Ana içeriğe atla

İmkân mı, İmkânsızlık mı?

İmkân mı, İmkânsızlık mı?

İnsan başarılı ve mutlu olmayı somut imkanlarla sağlayacağını zanneder.

Evlenirken, 

çocuk yetiştirirken,

iş kurarken hep imkânlarını artırmaya odaklanır.

Oysa o imkânı doğru şekilde kullanmak için beceriye ihtiyacı vardır.

Bütün kitapları alsan da çocuğuna, onun ilgisini çekecek becerin yoksa okutamazsın.

En güzel aletleri alsan mutfağına, yemek yapma becerin yoksa yapamazsın.

Ticaretinde ne kadar iyi imkânların olursa olsun, ilişki kurma becerin yoksa müşterin sürekli olmayacaktır.

Evlenirken her şeyimizin dört dörtlük olması evliliğimizin iyi olacağı anlamına gelmez.

Bebek beklerken tamamlanan listeler bizi iyi ebeveyn yapmaz.


İnsanın dışarıdan bir şeylere sahip olmaya değil, kendi becerilerini artırmaya ihtiyacı vardır...

Beceri

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Nağme dedi ki…
Baktığımız yeri değiştirmeden gördüklerimizin değişmeyeceği çok net. Yine de aynı yere bakıp farklı şeyler görmeyi dilememiz ne acı...
Adsız dedi ki…
İmkanlarımız becelerimizi azaltır👍
Ayşe N. dedi ki…
İmkanı kullanabilecek beceri geliştirilmediyse o imkan insana iyi gelmiyor... Teşekkürler...
Alev İ. dedi ki…
Hep imkanlarımızı artırmaya çalıştık. Başarılı olamadığımız her konuda imkanlar yetersizdi dedik. Oysa hayatta başarılı olanlar imkanlarına değil, kendi marifetlerine odaklananlar oldu. Her başarı hikayesinin altında bir imkan yetersizliği olması bu yüzden.
Alev İ. dedi ki…
İnsana kendi marifetlerini geliştirdikçe gelen imkanlarla, beceriksiz insana sağlanan imkanlar bir olur mu?
Bey_ZA dedi ki…
Gelin bir de bunu kadınlara anlatın... Şu yukarıdaki videodaki kadının surat yaptığı kardeşim; dertlenme yalnız değilsin:))

Bu kadınlar niye böyle, biz anlamadık gitti. Anlamayınca da kızacaklar diye onu da belli edemiyor insan:))

Özetle; kadınlarımız başımızın tacıdır amma bu anlaşmazlıkları çözmenin bir yolu varsa da duysak fena olmayabilir :))
Bey_ZA dedi ki…
Bir de beceriyi nasıl kazanacağız?
İmkan olmadan beceri nasıl olacak ki?
Adsız dedi ki…
Hayatı ne kadar yanlış anlamışız... Kendi kendimizi kandırmışız imkanlarım yetesiz diye
Adsız dedi ki…
İnsanı marifetlendiren imkanları değil, imkansızlıklarıdır.İmkansızlıklarımız kadar marifetlliyiz bu hayatta✌
Adsız dedi ki…
Hergün dışarıdan yemek söyleme imkanım varsa yemek yapma becerim gelişmiyor. Birisi bana düzenli bir gelir sağlıyorsa para kazanma becerim olmuyor. Çocuğuma bakıcı bakıyorsa çocukla ilgilenme marifetim olmuyor. Hep dışarıya bağımlı olduğumuz bir hayat. Sonra bir tatile bile giderken bakıcı yanımda. Yoksa çocuğumu da götürmek istemiyorum, burnumdan getiriyor diyorum. Mesele çocuk değil, benim o becerimin olmaması.
Gökçen K. dedi ki…
İmkanlarımızı değil becerilerimizi artırmak…
Fatma Okumuş dedi ki…
İnsan zorlanmadan sıkılmadan yorulmadan köşeye sıkışmadan öğrenmiyor marifetlenmiyor. İnsanı geliştiren karşılaştığı zorluklar. Herkes imkan ister konfor ister de bu konfor insana iyi gelmiyor. Karşılaştığı zorluklar, açlıklar insanı canlı yapar uyanık yapar, pırıl pırıl yapar. İmkan istenir de bozmayacak kadar istenir. Fazlası seni bozar beni bozar insanı bozar. Firavunları Nemrutları bozduğu gibi bozar.
Adsız dedi ki…
"İnsanın dışarıdan bir şeylere sahip olmaya değil, kendi becerilerini artırmaya ihtiyacı vardır"

ne kadar da doğru
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Becerilerimiz albenilerimiz bizi bir yerlere taşır. İmkanlarımız ise bizi marifetsizleştirir. İmkana değil kendimizi soyutta marifetlendirme niyetiyle. Emeğinize sağlık 🌺

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...