Ana içeriğe atla

Çeyiz Listesi

Çeyiz Listesi

Tarık'la üniversitenin ilk günü tanışmışlardı. O zamandan bu yana da hiç ayrılmamışlardı. Mezuniyet, iş bulma, kariyer derken evliliğe sıra gelmemişti. Tarık, Handan'a evlenme teklif etmeye karar verdi. Uzun düşünceler ve araştırmaların sonunda bir organizasyon şirketi ile anlaşarak teknede evlilik teklif etmeye karar verdi. O akşam sevdikleri arkadaşları da onlara katılacaktı. Güller, kemancılar ve güzel bir yemek eşliğinde boğaza karşı evlenme teklif etti. Handan "Evet, yaşasın biz evleniyoruz" çığlıklarıyla bu teklifi kabul etti. Handan o sevinç içinde "Eyvah! Şimdi nasıl olacak" diye düşünmeden edemiyordu. Çünkü Tarık'a kalırsa hemen evlenelim istiyordu. Handan'a göre yapılacak, alınacak o kadar çok şey vardı ki. Günlerce araştırdı, her evlilik öncesi olduğu gibi kız isteme, söz, nişan, düğün bunların hepsi bir hazırlık gerektiriyordu. Tabi bir de alınacak onca şey... İnternette o kadar çok "çeyiz listesi" vardı ki. Arama motorunda arayınca onlarca farklı listeye ulaşabilmişti. Beyaz eşya, salon takımı, halı, perde, mutfak eşyaları, misafir havlusu derken bitmek bilmeyen bir çeyiz listesi vardı Handan'ın. 

Çeyiz

Çünkü İyi Bir Evlilik İçin Bunlar Olmazsa Olmazdı...

Listeye uzun uzun dalmışken, telefonunun çalması ile daldığı düşüncelerden uzaklaştı. Arayan anneannesiydi. Bu ara onu ihmal etmişti. Anneannesi, şehir dışında yaşıyordu, Handan onu çok sık görmese de telefonda uzun uzun sohbet ederlerdi. Anneannesi, çok gün görmüş bir kadındı. Handan onun anlattıklarına değer verir, dinlemekten çok keyif alırdı. Ara ara "evlilik ciddi iş kızım" der, Handan ise "ya anneanne artık eskisi gibi değil" diyerek geçiştirirdi meseleyi. Ama artık iş ciddiye binmişti.

"Ne zaman geliyorsun? Sana ihtiyacım var anneanne. O kadar çok şey alınacak ve yapılacak ki. Sen olmadan biz bunları halledemeyiz. Bir şeyin bile eksik olmasını istemiyorum, her şey tam olmalı." diyordu telefonun ucundaki yaşlı kadına.

Handan, evi, eşyaları tastamam olduğunda mutlu bir evliliği olacağını düşünüyordu. Birçok insanın da düşündüğü gibi. Elbette bunlar ihtiyaçtı... Ancak mutlu evlilik için insanın eşyadan çok daha fazla ihtiyaç duyacağı şeyler vardı. Bunlar gözle görülen elle tutulan şeyler olmadığı için çoğu insan bunların farkına varamıyordu.

İnsan evlenirken elbette her şeyi tam olsun istiyordu. Nişanı, kınada giyeceği kıyafeti, verilecek ikramları, düğünün yeri, gelinliği, damatlığı, pastası, çiçeği, balayına nereye gidileceği gibi daha birçok şey. Oysa insan bunlarla bu detayda uğraşınca asıl bakması gereken yere bakamıyordu.

"Çeyizinde hangi eşyaların olduğu kadar başka önemli olan şeylerde var Handancığım." diyordu yumuşacık sesi ile anneannesi.  

