Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Adı: Alışveriş, Soyadı: Boşluk

Adı: Alışveriş, Soyadı: Boşluk Hafta sonunun rehaveti hâlâ üzerindeydi. Alarm çoktan çalmış, defalarca ertelenmiş ve sonunda adeta pes etmişti. Yatmaktan beli ağrımıştı. Pozisyonunu değiştirirken eli yastığının altındaki telefonuna uzandı. Aylin’in sabah rutini her zamanki gibiydi: Önce mesajlarını kontrol eder, ardından alışveriş sitelerinde gezinmeye başlardı. Onun için dinlenmek tam olarak buydu. Aylin, maaşını alır almaz çevrim içi alışveriş sitelerine girer, ihtiyacı olsun olmasın birçok şey sipariş ederdi. Kargolar geldikçe heyecanlanır, birkaç gün boyunca yeni kıyafetleri ve aksesuarlarıyla mutlu olurdu. Ancak bu mutluluk kısa sürer, yerini yeniden bir “ eksiklik ” duygusu alırdı. Dolabı, hiç giymediği ayakkabılar ve etiketi hâlâ üzerinde olan elbiselerle dolmaya başlamıştı. Yine de her seferinde kendine, “Bu sefer mutluluğu bulacağım.” diyerek alışverişe devam ediyordu. O sabah da elinde telefon, yatağından kalkmadan bir o yana bir bu yana dönüyor, sepetine yeni ürünler ekliyo...
En son yayınlar

Ben ve Kendim

Ben ve Kendim Sahilden geçen çocukların kahkahaları böldü dalıp gittiği yerden. Oysa ki biraz ferahlarım diye gelmişti her zaman geldiği bu sahile.  Hep aynı bankta oturur, aynı yerden simit alırdı. Bazen balıkları besler, bazen kuşları arada kendi ağzına birkaç lokma atardı. Zayıf bedenine bakan herkes onun çok da yemeğe düşkün olmadığı anlardı.  Evde hemen çıkınca boğazın o güzel manzarası belirirdi. Taş döşeli yokuşu inerken gördüğü manzaranın tadını çıkarırdı. Tüm arkadaşları; “Ya Buse ne şanslı kadınsın. Bu manzara insanın ömrüne değer diyorlardı.” Tabi hiç o yokuş çıkışını düşünmeden. Hayat gibi. Dalıp gitmesine sebep olan fotoğrafa bakıyordu şimdi. Hala o mutlu günlerden kalan fotoğrafı silememişti telefonun ekranından. Oysa ayrılalı neredeyse bir sene olacaktı. İş yerindeki arkadaşları "Öğrenemedin bir türlü. Adam seni boşadı gitti. Bir de evlendi sen hala resmini mi taşıyorsun.  Onca yıllık kocanı tanıyamamışsın işte." Neyi öğrenememişti Buse? Öğrenme nasıl olurd...

Bir Avuç İnsan Neyi Değiştirir?

Bir Avuç İnsan Neyi Değiştirir? *** İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi  de insanın amacını amaç edinmiştir.  "Kim Kimdir" ,  "İlişkilerde Ustalık"  ve  "Başarı Psikolojisi"  programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.  "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır." ***  

Bir Yudum Farkındalık

Bir Yudum Farkındalık Akşam saatlerinde marketlerdeki kasa kuyrukları uzar. Tüm gün verilen mücadeleden sonra eve dönüş, motoru soğutma zamanı gibidir. Avını yuvasına taşımak isteyen bir atmaca gibi seri hareket etmek isteyenlere o bekleyiş bitmek bilmez. Burak da yoğurdu, makarnası, soda şişeleri ve çekirdeğiyle sıradaydı. Akşama menüsü belliydi: Yalancı mantı. Anneciğinin yemeklerini özlemişti. İş imkânı için kaldığı bu şehir keyifliydi ama sürekli dışarıdan yemek sipariş etmek de bir yere kadardı. Daldığı düşüncelerden kasiyerin sesiyle uyandı: "Yetersiz bakiye…" İmdat ister gibi hemen cüzdanına baktı. Buruşuk fişlerin arasında kalan 50 Lira mahcup gözlerle ona bakıyordu. Yüzünün kızardığını hissetti. Ardında bekleyenlerin sabırsız kıpırdanmaları hissediliyordu.  "Kusura bakmayın." diyerek oradan uzaklaştı.  Nasıl olabilirdi bu? Daha ayın ortasındaydı. Hemen telefonundan hesap hareketlerine baktı. Yüklü bir harcama görünmüyordu. Eve gidince detaylıca inceleyecek...

