Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kendime Mektup

Kendime Mektup Sevgili 50 Yaşındaki Ben, Bazen çabaladığın halde işler istediğin gibi gitmeyecek. O an yaşadığın üzüntü, hayal kırıklığı ya da zorluk sana olumsuz hissettirecek. “Nerede hata yaptım” diye soracaksın. Bazen hataların olacak bunun olumsuz sonuçlarını alacaksın. Bazen elinden geleni yapacaksın ama istediğin gibi olmayacak. Hayat alacağın olumlu sonucu, senin lehine erteleyecek. Ama her ikisinde de bir yanıt vereceksin. Asıl sonucu olumlu ya da olumsuz yapan ise verdiğin bu yanıt olacak. Bu yanıtı verirken, sana o sonucu verenin hep senden yana olduğunu unutma.  Niyetini hep taze tut. Bazen sonuçlar istediğin gibi  olur, bazen ise beklemediğin şekilde olur... Ama ne yaşarsan yaşa, ana amacını asla unutma. Yol ne kadar yokuş olsa da, bir düzlüğe varacak unutma. Niyetini rehber, sabrı yolunda azık yap kendine. Yaptığın her şey, sabrettiğin her durum, gözünden akan her damla bile, seni asıl amacına yaklaştırsın. Geri dönüp baktığında, “Ne yaptıysam beni oraya götürdü...
En son yayınlar

OÙ VAİS-JE?

OÙ VAİS-JE? C'était une chaude journée d'été... L'air était un peu humide, les nuages étaient bleus, les gens sortaient dans les parcs. Zeynep était assis sur un banc à ce moment-là, observant les alentours. Normalement, elle n'avait pas l'habitude de s'asseoir sur un banc. D'habitude, elle courait ou marchait vite. Mais elle s'est dit qu'elle devait s'arrêter: “Arrête-toi et regarde un peu” En observant, elle remarqua la petite fille qui faisait voler des ballons rouges, sa mère qui courait après elle, l'odeur de la mer... Parce que Zeynep avait une vie très occupée. Elle avait toujours été en mouvement depuis l'enfance. Et c'était comme si c'était son destin. La vie s'écoulait à toute vitesse… Zeynep était heureuse de cette précipitation. Elle se sentait mal quand elle s’arrêtait. Mais elle avait aussi peur d'aller dans l'excès. Elle voulait que la vie progresse en équilibre. Car elle savait que  “l'excès de tout...

What Do You Think About Exercise?

What Do You Think About Exercise? If we asked this question, how do you think most people would respond? Most would talk about the benefits of exercise and argue that it’s necessary. In other words, if we asked “Why should we do it?” most people would agree that it’s a good thing. But if we look at the reality, these statements often remain in theory. In fact, the number of people who are truly engaged in exercise is quite small. If it’s really such a good thing, isn’t it strange that we don’t make space for it in our daily routine? When it comes to things that we know we’ll enjoy like shopping, eating, or entertainment, we have no problem making time. We don’t mind the effort or the travel it takes. But when it comes to moving for our health, do we show the same enthusiasm? “I don’t have time… I’m too busy… I feel tired… I can’t afford it… There’s nowhere to walk… There’s no proper gym… Besides, what would be the benefit of doing exercise just for two hours a week?” It’s never hard to...

Adı: Alışveriş, Soyadı: Boşluk

Adı: Alışveriş, Soyadı: Boşluk Hafta sonunun rehaveti hâlâ üzerindeydi. Alarm çoktan çalmış, defalarca ertelenmiş ve sonunda adeta pes etmişti. Yatmaktan beli ağrımıştı. Pozisyonunu değiştirirken eli yastığının altındaki telefonuna uzandı. Aylin’in sabah rutini her zamanki gibiydi: Önce mesajlarını kontrol eder, ardından alışveriş sitelerinde gezinmeye başlardı. Onun için dinlenmek tam olarak buydu. Aylin, maaşını alır almaz çevrim içi alışveriş sitelerine girer, ihtiyacı olsun olmasın birçok şey sipariş ederdi. Kargolar geldikçe heyecanlanır, birkaç gün boyunca yeni kıyafetleri ve aksesuarlarıyla mutlu olurdu. Ancak bu mutluluk kısa sürer, yerini yeniden bir “ eksiklik ” duygusu alırdı. Dolabı, hiç giymediği ayakkabılar ve etiketi hâlâ üzerinde olan elbiselerle dolmaya başlamıştı. Yine de her seferinde kendine, “Bu sefer mutluluğu bulacağım.” diyerek alışverişe devam ediyordu. O sabah da elinde telefon, yatağından kalkmadan bir o yana bir bu yana dönüyor, sepetine yeni ürünler ekliyo...