  • "Mesela eşine çok kızmışken bağırıp çağırmak isterken ne yapmak gerektiğini biliyor musun? Bu çeyizinde var mı?
  • Eşin on kere söylediğin bir şeyi yapmadığında sakinliğini nasıl korursun? Bu çeyizinde var mı?
  • Ya da sen Antalya’ya tatile gitmek isterken, eşin kaplıca diye tutturduysa bu problemi nasıl çözeceksin? Bu çeyizinde var mı?
  • Eşinin ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkini nasıl sürdüreceğini biliyor musun? Koydun mu sandığa bunları da?"

Oysa insan bu soruları pek de düşünmez. Bunları bilmediğinde çıkan problemleri nasıl çözer? Nasıl tepki verir?

Çeyiz

Peki İnsan Bunları Nasıl Öğrenir?

Deneme yanılma yöntemiyle öğrenmeye çalışmak problemlerle uzun uzadıya yaşamak demektir. Oysa insan evlenmeden önce mutlu evliliklerin ve mutsuz evliliklerin ortak yönlerini deşifre edebilir. İyi bir evlilik için yapması gerekenleri ve problemler karşısında nasıl davranması gerektiğini de anlayabilir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "Deneme yanılma, deneyim transferi yap."

Sadece evlilik değil, iş kurarken, okul seçerken, anne baba olurken, evini taşırken bile bunu daha önce yaşamış insanlardan deneyim transferi yapabilir. Bu sayede insan, yaşayabileceği problemleri öngörebilir, çözümlerini öğrenebilir ve mutsuzlukların önüne geçebilir. İlk kez evlenen bir çift mutsuz olmak zorunda değil. İlk kez iş kuran birisi başarısız olmak zorunda değil. İnsan deneyim transferi yaparak evlilik yolunda bir navigasyon eşliğinde daha konforlu bir şekilde yürüyebilir.

Handan telefonu kapattı ancak anneannesinin söyledikleri aklından hiç gitmiyordu. Evlilik telaşındaydı ancak olaya hiç böyle bakmadığını fark etti. Düşününce Tarık'la ne kadar da çok anlaşamadığı konular vardı. Daha önce bazı konularda anlaşamadıklarında ne yapacağını hiç düşünmemişti. Mesela Tarık'ın akrabalarıyla ilgili sorun yaşarsa nasıl davranacağını hiç düşünmemişti. İçini büyük bir sıkıntı kaplamıştı. Aklında deli sorular dönüp duruyordu. Peki, bunların cevapları neredeydi?

İnsan evleneceği zaman somuttaki ihtiyaçlarını gidermek için hummalı bir çalışmaya girer. Peki soyut ihtiyaçlarımız için ne kadar hazırlıklıyız? Çeyizimizde bu problemlerin çözümü var mı?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkilerde Ustalık Seminer Programında…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***


