“Kime “anne” denir?”
Yazması gereken kompozisyonun konusu buydu. Ödev verileli bir hayli olmuş, aklına anneyi anlatacak düzinelerce sıfat gelmiş ama bunları bir türlü düzene koyamamıştı. “Sahi kime “anne” denirdi?” Daha da ötesi “anne” olmasa ne olurdu ki? Öyle ya insan annesiz olarak da dünyaya gönderilebilirdi. Kimseye bununla ilgili bir söz verilmemişti. Böyle takdir edildiği için herkes bir anneden dünyaya geliyordu. Doğduğunda onu şefkatle sarmalayacak bir canlının kucağına bırakılıyordu.
O halde merhameti olana “anne” denebilir miydi?
Cevabı kendi kendine verdi. Kesinlikle merhamet ve anne yan yana birbirine çok yakışan iki kelime idi. Bulmacanın büyük bölümünü merhamet kaplasa da yanına konulacak daha çok şey olduğu kesindi. O anne ki daha bebeklikten yavrusunu beslemeye başlıyor, ona bir şey olmasın diye elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bu, hayvanda dahi aynı şekilde işliyordu. Bir kuş, yavrusu için koca dozere meydan okuyabiliyordu.
O halde listeye cesaretin de eklenmesi gerekiyordu.
“Merhamet + cesaret, sonra…” dedi kendi sesinden öğrenmek istercesine. Her sıkıştığında koştuğundur anne. Her kapı kapandığında, herkes arkasını döndüğünde seni kucaklayandır. Buna hayatta defalarca şahit olmuştu. Kayıtsız şartsız kabul eden, her daim şefkat kanatlarını üzerimize indirendir anne. “İşte bir adı daha…”
Kendi düşüncelerine dalmışken içinde bir acı hissetti. Annesine hak ettiği değeri veremediğini ve bunu zaten veremeyeceğini düşündü. “O her daim senin yanında olsa da sen onu bırakıp gittiğinde, yine bekleyendir anne.” diye mırıldandı. İki sene önce annesiyle yaşadıklarını hatırlamıştı. “Seni özlemle bekleyen, hastalandığında başını bekleyen, mutluluğunu senden çok isteyen acına senden çok üzülendir.” diye ekledi.
Her düşündüğü detay ile listesi uzadıkça uzuyordu.
“Anne = Merhamet + cesaret + destek + sıcak kucak + şefkat + beklemek + özlemek + sabır…”
Uykusu gelmeye başlamış, düşünceleri yavaşlamıştı. “Senin açlığını kendinden önce düşünen, sen üşüme diye üstündekini sana verendir anne.” Henüz ödevi bitirmediği için uykusunu ötelemeye çalışarak silkelendi. Evet, başka kime ‘anne’ denirdi? “Hasta iken bakan, bilmediğinde öğreten, üzüldüğünde umut veren hem büyüten hem yetiştiren…”
“Anne = Merhamet + cesaret + destek + sıcak kucak + şefkat + beklemek + özlemek + sabır + sevgi + ilgi + fedakârlık + doktor + öğretmen + umut + yetiştirmek…”
Oysa söylerken ne kadar da kolaydı… Sadece “Anne” … Hemencecik söyleyiverdiğimiz bu sihirli kelime… “Anne, bi bakar mısın?” diye seslendi hafif bir tebessümle. Annesinin odanın kapısını açmasıyla gülümsemesi sanki tüm odaya yayılıvermişti.
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
***

Yorumlar
Hayvanlarda duygu yok diyoruz ama onlar da nasıl kendilerini feda edercesine paralanıyorlar değil mi?
Kaleminize sağlık
Yorum Gönder