Dönüşüm Yolculuğu

Dönüşüm Yolculuğu O gece Elif’in tüm dünyası değişti. Vücudunda bir kitle fark etmesiyle, ertesi gün hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Doktor doktor dolaştı ve hepsi sanki sözleşmiş gibi aynı şeyi söylüyordu: Ameliyat, o bölgenin alınması, kemoterapi, ışın tedavisi, bir yığın ilaç... Etrafındaki herkes de doktorları destekliyordu. Ancak Elif’in içinde bir ses, “Bu işin başka bir çözümü olmalı,” diyordu. Okuduğu bir makalede, “ Hayatta herkesin problemi vardır, problemsiz hiçbir canlı yoktur. Fakat problemlerin birden fazla da çözümü vardır. ” diyordu. Bu cümle, Elif’in aklından çıkmadı. Evet, başka bir çözüm arıyordu. Araştırmaları sonucunda, önerilen tedavi yöntemlerinin faydalarının yanında ciddi zararları olduğunu da gördü. Elif, bu zararları göze alamıyordu. Derken, karşısına İngiltere'de benzer bir hastalığa yakalanmış ve iyileşmiş birinin haberi çıktı. Bu kişinin internet sayfasını incelediğinde, içinde adeta bir güneş doğdu. Çözüm, binlerce kilometre öteden gelmişti ve bu ...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Bayram Ertesi Tatlı Krizleri

Bayram Ertesi Tatlı Krizleri Bayram tatili ni geride bıraktığımız günlerdeyiz. Adı üstünde “ Bayram ”; keyifli şeylerin serbest ilan edildiği, kısıtlamaların bir süreliğine rafa kaldırıldığı bir zaman dilimi… Her ziyaret, ev yapımı baklavalar, açılan börekler, ikram edilen çikolata ve şekerlerle dolup taştı. “Ölümü gör, yemezsen! Sizin için açtım. Bir daha bulamazsınız.” “Vallahi şimdi Nebahat yengeden geliyoruz. O da güllaç ikram ettiydi. Bir tane alayım madem…” “Aaaa! Nebahat hazır yufkayla yapıyor. Üstelik malzemesini de az koyar o. Bayram dediğin baklava sız olmaz. Hem benimkisi el açması! Hiç itiraz istemem. Bitecek bu tabaklar!” Bazen zorla, bazen de “İstemem, yan cebime koy…” der gibi geçen ziyaretler… Dördüncü ziyarete artık insanın ne cesareti ne de fizyolojisi yeter. Zira bu yeme maratonundan sağ çıkılabileceğine dair ciddi endişesi oluşur insanın. Bayramda tatile çıkanların durumu da pek farklı değildir. Onlar da gittikleri memleketin lezzetlerine kapılmışlardır. Zaten bizde...

Hallederiz

Hallederiz “ Matematik mi çalışsam, yoksa Kimya mı?” diye düşünüyordu. “Asit-baz tepkimeleri kaç farklı tipe ayrılıyordu ki? Galiba o derste uyumuşum…” Sonra birden, kitapların sayfalarını çevirirken gözleri matematik bölümüne takıldı. “ Algoritma lar, algoritmalar…” diye mırıldandı. Kitapta bu konuyu bulmakta zorlanıyordu. “Sanırım bu işin içinden çıkamayacağım.” diye düşündü, başını kitaba koyarak. Kafasında karma karışık formüller ve denklemler dönüyordu, sanki ikinci dünya savaşını bir başına yürütüyormuş gibi hissediyordu. Masanın üstündeki ders kitaplarına göz atarken içinden söyleniyordu: “Ah, Ahmet! Ne vardı ki bu kadar erteleyecek? Sinemaya gitmesem ne kaybederdim ki? Ya da arkadaşlarla kafeler arasında dolaşmak… Bunların sırası mıydı?” İki gün sonra finalleri vardı, ama son bir aydır sürekli “bugün yarın hallederim” diyerek bir türlü derslerinin başına oturamamıştı. Bir gün arkadaşı onu dışarı davet etti, diğer gün ise hiçbir enerjisi yoktu. Ve derken, haftalar birer birer ak...