Yorumlar

Adsız dedi ki…
İnsan hep eşya ev falan düşünüyor. Ama asıl mutluluğu getiren nasıl davranacağımızı mı biliyor muyuz ?
Adsız dedi ki…
İnsanın hayatına somutluk girdikçe soyutluk da azalmaya başlıyor… keşke yemek masamız kadar evliliğimi nasıl gerçek yöntemlerle yürütürüm sorusu da gündemimizde olsa :)
Filiz dedi ki…
Somut eksikliklerimize odaklanıyoruz ama asıl dengeye getirmemiz gereken soyut eksikliklerimiz..
Adsız dedi ki…
Evi bir sürü eşyayla donatıp kendini donatmayınca iş çıkmaza giriyor. Eşine sinirlenip ne yapacağını bilmediği an, o kadar eşya arasında oturup hayatı sorguluyor. Tabiki eşya lazım ama ondan öte ben bu adamla nasıl iyi anlaşabilirim aynı evde nasıl yoldaş oluruz bunu öğrenmek çok önemli. Asıl öğrenmemiz gereken yerleri bırakıp işin teferruat kısmına takılıyoruz. Yazı nokta atışı olmuş. Neyse ki öğrenmenin de bir yolu da var:)
Adsız dedi ki…
Önemli olan evlenmek mi o evliliği devam ettirebilmek mi? Öğrenecek çok şey var deneyim transferi gerçekten iyi bir yöntem çok güzel bir yazı olmuş👍
S.A.Ö. dedi ki…
İnsanoğlu olarak hiç önemsemediğimiz ve düşünmediğimiz ne kadar çok şey varmış
Adsız dedi ki…
Ne kadar da güncel ne kadar da gerçek ne kadar da herkese dokunan bir hikaye yazılmış. Kendimi çevremi gördüm desem yanlış olmaz…Emek veren herkese teşekkürler
Adsız dedi ki…
Deneyim transferinin konforunu deneme yanılma ile ilerlemeye çalışan, hatalarının bedellerini ağır ödeyen insanlara sormak lazım. İnsanın evlenmeden önce çeyizine koyacağı en önemli adım seminerler.
Adsız dedi ki…
Yeniden bir liste yapmak lazım , soyut somut saolun
D.D. dedi ki…
Çok güzel bir dille anlatılmış ellerinize sağlık 👏🏻
Adsız dedi ki…
Çeyiz deyince akla gelenler ne kadar somut ihtiyaçlar. Olmasa ilişkiyi evliliği sarsmayacak şeyler. Oysa soyutta ilişkilerle ilgili bilgi ve deneyim bir ömür iyi ilişkilerin, evliliğin çeyiz sandığı... Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Çeyizimize koymamız gereken soyut şeyleri düşünmemiz lazım... elinize sağlık…
Adsız dedi ki…
İnsan evlenirken eşyasi, düğünü vs eksik olursa o evlilik olamayacak sanması nasıl bir yanılgı gerçekten.
Adsız dedi ki…
Çeyiz listesi deyince akla hep alınması gerekenler geliyor. Ne güzel bir farkındalık oldu
Adsız dedi ki…
Bu güzel yazıyı kaleme alanların ellerine sağlık... İnsan ne yazık ki evlendikten sonra bu yazıyı okuyunca daha da çok idrak ediyor bazı şeyleri... Umarım en çok bekarlar ve evliliğe niyeti olanlara ulaşır 🌺
Adsız dedi ki…
Keşke evlenmeden önce çıksaydı karşımıza bu yazı 🌼 Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Ev, eşya... bir evlilikte soyut değerler yoksa bunların ne önemi olabilir ki?
Ayşe Arslan dedi ki…
Çok güzel bahsedilmiş. Elinize sağlık çok beğendim
Adsız dedi ki…
Çok kiymetli bilgiler elinize sağlık
Gülhan dedi ki…
Gökyüzündeki bulutlara ulaşabileceğimizi sanmak gibiydi somuta yüklenen mutluluk arayışlarımız. Oysa ne güzel söylemiş anneannesi ceyiz sandığında soyuta dair neler var götürmek istediğin çeyiz sandığında.
G.N dedi ki…
"Eşin on kere söylediğin bir şeyi yapmadığında sakinliğini nasıl korursun?" Eşimle halledemediğimiz en önemli konu🙈🥺
Adsız dedi ki…
İnsanin evladına en güzel çeyizi güzel ahlak. Ne kadar detay ve güzel anlatmissiniz. Kaleminize sağlık...
Adsız dedi ki…
hayatın her anını dolduran bilgiler, iyi ki varsınız
Adsız dedi ki…
Daha önce detaylarıyla düşünmediğimiz bu listeyi hafızama aldım. Bizi bizden daha fazla düşündüğünüz için teşekkür ederim.
Adsız dedi ki…
Faydalı ve güzel bir yazı olmuş elinize sağlık...
handan dedi ki…
çok bilgilendirici bir yazı çok faydalı oldu sağolun
Zeynep dedi ki…
Zamanımızı özetleyen bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık 🍃
Sonay dedi ki…
Evlilik hazırlıkları yapılırken somut da yapılan tüm hareketler de bile problemler çıkıyor her şey tamam dediğin anda düğün günü geldiğinde mutsuz ve gergin olup etrafa sahte gülücükler dağıtıyorsun...halbuki düğün yerine geline kadar eşinle ailesiyle bir çok konuda problem yaşadın ve malesef düğün sonrası da bu konular yeniden gündeme geliyor...Bu sebeple asıl olması gereken davranış hedefinde Evlilik varsa Evlilik benden ne ister diye kendine sormadığın...çünkü bu hayatta bir hedefin varsa hedefinin de senden bir isteği olduğunu unutma.
Ebru Karaoğlan dedi ki…
Eşya ile güzelleşecek sandığımız yuvalarımız eşyalar ile heba oldu... Yazanların yüreğine sağlık...
Adsız dedi ki…
