Ana içeriğe atla

Limon, Karpuz ve Zeytin

Limon, Karpuz ve Zeytin

Meyveler sanırım gıdaların en karmaşık olanları… Bu karmaşık yapılarına rağmen çok sade görünüyorlar. Oysa yüzlerce bileşiği doğru kıvamda içerdikleri için sağlıklı halimizi sürdürmemizde çok önemliler. Aynı zamanda bize keyif veren bu meyveler, hayatımızda Filistin ile ilişkilendirilince daha bir anlam kazandı. Yeryüzünün en verimli topraklarında güzel insanların yetiştirdiği lezzetler... 

Yoğun kokulu, parlak renkli ve çekirdekli olmaları ortak noktaları. Çekirdekli olan yiyecekler, kendisindeki tüm yazılımı, kendilerini yeniden var edecek olan küçük yapılarına aktarırlar. Tıpkı hamile bir anne adayının beslenmesi, seyrettiği tüm görsellikler, sohbetini yaptığı konular seçtiği kelimeler, dokunduğu, hissettiği ve kokladığı tüm bilgileri bebeğine aktarması gibi…Hep daha iyiye giden bir deneyim transferi... Bu çekirdek için güzel bir imkân demektir. Sahnesine de daha çok küçücükken öğrenerek başlıyor demektir.

Genetiği bozulmuş yiyecekler ise her yıl tohumları (çekirdekleri) olmamak üzere tasarlanmışlardır. Her sene yeniden tasarlanmaları, bir sonraki yaşamda başarılı olacak mı acaba demekti. Yani tekrar tekrar hayat sahnesine çıkabilmesi için deneme yanılma yöntemini kullanmak zorundaydılar ve eğer başaramazsalar hiç var olmayacaklardı. Tüm çabaların ziyan olup gideceği gibi, bulundukları yere de uyumsuzluklarıyla hep zarar vereceklerdi. 

Zeytin; tek çekirdekli, etli ve ağacın üzerinde kuruduğunda en besleyici ve bağışıklık için olmazsa olmaz olan hem meyveye hem yağa dönüşüyor. 

Limon; çok çekirdekli, asla suyunu etinden tamamen ayıramayacağınız, hastalandığımızda başucumuzda bulundurduğumuz şifa fıçısı…

Karpuz; her sıcaklıkta ferahlatan, içerdiği su ve şeker oranındaki kıvamı, parlak kırmızı renkle uyumda zirveyi yakalamış, toprağa bu kadar yakın, aldığı mineralleri çekirdeklerinde depolamış estetiğiyle de gönle hoş gelen yeşil bir yuvarlak...

Bu 3 meyve deneyimselleştirmeyle yazılımını çekirdeklerine aktardığı gibi Filistinliler de nesilden nesile dünyaya merhameti ve gücü aktaracak…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

*** 


Yorumlar

Belgin dedi ki…
İzleyip araştırdığımızda bize neler anlatıyor hayret ediyor insan
Gökçen A. dedi ki…
İnşallah güzel bir yazılımla biz de Filistintli kardeşlerimiz gibi aktaranlardan olalım🤲🏻
Adsız dedi ki…
Vay be bir tohum nelere gebe ne sırlar var içinde…
Seles dedi ki…
Ellerinize sağlık...Filistin bir insanlık meselesidir..Ve insanlık şu an büyük bir sınavın içinde..Bu sınavı kimler geçebilecek Allah bilir.. inşAllah geçenlerden oluruz..
Halime Gazel dedi ki…
Nehirden Denize Özgür FİLİSTİN ✌🏻🇵🇸
Bora dedi ki…
Dünyanın gidişatı epey limoni desek meyveye haksızlık olacak.

Bunca güzellikle ikramlaran insanoğlunun hali…
Adsız dedi ki…
Yaratılanlar aslında bize nede çok şey anlatıyor. Sadece meyve olmaları lezzet vermeleri haricinde. Emeğinize sağlık...
Öznur dedi ki…
Dünya ya merhameti ve gücü aktaracak olanların arasında değilsek de arkasında önünde berisinde oluruz inşAllah...
Ayşe N. dedi ki…
Merhametin ve gücün ne demek olduğuna sahit olduk... Kaleminize sağlık, teşekkürler:)
Merve dedi ki…
kaleminize sağlık 🇵🇸🇵🇸🇵🇸
Merve A dedi ki…
Gerçek üstündür… sahte yok olmaya mahkumdur… sahte tohumlar, sahte güçler, sahte inançlar… sadece sonlarının süresini bekliyorlar…
Adsız dedi ki…
Ne güzel bir yazı ne güzel benzetmeler.Kaleminize sağlık🌸

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeter Ki Pes Etme

Yeter Ki Pes Etme Masmavi gözlerinin kenarları ağlamaktan kırmızıya döndü. Küçük kız güle oynaya indiği merdivenleri dizleri yara içinde yukarı çıktı. Annesi o halini görünce şok oldu. “Noldu Yaren sana?” diyebildi sadece.  “Bisikletten düştüm annecim. Canım çok acıyor.” der demez kapının önünde yığılıverdi.  Annesi telaşla ambulansı aradı. Ambulans geldiğinde Yaren çoktan kendine gelmişti. Sağlık memuru ona sorular sorup muayene etti. Ambulansın sedyesine yattığında ürkek bir kedi gibi etrafı izliyordu. Daha önce hiç bulunmadığı bir yerde tedirgindi. Sağlık memuru ona gülümseyerek konuşuyor ve yapacağı her adımda bilgi veriyordu. Böylece biraz olsun rahatladı.  Yol boyu ilerlerken iki damla yaş o masmavi gözlerden süzülüverdi. Ağlarken kendi kendine söylendi. Yaren: “Of yaa, bir daha binmicem!” Sağlık memuru: “Neye binmiceksin?” Yaren: “Bisiklete bir daha binmicem.” Sağlık memuru: “Neden binmeyesin ki, herkes bisikletten düşebilir. Biliyor musun şu yaşımda düştüm ben...

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...