Ben ve Kendim

Ben ve Kendim Sahilden geçen çocukların kahkahaları böldü dalıp gittiği yerden. Oysa ki biraz ferahlarım diye gelmişti her zaman geldiği bu sahile.  Hep aynı bankta oturur, aynı yerden simit alırdı. Bazen balıkları besler, bazen kuşları arada kendi ağzına birkaç lokma atardı. Zayıf bedenine bakan herkes onun çok da yemeğe düşkün olmadığı anlardı.  Evde hemen çıkınca boğazın o güzel manzarası belirirdi. Taş döşeli yokuşu inerken gördüğü manzaranın tadını çıkarırdı. Tüm arkadaşları; “Ya Buse ne şanslı kadınsın. Bu manzara insanın ömrüne değer diyorlardı.” Tabi hiç o yokuş çıkışını düşünmeden. Hayat gibi. Dalıp gitmesine sebep olan fotoğrafa bakıyordu şimdi. Hala o mutlu günlerden kalan fotoğrafı silememişti telefonun ekranından. Oysa ayrılalı neredeyse bir sene olacaktı. İş yerindeki arkadaşları "Öğrenemedin bir türlü. Adam seni boşadı gitti. Bir de evlendi sen hala resmini mi taşıyorsun.  Onca yıllık kocanı tanıyamamışsın işte." Neyi öğrenememişti Buse? Öğrenme nasıl olurd...

Bir Avuç İnsan Neyi Değiştirir?

Bir Avuç İnsan Neyi Değiştirir? *** İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi  de insanın amacını amaç edinmiştir.  "Kim Kimdir" ,  "İlişkilerde Ustalık"  ve  "Başarı Psikolojisi"  programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.  "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır." ***  

Bir Yudum Farkındalık

Bir Yudum Farkındalık Akşam saatlerinde marketlerdeki kasa kuyrukları uzar. Tüm gün verilen mücadeleden sonra eve dönüş, motoru soğutma zamanı gibidir. Avını yuvasına taşımak isteyen bir atmaca gibi seri hareket etmek isteyenlere o bekleyiş bitmek bilmez. Burak da yoğurdu, makarnası, soda şişeleri ve çekirdeğiyle sıradaydı. Akşama menüsü belliydi: Yalancı mantı. Anneciğinin yemeklerini özlemişti. İş imkânı için kaldığı bu şehir keyifliydi ama sürekli dışarıdan yemek sipariş etmek de bir yere kadardı. Daldığı düşüncelerden kasiyerin sesiyle uyandı: "Yetersiz bakiye…" İmdat ister gibi hemen cüzdanına baktı. Buruşuk fişlerin arasında kalan 50 Lira mahcup gözlerle ona bakıyordu. Yüzünün kızardığını hissetti. Ardında bekleyenlerin sabırsız kıpırdanmaları hissediliyordu.  "Kusura bakmayın." diyerek oradan uzaklaştı.  Nasıl olabilirdi bu? Daha ayın ortasındaydı. Hemen telefonundan hesap hareketlerine baktı. Yüklü bir harcama görünmüyordu. Eve gidince detaylıca inceleyecek...

Dönüşüm Yolculuğu

Dönüşüm Yolculuğu O gece Elif’in tüm dünyası değişti. Vücudunda bir kitle fark etmesiyle, ertesi gün hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Doktor doktor dolaştı ve hepsi sanki sözleşmiş gibi aynı şeyi söylüyordu: Ameliyat, o bölgenin alınması, kemoterapi, ışın tedavisi, bir yığın ilaç... Etrafındaki herkes de doktorları destekliyordu. Ancak Elif’in içinde bir ses, “Bu işin başka bir çözümü olmalı,” diyordu. Okuduğu bir makalede, “ Hayatta herkesin problemi vardır, problemsiz hiçbir canlı yoktur. Fakat problemlerin birden fazla da çözümü vardır. ” diyordu. Bu cümle, Elif’in aklından çıkmadı. Evet, başka bir çözüm arıyordu. Araştırmaları sonucunda, önerilen tedavi yöntemlerinin faydalarının yanında ciddi zararları olduğunu da gördü. Elif, bu zararları göze alamıyordu. Derken, karşısına İngiltere'de benzer bir hastalığa yakalanmış ve iyileşmiş birinin haberi çıktı. Bu kişinin internet sayfasını incelediğinde, içinde adeta bir güneş doğdu. Çözüm, binlerce kilometre öteden gelmişti ve bu ...