Ana içeriğe atla

Bizim de Bir Sınırımız Var!

Bizim de Bir Sınırımız Var!

Son zamanlarda kiminle konuşsam yoğunluktan, işleri yetiştirememekten dert yanıyordu...

İş yerinde üst üste gelen talepler…

Evde bitmeyen işler…

Arkadaş çevresinde bitmeyen organizasyonlar…

Çocukların bitmeyen sorumlulukları…

Bitmeyen kirli çamaşırlar…

Evin bitmeyen eksiklikleri…

Ama hemen biten yemekler…

Hemen biten maaşlar…

Hemen biten sabırlar…

Hemen biten enerjiler…

Hemen biten günler, aylar ve mevsimler…

Her şey sınırlı yaratılmıştı. İki gözümüzün görebilme sınırı vardı. İki kulak, duyabilme sınırı ile verilmişti.

Boyumuz, saçımız, tırnağımız sınırsız uzamıyordu.

Şehirlerin sınırları vardı.

Ülkelerin, dağların, denizlerin…

Kuşlar belli bir yüksekliğe kadar uçabiliyordu.

Kuş uçmayı bildiği için sınırsız uçmayı denemiyordu sınırlarını bilip durabiliyordu.

Bir ağaç büyümeyi biliyordu ama büyümesinin sınırı vardı.

Sınırlar

Peki Ne Oluyordu Da Sınırlı Bedeni İle Sınırsız İşlere Talip Oluyordu İnsan?

Kendisini bir kurtarıcı olarak mı görüyordu?

Kendi eli değmezse o iş içine sinmiyor muydu?

Birinden yardım istemeyi mi bilmiyordu?

Ya da en kötüsü muhtaçsız mı hissediyordu?

Her şeye yetebileceğini mi zannediyordu?

Aldığı alkışlardan vaz mı geçemiyordu?

Bir işi bitirmeden diğerine mi talip oluyordu?

Sorular uzar gider… Ama sonuçlar aynıydı. Gün sonunda yetememenin verdiği gerginliği yaşıyor ve durup dinlenmek istiyordu. Ama her iş ona bakıyordu işte… Dinlenmek bir rüyaydı. Tüm bu işlerin arasında insanların zihninde oluşturduğu o ne olursa olsun yapar düşüncesinden de rahatsız olmaya başlamıştı. Kimse onu anlamıyor ve merhamet etmiyordu.

İnsan en büyük merhametsizliği kendisine yapıyordu aslında… Sınırlı bedenine sınırsız işler yaptırma iştahından vazgeçmeyerek…

Fazladan yüklendiği yükleri bırakma ve hatalı çizdiği sınırları yeniden gözden geçirme zamanı gelmişti…

Tüm bu tıkanmışlıklar buna işaretti belki de…

Şimdi nereden başlamalıydı? 

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

*** 

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hiç böyle bakmamıştım sınırlarıma, bu tip problemlerin kaynağının sınırlarla ilgili olduğu konusunda çok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Kaleminize sağlık şu son dönemlerde yaşadığım tüm problemlere ışık tuttunuz.
Adsız dedi ki…
Sınır konusuna farklı bir bakış açısı olmuş.Kurtarıcı rolü düşündürdü..
Gülşen N. dedi ki…
Hergün kendimize sorduğumuz sorular ve düşünceler çok güzel özetlenmiş elinize sağlık👏🏻👏🏻👏🏻
Elvan Öz dedi ki…
Aynen böyle hissediyorum! Hangisini bırakabilirim ki bilmiyorum?
Ayşe N. dedi ki…
Insanın yapabileceği ve yapamayacağı şeylerin sınırlarıni bilmesi cok konforlu... Kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Uygulayabileceğimiz sınırlara çekmemiz gerekiyor. Mesaj anlaşıldı:)
Adsız dedi ki…
Sınırsız bir iştahım var benimde..Her yere koşuyorum koştukça tatmin oluyorum ama sonrasında yetememe hali:/
Emel dedi ki…
Bugünlerde hepimizin ortak problemi sanırım yetişememek. Bu yüzden insanın neleri yapıp neleri yapamayacağının farkında olması önem arz ediyor.
Adsız dedi ki…
Sınırlı bedenle sınırsız işlere talip olan insan…

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeter Ki Pes Etme

Yeter Ki Pes Etme Masmavi gözlerinin kenarları ağlamaktan kırmızıya döndü. Küçük kız güle oynaya indiği merdivenleri dizleri yara içinde yukarı çıktı. Annesi o halini görünce şok oldu. “Noldu Yaren sana?” diyebildi sadece.  “Bisikletten düştüm annecim. Canım çok acıyor.” der demez kapının önünde yığılıverdi.  Annesi telaşla ambulansı aradı. Ambulans geldiğinde Yaren çoktan kendine gelmişti. Sağlık memuru ona sorular sorup muayene etti. Ambulansın sedyesine yattığında ürkek bir kedi gibi etrafı izliyordu. Daha önce hiç bulunmadığı bir yerde tedirgindi. Sağlık memuru ona gülümseyerek konuşuyor ve yapacağı her adımda bilgi veriyordu. Böylece biraz olsun rahatladı.  Yol boyu ilerlerken iki damla yaş o masmavi gözlerden süzülüverdi. Ağlarken kendi kendine söylendi. Yaren: “Of yaa, bir daha binmicem!” Sağlık memuru: “Neye binmiceksin?” Yaren: “Bisiklete bir daha binmicem.” Sağlık memuru: “Neden binmeyesin ki, herkes bisikletten düşebilir. Biliyor musun şu yaşımda düştüm ben...

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...