Şu anda nişanlıyım ve bubyaziyı okurken çok etkilendim ve benimde düsundurdü o kadar doğru ki o telaslarin içerisinde böyle deyerli kıymetli soruları sormuyoruz
Teşekkürler emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş 👍
Adsız dedi ki…
Çeyiz deyince aklımıza gelenler den farkli seyler olduğunun düşündüren yazı devamını bekleriz
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık... İnsan evliliği somut bir ev ve içindeki tas tamam olan eşyalardan ibaret zanneder ama asıl evlilik bir aile olabilmekten geçer aile olmak soyuttur. Soyut somuttan üstündür... Çok faydalı bir yazı olmuş.
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir konuya deginmişsiniz.Bence evlilik hazırlıkların da iki adayın birbirlerini tanıyıp tanımadıklarını bilmek için kişilik analiz testinden geçmeleri gerekiyor.Önce mana ve karakter uyuşmasına bakılmalıdır.
Adsız dedi ki…
Çok faydalı doğru doğru bir yazı teşekkürler
Adsız dedi ki…
Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Çok güzel ve farkındalık uyandıran bir yazı olmuş.Gönlünüze sağlık.Gençlerimiz ne yazık ki bilgi transferinden yoksun bir hayat tarzında yaşıyorlar.Önceki nesille iletişimleri çok sınırlı.Bu açıklarını böyle bir eğitimle kapatma imkanı sunulması çok yerinde olmuş.
Adsız dedi ki…
Evlilik iki ayrı insanın ve iki ayrı ailenin bir dengede yürümedi gereken bir yol
Adsız dedi ki…
Maalesef ki o kadar çok gösteris ve şatafat merkalısoyız ki asıl bakmamız gereken yere bakmıyoruz.Çeyiz ve eşya tabiki olsun ama abartmadan,başkaları ne der diye düşünmeden evlendikten sonra borç ödeme peşine düsüp evliliği sıkıntoya koyupta evlilikten hicbişey anlamadan geçirilen zaman, birbirimizi keşfetme yolculuğumuz para sıkıntısı yüzünden mahvolmadan geçinilebilmemiz için deneyim transferi iyi bir yöntem
Adsız dedi ki…
Evlilik öncesi ve evlendikten sonra mutlaka edinilmesi gereken bilgiler, olmazsa olmazlar var. Günümüz gençlerinin problemlerine ışık tutacak, yol haritası, pusulası, navigasyonu olacak, yönü belirlemede başrol eğtimden geçiyor. İnsan nasıl ki iş seçtiğinde onun için bir ustaya ihtiyaç duyuyorsa, evlilik ve çocuk yetiştirme, başarılı iş sürdürmek içinde eğitime ihtiyaç duyuyor. Herkes alaylı olup başarılı olamıyabiliyor.
Adsız dedi ki…
Evlenmeden önce bu yazıyı okusaydım yine sorunlu bir evlilik yapardım. Evleneceğim kişiyi değiştirip kendi istediğim şekilde yönlendireceğime o kadar emindim ki... Bu tavsiyeler kulağımdan girer çıkardı. İnsanın duyguları aktifken bunları hiç düşünmüyor. Ciddi sorunlar karşısında Tabak seçmek daha önemli olabiliyor. Sonra da gerçek sorunlarla karşılaşınca diyorsun ki... Hiçbir şeyim olmasın huzurum olsun. Sonra ziyan olmuş hayatlar... Tıpkı benimki gibi. Mutsuz evlilikler mutsuz eşler aileler ve çocuklar...
Adsız dedi ki…
Gerçek ve sahtenin karıştığı; evdeki koltuk takımının evdeki huzurdan daha önemli olduğu bu dönemde aslında en çok neye ihtiyacımız olduğunu anlatan bir yazı olmuş.... Ellerinize sağlık
Adsız dedi ki…
Ne kadar doğru ve açıklayıcı bir yazı olmuş .Yüreğinize ve kaleminize sağlık.Hayata dengeli bir şekilde yaklaştığımızda soyut ve somut kavramlarımızı daha anlaşılır hale getirebiliriz.👏👏
Adsız dedi ki…
Hiç bir zaman ev eşyaları mutluluk getirmez eskir yerine yenisini alırsın ama huzur ve mutluluğu satın alamazsin
Adsız dedi ki…
Sevmek, tek başına yeterli mi acaba? Peki ya somut ihtiyaçlar? Hayatın gerçekleri ile baş başa kalınca başa çıkmak için neler yapılmalı, ne yapmalıyız? İşte asıl mesele Burda.
Adsız dedi ki…
Peki soyut ihtiyaçlarımız için ne kadar hazırlıklıyız? Çeyizimizde bu problemlerin çözümü var mı?
Adsız dedi ki…
Sandık sandık çeyizler, bilmem kim gelinin çeyizi yazılı kutular :) Buralarda üzerimize yok maşallah. Ancak bu yazıda bahsedilen kısımlar farklı bir pencere açtı. Teşekkürler
Gerçekçi dedi ki…
En ince detayına kadar aylarca didinip kurduğumuz yuva ilk aylarda yaşadığımız sorunlarla sarsıldı ve yıllar içinde ayakta kalamadı. Bir bu yoldan geçmiş büyüğümüz de bu Handan'ın annanesinin söylediği cümleyi kurmaz mı? Herkes herşeye karışırken kimse fayda edecek bir tane şey aktarmaz mı kendinden genç olanlara???
İbrahim Batu dedi ki…
Çok doğru yazmışsınız. Biri de hanımlara şunu anlatsa... Evlilik kararı almadan önce gayet tok gözlüyken evlilik hazırlığına girişince bir haller oluyor, sanki bir şey onları ele geçirmiş gibi... Çevre baskısının da etkisi var, ucuza gitme, senin neyin eksik gibi...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeter Ki Pes Etme

