân mutluluk getirir miydi?

Bu durumun bu şekilde devam edemeyeceğini anlamışlardı. O gün anne ve baba bütün gece gözlerini kırpmadan öylece oturdular. Sabah olmak üzereydi, güneşin yükseldikçe yavaş yavaş etrafındaki kızıllıkların azalmaya başladığı anı seyrettiler. Yaşadıkları çaresizlikten de böyle çıkabilmeyi umut ederek yepyeni bir güne başladılar. 

Baba iş yerinde daha önce dinlediği o gün çok da hakkını veremediği seminer konularına farklı bir gözle bakmaya başladı, insanın yetki ve sorumluluğuyla ilgili çok işine yarayacak bilgiler verilmişti aslında. Bu evladın da sorumluluğu bende ama nerede yanlış yaptım, nerede yanlış yapıyoruz diye sordu eşine… Bu soruyu ilk defa bu kadar farkındalıkla sormuşlardı. 

İletişimin gerçeklerini insana anlatan Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, insan ilişki ve iletişimini insanı yetiştirmek üzere kurar, peki nerelerde yanılır? Bir bağımlılık nasıl başlar, nasıl toparlanır?

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***


Yorumlar

Adsız dedi ki…
Sorumlu olduğumuz evlatlarımızı en iyi şekilde yetiştirebilmek için deneyimsel tasarım öğretisi seminerlerini almak çok önemli. Çok teşekkürler
Adsız dedi ki…
İmkan ve mutluluk ilişkisi insanı nasıl yanıltıyor elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Çok gerçekçi günümüzden yanı başımızda gördüğümüz çocuk Emrah. Problemin çözümünün olması yüreğimize su serpiyor. Oyun bağımlısı olan her çocuğa ve ailesine nasip olsun bu eğitimler :)
Arzu dedi ki…
İnsanın o imkanla mutlu olacağını zannetmesi ve sonunda öyle olmadığını farketmesi. Çözümü için adım atabilmek çok kıymetli bunu hatırlattığınız için teşekkürler 👏
Adsız dedi ki…
Yemeğini bilgisayarda oyun oynayan çocuğuna taşıyan , okula gitmek artık zor gelen, ders notları neden düştü , bizden koptu , odasından çıkmıyor artık diyen annelerimize gelsin..
Teknoloji güzel ama aşırısı zarar veriyor..
Herşeyin aşırısı zarar..
Anne sevgisinin fazlası da çocuklarımızı şımartmıyor mu?
Faydalı ve farkettiren yazı için çook teşekkürler
Adsız dedi ki…
İmkân ve mutluluk ilişkisi çok güzel anlatılmış. Emeğinize sağlık...
C.M dedi ki…
Neyi ne zaman ne kadar yapacağımı bilemediğim elimdeki çözümlerin yetersiz kaldığı zaman karşılaştım bu programlarla. Eğitmenlerine ne kadar teşekkür etsem az. Hep geçiştirmişiz bir şeyleri çözmekten ziyade. Daha da büyümüş sorunumuz böylece. Yöntemleri öğrenip en önemlisi de uygulanabilen olmak için tüm yakınlarıma tavsiye ediyorum...
Adsız dedi ki…
Anne baba olarak çocuk mutlu olsun istiyorsun elindeki tüm imkanları sunuyorsun ama sonuç alamıyorsun. Demek ki yöntemin değişmesi lazım. Yazı çok düşündürücü, teşekkürler.
Adsız dedi ki…
İşin ilginç tarafı insanın bağımlı olduğunu kabul etmemesi.. Tablet, telefon, televizyon, dizi gibi gibi.
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
İmkanlar bizim iletişimimizi kısıtlıyor gerçekten herkesin uğraştığı bir konu bu çok güncel bir konu emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Her imkan mutluluk getirir mi?Hakikaten bu soru beni düşündürdü.Çok güzel bi yazı olmuş..
