Hüsran Günü Nereden bilirdim ki o günden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı… Kahvaltıda o çok sevdiğim kızarmış ekmek kokusu vardı… Canım annem portakal suyunu sıkmış, televizyonda istediğim çizgi filmi açmıştı. Çamaşır makinesinin bitmesine beş dakika kala başlayan hızlanma sesinden, okul kıyafetlerimin yıkandığını anlıyordum. Babacığım her akşam eve gelirken bir poşet meyve veya sevdiğim şekerlemelerden getirirdi. "Acaba bu akşam ne getireceksin?" diye öperek uğurlamıştım babamı. Evin tek kızı, prensesi, babasının bir tanesi, annesinin çiçeği ben, nereden bilebilirdim ki, onların varlığını yaşadığım son günün bugün olduğunu. Son sarılışım, son öpücüğüm olduğunu… Savaşı filmlerde, tarih kitaplarında sanırdım. Ve o an korkunç bir sesle, çığlıklara gözümü açtığımda yıkıntılar arasındaydım. Tozlar gözlerimin kirpiklerimin üzerine konmuş, saçlarım beyaza boyanmıştı. Her şey toz içindeydi. " Anne !" diyebildim ama ses yoktu… Sonsuza kadar susmuştu annemin ve babam...
Dününden daha iyi olmak isteyen herkes için…