Ana içeriğe atla

Bir Daha Mı Geleceğiz Dünyaya

Bir Daha Mı Geleceğiz Dünyaya

Dicle tayinle geldiği şehirde ilk iş günündeydi. Yaklaşık altı yıldır aile hekimi olarak çalışıyordu. O gün hekimlik boyunca hiç şaşırmadığı kadar şaşıracağı bir olay oldu. Muayene ettiği bir hastası kan tahlili vermişti. Kan sonuçlarını öğrenmek için yeniden yanına geldi. Sonuçlar inanılmazdı. 

- “Ayşe Hanım sonuçlar harika. Kalsiyum, sodyum, iyot, demir hepsi olması gerektiği değerde. D vitamini ve B12 vitamini yüksek. Vücudunuzdaki iyi kolesterolde yüksek. Kaç yaşındaydınız?”

- “Doktor Hanım ben 63 yaşındayım.”

- “Bu yaşta bu değerlerin çıkması çok nadir. Kaç yıldır çalışıyorum, ilk defa sizin gibi bir hastam oldu. Açıkçası ne yapıyorsunuz, merak ettim? Takviye kullanıyor musunuz?”

- “Yok hocam takviye kullanmıyorum.”

- “Kullanmadığınız halde vücudunuz çok sağlıklı. Bunun için ne yapıyorsunuz?”

- “Hocam ben paketli hiçbir şey yemem. Abur cubur zaten yemiyorum. Tereyağımı, peynirimi kendim yapıyorum. Sütümü organik alıyorum. Zeytini kendim kuruyorum. Turşu yapıyorum. Bol su içiyorum. Her gün yürüyüşe gidiyorum, spor yapıyorum.”

- “Tebrik ederim. Yirmi yaşında gençler ayakta duramıyor. Değerleri hep düşük, siz bu yaşta onlara taş çıkarırsınız.”

- “Sağ olun doktor hanım.”

Dicle o gün evine giderken bu olayı hala düşünüyordu. Annesi geldi aklına, canı sıkıldı. Annesinin sağlık kelimesine tahammülü yoktu. Bu konuda annesini sürekli uyarıyordu: “Anne bunu yeme zararlı, anne bu çok şekerli, biraz yağa dikkat etsek, sağlıklı menü hazırlayalım...” 

Annesi ise onun bu sözlerine çok kızıyordu. Kızı doktor olsa da o sağlık kelimesine tahammülsüzdü.

“Aman kızım, boş ver. Sağlıksız olsun, kaç yaşıma kadar yaşayacağım sanki. Bu dünyaya bir kez geliyoruz, keyfimce yiyeyim bari…” 

Dicle annesinin bu söylemlerini düşündükçe üzülüyordu. Çünkü annesi bugün gelen hastasından on yaş daha gençti. Fakat vücudunda bir sürü hastalık mevcuttu. Şeker hastalığı, tansiyon, kolesterol, kalp hastalığı hepsi vardı. Annesi bir dünya ilaç kullanıp peşinle tatlıları gömüyordu. Evdeki hareketi çok azdı. Bu konuda annesini ikna edemiyordu. 

Hayatta kimse sonsuza kadar kalmayacak, fakat yaşarken kaliteli yaşamanın bir yolu vardı. Sağlıklı yaşayan insanın ağzının tadı yerindeydi. Ama sağlıksız yaşamda anlık keyifleri olsa da gece ağrıları şikayetleri hiç bitmiyordu. Hastalıklarından bahsedip iyi olmak için çaba sarf etmiyordu. İyi bir yaşam için insanın emek vermesi gerekiyor. Ağrısız, hafif vücut insanın ayağına gelmiyor. Fakat her çaba bir sonuca varıyor. Öyleyse dünümüze göre daha sağlıklı olmaya ne dersiniz? Kendi bedenim için bugün ne yaptım? Dünüme ne göre ne kadar yol kat ettim?

Eskilerin de dediği gibi Allah sağlık versin, sağlık olmadıktan sonra gerisi önemli değil. Gezmenin de tozmanın da yaşamanın da tadı kalmıyor. 

Tadımız tuzumuz olsun, seçimlerimiz sağlıklı olsun. 😊

Bir daha dünyaya gelmeyeceğiz elbette. Fakat bu geliş en iyi versiyonda en konforlu hale dönüşsün. 

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

*** 

Yorumlar

Ayşe N. dedi ki…
Yediğimiz besinler ilacımız olsun :) Teşekkürler
Belgin dedi ki…
Bugün sağlığım için ne yaptım?
Ahmet Delikan dedi ki…
Kaleminize sağlık... ✍🏼
Adsız dedi ki…
Önemini kaybedince anlıyoruz maalesef. Kalitesiz yaşam insanın kendisine yük. Aynı zamanda düşüncemizin sağlıklı olması ile bedenimizin sağlıklı olması doğru orantılı. Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş
Seles dedi ki…
Çok umut veren bir yazı olmuş... Sağlıklı yaşamın hazzını acıyı çeken bilir... Elinize sağlık 🪻
LinLin dedi ki…
Benim annem de aynen böyle… Teyzeme gönderdim. O yazınızı beğenmiş☺️ Teşekkürler.
Öznur dedi ki…
Bir daha mı geleceğiz dünyaya düşüncesi ile yaptığımız birçok yanlıştan biri de kötü beslenmek, güzel bir konuya değişmişsiniz, teşekkür ederiz...
Nağme dedi ki…
Bir kere geleceğimiz net de nasıl yaşayacağımız seçimlerimize kalmış. Bizse yanlışı yapıp doğru sonuçlar bekliyor, olmayınca da suçlayacak yerler arıyoruz... Ne acı...
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık, o yaşlara geldiğimizde inşAllah biz de o sağlıkta olabiliriz.
Gökçen A. dedi ki…
Kaleminize sağlık:)
BK dedi ki…
Eline sağlık yazanın
Adsız dedi ki…
Sağlık ne demek unuttu insan. Anlık keyfi sağlıklı bir yaşama tercih etti.
Adsız dedi ki…
Yazının içinde kaybolmasın, ne güzel ipuçları :)) --> "Paketli hiçbir şey yemem. Abur cubur yemem. Tereyağımı, peynirimi kendim yapıyorum. Sütümü organik alıyorum. Zeytini kendim kuruyorum. Turşu yapıyorum. Bol su içiyorum. Her gün yürüyüşe gidiyorum, spor yapıyorum."
Adsız dedi ki…
Sağlıklı olmak bir çabanın sonucu😊
Adsız dedi ki…
Anlık zevkler yerine devamlı olan gerçek bilgileri hayatımızın amacı yapmalıyız,farkındalık için güzel bir yazı✌️
Emel dedi ki…
İnsanın sağlıklı ve kaliteli yaşam için de emek vermesi, çaba harcaması gerekiyor. Sağlıklı yaşamak için kaliteli adımlar atmaya devam edelim.
İlknur M dedi ki…
"Tadımız tuzumuz olsun, seçimlerimiz sağlıklı olsun" ye mottom bu :) Yediklerimiz gerçekten yaşam kalitemizi belirliyor. Bu çok önemli. Kaleminize sağlık farkındalık kazandırdığınız için.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...