Ana içeriğe atla

OÙ VAIS-JE?

OÙ VAIS-JE?

C'était une chaude journée d'été... L'air était un peu humide, les nuages étaient bleus, les gens sortaient dans les parcs. Zeynep était assis sur un banc à ce moment-là, observant les alentours. Normalement, elle n'avait pas l'habitude de s'asseoir sur un banc. D'habitude, elle courait ou marchait vite. Mais elle s'est dit qu'elle devait s'arrêter: “Arrête-toi et regarde un peu” En observant, elle remarqua la petite fille qui faisait voler des ballons rouges, sa mère qui courait après elle, l'odeur de la mer...

Parce que Zeynep avait une vie très occupée. Elle avait toujours été en mouvement depuis l'enfance. Et c'était comme si c'était son destin. La vie s'écoulait à toute vitesse… Zeynep était heureuse de cette précipitation. Elle se sentait mal quand elle s’arrêtait. Mais elle avait aussi peur d'aller dans l'excès. Elle voulait que la vie progresse en équilibre. Car elle savait que  “l'excès de tout est nuisible”. Elle prenait du temps pour sa famille et ses amis mais qu'en était-il d’elle même? Puis elle pensa que l’action elle-même consistait à prendre du temps pour elle, parce que cela la rendait heureuse. 

L'abondance réside dans le mouvement”, lui avait dit sa grand-mère quand elle était petite. Elle n'avait jamais oublié ces mots. Comme elle était naturellement une personne active, elle était ravie de le mettre en pratique.

Elle aimait les gens et prenait plaisir à résoudre leurs problèmes. Elle voulait faire avancer sa propre vie.

C'est à ce moment précis que…

Zeynep, essayant de suivre le rythme, s'est soudainement arrêtée…

Pourquoi est-ce que je cours sans cesse ?

Y a-t-il un but à tout cela ? 

Pourquoi suis-je venue sur cette terre?

Université,

Stage,

Vie sociale,

Carrière,

Famille,

Événements,

Sport…

Objectif et but étaient-ils la même chose ? Si c'était la même chose, seraient-ils utilisés ensemble ?

Quel était mon but, au juste ?   Atteindre le sommet de ma carrière ? Fonder un foyer heureux ? Aider les autres ? Élever des enfants ?

Après tout, cette vie approchait de sa fin. Comment n'avais-je pas pensé jusqu'à présent à la raison pour laquelle je vivais...

L'important était-il d'atteindre la ligne d'arrivée ? 

Non, se dit-elle... 

Tout le monde y arrive. 

Alors, L'important est donc la manière dont on vit.

Elle pensa que la qualité de vie déterminerait la ligne d'arrivée. Elle a dû penser à voix haute, car un vieil homme l'a entendue.

”Ma fille”, dit-il. “Le but d'un être humain est de gagner l'amour et l'approbation de celui qu'il aime.”

“Alors, qui est ton bien-aimé ?“


Yorumlar

Emel dedi ki…
Les buts et le but déterminent la direction d'une personne. Nous devons nous fixer un tel objectif et des objectifs compatibles avec cet objectif afin que nous puissions être heureux et réussir de cette manière.
Emel A dedi ki…
Emeğinize sağlık...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...