Adsız dedi ki…
İnsana umut aşılayan, aslında sorunlardan dönmenin düşündüğümüzden daha zor olmadığını gösteren bir eğitim. Umarım ailesinde iletişim, bağımlılık sorunları yaşayan herkese nasip olur bu eğitimler. Teşekkürler yazı için.
Adsız dedi ki…
Yazıda torunumu gördüm sanki. Ne kadar da doğru. Aileler olarak biz bu sonucu oluşturuyoruz ama farkında değiliz
Adsız dedi ki…
Verilen imkanlarla mutlu olacağını sandığımız çocuklarımızı imkan verdikçe tam tersi daha mutsuz ediyoruz. Bunu anlamami sağlayan, bağımlılıklardan kurtulmanın yollarını gösteren Deneyimsel tasarım öğretisine ve eğitmenlerine çok teşekkür ediyorum iyi ki varsınız ☺️
Adsız dedi ki…
Bu kadar imkan içerisinde marifetsiz kalmak ..
Adsız dedi ki…
imkanlarımızı ne kadar çoğaltırsak, üretimden o kadar uzaklaşıyoruz. konfor alanımızı terk etmek, bizim yeteneklerimizi çoğaltıp marifetlenmemizi sağlayacaktır.
Adsız dedi ki…
İyiki varsınız🙌🙌
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık, faydalı bir hikaye
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş düşüncenize ve emeğinize sağlık.. imkankanlar içerisinde yetersiz olmak,beceriden yoksun olmak..
Adsız dedi ki…
''Cevabı kendisinin de bilmediği bir soruyu sormuştu, dolayısıyla cevap alamayacağını da biliyordu ama elinden başka bir şey gelmemişti.''
Farkında olamadığımız şeyler hep olacak. Bu yüzden farkındalık oluşturan bilgiler insanı dününden daha iyi yapıyor. Tecrübe edecek ve öğreneceğiz. Farkında olacağız.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi benim için güzel bir farkındalık oluşturdu.
Bugünüm dünümden daha güzel. Teşekkür ederim.
Adsız dedi ki…
Çok güzel anlatılmış.
Seda EKERYILMAZ dedi ki…
Önce kendimizi, sonra çocuklarımızı toparlamamız için binbir emekle hazırlanmış eğitimlere katılmak herkese nasip olur umarım. Ellerinize sağlık💫
Adsız dedi ki…
İnsan bağımlılığını anlayamadığı yerde özgürleşemiyor . Ellerinize sağlık 🌱
Adsız dedi ki…
Günümüz gerçekliğini sorgulatan bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Çok keyifli bir yazı Emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Nasılda hayatımdan yaşanmışlıklar dokunan bir. yazı. Ebeveynler olarak bu çağda çocuk yetiştirmek gerçekten çok zor. Ama birde benim gibi eşini kaybetmiş insanlar için tek başına çocuk büyütmek çok daha zor. O yüzden böyle yazıları okudukça. Yalnız olmadığımı bilmek Bi nebzede olsa kendimi iyi hissettiriyor.
A.C dedi ki…
Günümüzün en büyük sorunlarından bir tanesini çok güzel kaleme almışsınız ellerinize emeklerinize sağlık
Adsız dedi ki…
Kaleminize saglik cok guzel bir yazi
GNS dedi ki…
İnsanın kendisine bakip , uyanmasını sağlayan bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık
F G dedi ki…
Nasılda gerçek nasılda cuk diye oturmuş bir hikaye okurken gözümün önüne yaşadıklarım geldi .
Adsız dedi ki…
İmkanları artırmak keşke çözüm olsa ama değil. Daha da mutsuzlaştırıyor. Sadece çocukları değil bizleri de. Kaleminize sağlık :)
Adsız dedi ki…
Ellerinize sağlık çok güzel yazı
Adsız dedi ki…
Şimdi herkesin evinde bir Emrah var maalesef.İletişimsizlikmi desek tahammülsüzlükmü desek.Emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Yaşamak istemiyorum.... Şimdilerde büyük küçük insanların ağzından ne de kolay çıkıveriyor... Bağımlılık ne kadar da çıkmaz sokakmiş... Kaleminize sağlık 😊
Fatma Okumuş dedi ki…
Annelerimiz ne güzel anneler değil mi çocukların her ihtiyacına koşuyorlar. Daha acıkmadan yemek daha üşümeden hırka veriyorlar. Evet çok güzel çocuk büyütüyorlar ama o çocuk sadece büyüyor yetişmiyor. İnsan bu çocukları yetiştirmek ile yükümlü ise kötü anne olmayı göze almak zorundayız.
