Ana içeriğe atla

Hallederiz

Hallederiz

Hallederiz

Matematik mi çalışsam, yoksa Kimya mı?” diye düşünüyordu. “Asit-baz tepkimeleri kaç farklı tipe ayrılıyordu ki? Galiba o derste uyumuşum…” Sonra birden, kitapların sayfalarını çevirirken gözleri matematik bölümüne takıldı. “Algoritmalar, algoritmalar…” diye mırıldandı. Kitapta bu konuyu bulmakta zorlanıyordu. “Sanırım bu işin içinden çıkamayacağım.” diye düşündü, başını kitaba koyarak. Kafasında karma karışık formüller ve denklemler dönüyordu, sanki ikinci dünya savaşını bir başına yürütüyormuş gibi hissediyordu.

Masanın üstündeki ders kitaplarına göz atarken içinden söyleniyordu: “Ah, Ahmet! Ne vardı ki bu kadar erteleyecek? Sinemaya gitmesem ne kaybederdim ki? Ya da arkadaşlarla kafeler arasında dolaşmak… Bunların sırası mıydı?”

İki gün sonra finalleri vardı, ama son bir aydır sürekli “bugün yarın hallederim” diyerek bir türlü derslerinin başına oturamamıştı. Bir gün arkadaşı onu dışarı davet etti, diğer gün ise hiçbir enerjisi yoktu. Ve derken, haftalar birer birer akıp geçmişti. Şimdi ise finaller kapıda, Ahmet ne yapacağını bilemiyordu. Kafası karışıktı; hangi dersten, nereden başlasam diye düşünüyordu.

Bir anda gözleri, masanın üzerinde duran kumbaraya takıldı. Hemen elini aldı ve salladı. Ne kadar ağır olduğuna şaşırarak, “Demek ki epeyce bir para biriktirmişim.” dedi. Babaannesi, küçükken sıkça şöyle derdi: “Hele biraz sabret, bak nasıl da birikir paraların…”

O an, bir ders kitaplarına baktı bir de kumbarasına. Düşünmeye başladı. Bir şey fark etti; olumlu şeyler de ertelendiğinde büyüyordu madem… 

“O halde…” diye düşündü Ahmet, “Bundan sonra ders çalışmayı ertelemek yok. Her gün azar azar, tıpkı kumbaraya para koyar gibi... Düzenli şekilde çalışırsam, işler de gözümde bu kadar büyümez…” Bir anda içinde bir umut belirdi… Bu ipe sımsıkı sarılmaya karar verdi…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Burcu dedi ki…
Kumbara misali ne kadar akılda kalıcı olmuş emeğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Hepimizin en çok kullandığı hallederizlere çok güzel bir dikkat çekiş olmuş👏🏻👏🏻
Adsız dedi ki…
Ertelenen her şey büyüyor. Ne güzel anlatmışsınız kaleminize sağlık. Bir çıkmazda çaresiz kalmak istemiyorsan şimdi yap. Parçalara bölerek yapmak yapılan işi de kolaylaştırıyor.
Gönül Kılıç dedi ki…
Azar azar azlar bir gün çok oluverir bir gün... İster olumlu ister olumsuzda... Emeğinize sağlık 🌸🌿
Mine dedi ki…
Azı küçümseme, erteleme ve pes etme... 🌱
S.O. dedi ki…
Az çoktan bereketlidir…
Adsız dedi ki…
Ve derken, haftalar birer birer akıp geçmişti… Ah insan ah. Aslında aza kibretmese neler olacak neler :)
Ayşe N. dedi ki…
Erteleme bulaşıcı bi hastalık gibi :( ertelemeden ise koyulmak nasip olsun...
Adsız dedi ki…
Azı küçümsemeden yola devam ermek.. tekerin hep dönmesi bizi hedefe ulaştıracak olan detay.. teşekkürler🌸
Nağme dedi ki…
Her şey için bir kumbara yapabilir ve içinde tüm iyilikleri küçük küçük biriktirebiliriz belki :)
Ayşe Baysal dedi ki…
Emeğinize sağlık Farkındalığımıza katkı sağlayan bi yazı olmuş, ertelemek nerdeyse her insanın sorunu.
Adsız dedi ki…
Bambaşka bir sahneye bakarken, sana cevap olacak yasayı bulabilmek ne kadar etkileyici..
Adsız dedi ki…
beyazda da siyahta da azı küçümseme....
Adsız dedi ki…
bu güzel yöntemi öğrettiğiniz için teşekkür ederiz.
Öznur dedi ki…
Başlamak bitirmenin yarısıdır, başladın mı bitti demektir hatta! Motivasyonumuz bol olsun...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...