Yeter Ki Pes Etme Masmavi gözlerinin kenarları ağlamaktan kırmızıya döndü. Küçük kız güle oynaya indiği merdivenleri dizleri yara içinde yukarı çıktı. Annesi o halini görünce şok oldu. “Noldu Yaren sana?” diyebildi sadece.  “Bisikletten düştüm annecim. Canım çok acıyor.” der demez kapının önünde yığılıverdi.  Annesi telaşla ambulansı aradı. Ambulans geldiğinde Yaren çoktan kendine gelmişti. Sağlık memuru ona sorular sorup muayene etti. Ambulansın sedyesine yattığında ürkek bir kedi gibi etrafı izliyordu. Daha önce hiç bulunmadığı bir yerde tedirgindi. Sağlık memuru ona gülümseyerek konuşuyor ve yapacağı her adımda bilgi veriyordu. Böylece biraz olsun rahatladı.  Yol boyu ilerlerken iki damla yaş o masmavi gözlerden süzülüverdi. Ağlarken kendi kendine söylendi. Yaren: “Of yaa, bir daha binmicem!” Sağlık memuru: “Neye binmiceksin?” Yaren: “Bisiklete bir daha binmicem.” Sağlık memuru: “Neden binmeyesin ki, herkes bisikletten düşebilir. Biliyor musun şu yaşımda düştüm ben...

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...