Adsız dedi ki…
Güncel ve olası bir deneyimin anlatıldığı bu gibi hikayelerde önemli olan kendimize ne hisse çıkardığımız. Aslında dozu aşan sevgi merhamet ve imkanlar ile oluşan konfor alanı Emrahta oluşan bir bağımlılık olarak karşımıza çıkıyor peki bu deneyimi kendimize transfer edersek Emrahta gördüğümüz gibi kendimizde çevremizde oluşturduğumuz negatif sonuçları görebilecek miyiz...
İnsanın kendisine dürüst bir bakış açısıyla bakması için yeni pencereler açtığınız atölyelerden ihtiyacı olan herkesin faydalanabilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Emeğinize sağlık...
Adsız dedi ki…
Günümüz gerçekğini kaleme aldığınız harika bir yazı olmuş elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Öncelikle Deneyimsel öğreti ve insan tanıma`ya katkisi olan herkese tessekkur ederim. Gördüğüm faydayı buraya nasıl sigdirabilirim ki? Hayatinizdaki düzensizliklerin ve rahatsizliklarin farkına varmanızı ve bu konuda neler yapilabiliri güzel bir dille anlatan bir eğitim. Inaniyorum ki burda öğrendiğiniz bilgileri uygulamaya calisirsaniz ve umarimki uygularsaniz bircok problemenize çözüm bulmakla kalmayıp daha iyi bir geleceğe adim atabilirsiniz. Duygularimizi, kararlarimizi, davranislarimizi da neye gore yaptigimizi açıklayan burdaki düzensizlikleri yeniden sekillendirmenize yardimci olan bilgiler paylasiliyor. Kisisel bozukluklar ve psikolojik rahatsizliklarin nedenini bile burda bulucaginiza inanıyorum. Saglikli bir yasam surdurmek ve nasıl saglikli bir birey olunurun da aciklamalari bu eğitimde teşkil etmektedir. Merak etmeyin dikkatlice bilgileri edindiğinizde kendiniz ve hayatiniz hakkında neyi neden yaptiginizi ve nasıl degistirebiliceginizi anlıyor olucaksiniz. Karakter yapısı ve işlevini anlama ve kendinize faydalı karakter ekleme yöntemi de bu öğreti de sunuluyor. Benim icin hayatimi değiştiren bir deneyim olmaya devam etmekte; düşünce, duygu, davranış bakımindan da. inanıyorum ki burdaki öğrendiğiniz bilgileri uygularsanız sizin icin de pozitif yonde dönüştürücü olacaktır. Teşekkürler
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Başkasında var benim çocuğumda olmasınmı yada mecburuz vermeye çağın gerisindemi kalsın gibi sahte çözümlerle katlanarak büyüyen gerçek problemler.! İnsan böyle diyerek ancak kendisini kandırıyor onun için önce bağımlılığın epistemolojisini bilerek düşünmek ve doğru soruyu sormak: ben çocuğumun bağımlı olduğunu kabul ediyormuyum? Peki bu çocuk kendi başınamı bağımlı oldu? Ozaman kendimdeki bağımlılıklarımı nasıl çözerim? Herşey önce kendimizden başlar. Ve bunu yapmanın en iyi yolu eğitimlerde verilen stratejileri uygulamak. Dtö ile tanışmak herkese nasip olsun. Sevgiler
Adsız dedi ki…
Anne baba olarak çocuğumuzun hiç birşeyi eksik olmasın diye çabalıyoruz ama günümüz çocukları malasef bunun farkında değil sadece verilen imkanları tutarsız bir şekilde kullanıyorlar çok aydin
Adsız dedi ki…
Her şeyin azı karar çoğu zarar demiş eskiler, muhtemelen o zamanlar TV bile yoktu. Teknolojik bağımlılık günümüzün en yaygın sorunlarından, her şey sanal alemde dönüyor, günün birinde uzun süreli İnternet ağı kesintisi olursa ne olacak çok merak ediyorum.
Adsız dedi ki…
Her birey bedel ödemeli evladın diye kiyamiyorsun ama onun mutluluğunu aliyorsu
Adsız dedi ki…
Yorum çok güzel ,ifade net ve anlasılır, Emeğinize aklınıza sağlık.
Adsız dedi ki…
Zamanı yaşamak zamana ayak uydurmak ,anne baba ebeby olmak sorumluluklar ,işin kolayına kaçmak,tabletle yemek ye,tablet telefon vs neler neler .Robot insanlar robot çocuklar duygusuz hissiz,hadsiz insanlar çocuklar,işin kolayına kaçıp tüm isteklerini yerine getirmekle maalesef olmuyor, yalın sade anlasılır ifadeler,.Önce aile olmak, sevgi saygı ve eğitim İnsan evladı doyumsuz sorumsuz emeksiz herşeye sahip olduğu Hayır kelimesini bilmediği için maalesef sorunlar büyük .Yazan arkadaş ifadelerde açık anlasılır akıcı anlatılmış .Bu benim yanıtım.Kaliteli aile kaliteli evlatlar kolay gelsin anlatım ve ifadeler için teşekkürler..
Adsız dedi ki…
Öncelikle toplumsal farkındalığın uyanışın dakatkıda bulunduğunuz için yüreğinizi kutluyorum. Teknolojinin yanlış kullanımı aileleri ve kitlesel olarak toplumları çökertme riski taşımakta.Oldugun yerde var olmak farkındalığı gelişmiş kendini yönetebilen kişilere mahsuzdur. Çoğu birey zihinsel olarak oldukları alanda olamıyor kendi merkezlerinin dışın da yaşıyorlar.
Adsız dedi ki…
Teşekkür ederiz
Özlem G dedi ki…
Farkındalığı çok yüksek, günümüz çocuklarının ortak sorunlarını çok güzel anlatan bir yazı olmuş kaleminize sağlık, öte yandan pandemi döneminin getirilerinden biri olarak sanal ortamda ders yapmayı bile alışkanlık haline getirmiş çocuklarımız için bu durumu toparlamak ebeveynler için gerçekten sabır gerektiriyor.. bu güzel yazı için teşekkürler
Adsız dedi ki…
Hakikaten uzuv haline geldi şu tablet telefonlar :(
ZeynePp dedi ki…
Yeğenlerimin geleceğini görmüş gibi oldum ve ürperdim:(
Adsız dedi ki…
Çalışan özverili anneler de ne yazık ki aile büyüklerinin teknoloji bağımlılığına teşvik etmesi dolayısıyla daha büyük bir çıkmaz içerisinde. Kendi zamanlarında aynı imkan var olmayıp da şimdi kolaylarına geldiği için torunlarını telefon bağımlısı yapan üstüne bir de aman çok abartıyorsunuz çocuk oradan her şeyi öğreniyor diyenlerle mücadele etmeye çalışmak sanırım en yorucusu olsa gerek.
Adsız dedi ki…
keşke ilk söylenenler ilk söylendiğinde anlaşılsaydı bazen herşey için çok geç kalınmış olunabiliyor. hayatımızdaki keşkeleri çoğaltmamak ümidiyle kaleminize sağlık çok güzel anlatılmış.
Adsız dedi ki…
Elçin karakuş emeğinize sağlık çok güzel yazılar 👏👏👏
Ayse N. dedi ki…
Pek cok ebeveynin yaşadığı bir sorun maalesef, cocuk yetiştirmek nasil oluru bilmek ne kadar kıymetli... Kaleminize sağlık, teşekkürler...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...