Ana içeriğe atla

Çeyiz Hazırlığı

Çeyiz Hazırlığı

Ne muhteşem bir aydı…

Uçakta anons yaparak evlilik teklifi, haberlere konu olmalar, tebrik telefonları… 

Onlarca can yakan ilişkiden sonra hayatını birisiyle birleştirmeye karar vermişti Bahar… 

Hakan’la neredeyse iki senedir aynı yerde çalışıyorlardı. Arkadaşlıkları kısa sürede yerini farklı duygulara bırakmış ve üç ay önce ikisi de duygularını açığa çıkarmıştı… 

Artık yaş da ilerliyordu, fazla beklemenin anlamı yoktu… 

Hakan’a dair zihninde hala soru işaretleri olsa da evlenme isteği çok ağır basıyordu. 

O dillere destan evlilik teklifi karşısında da bir çırpıda “Eveeet!” deyivermişti. 

Evlilik

İş seyahati dönüşünde yolda düğün planlamaları yapılmaya başlandı… Her şey çok hızlı gidiyordu, henüz ailelerin bile haberi olmamıştı kararlarından. Bir sonraki yaz olarak düğün tarihini belirlediler… On iki ay vardı, birikim yapıp ancak masrafların altından kalkabilmeli için…

Bahar ve Hakan kararlarını ailelere de açıkladılar. İsteme merasimi, söz derken gündemleri hep organizasyonlardı. Düğün hazırlığı için yapılacaklar listeleri oluşturup ilmek ilmek araştırmaya koyuldular. 

Sıcaktan bunalan Bahar, saçını toplayıp işe başladı:

  • Düğün mekânı belirleme
  • Gelinlik ve tabii damatlık
  • Dans kursu
  • Düğün pastası
  • Takı seçimi
  • Davetiye basımı
  • Fotoğraf stüdyosu seçimi
  • Nikah şekeri ve hediyelikler
  • Cilt bakımı
  • Gelin saçı ve makyajı, cilt bakımı
  • Balayı organizasyonu…

Hem heyecanlı, hem kaygılıydı. Düğünü mükemmel olsun, ömründe bir kere yaşayacağı gün içine sinsin istiyordu… Haklılık payı vardı, evet düğün dediğin bir gündü ancak evlilik sadece düğünden mi ibaretti? 

Hakan’la yol arkadaşı olmaya karar vermişti ancak yola da, yoldaki virajlara da yabancıydı. Bir ömür biriyle yaşamaya karar vermek cesaret isteyen ciddi bir karardı. Bu kararın getirilerine ve götürülerine iyi bakmak gerekirdi. 

Önündeki listenin sadece bir günlük bir hazırlık olduğunu fark edip, “Bir ömürlük hazırlık nasıl yapılmalı acaba?” düşüncesi aklından geldi ve geçti. 

Yeni bir sayfa açtı…

Bir kalem aldı eline,

Ve yazmaya başladı...

  • Bu olursa tahammül edemem, dediğim şeyler neler?
  • Bunlar önceliğim, bunlar olmazsa yapamam, dediğim şeyler neler?

Bu sorular karşısında kendi bile şaşırdı. Hakikaten cevabını bulmakta zorlanıyordu. Daha kendisinin ne istediğini bilmezken, Hakan ne yapsaydı? Ki büyük problemleri muhtemelen buradan yaşayacaklardı. 

Maddeleri yazmaya devam etti…

  • Albenilerimi artırmak için hangi davranışları kazanmalıyım?
  • Hangi davranışlardan sakınmalıyım?
  • İticiliklerimden uzaklaşmak için ne yapmalıyım?
  • Bu ilişkideki zayıf yönlerimiz nerelerde olur?
  • Bu ilişkideki kuvvetli yönlerimiz nereler?
  • Aileler konusundaki dengede nelere dikkat etmeliyim?
  • Zor durumlarda kendime hatırlatacağım sözüm ne olmalı?
  • Hakan yoğunluğa girip de benden ilgisini çektiğinde benim kendime bulacağım uğraşılar neler olabilir?

Şimdiye kadar yanında akil adam olarak var olan, evlilik adına sözleri kulaklarına küpe olan kişilerin söylediği ne varsa hatırlayıp kendisine soracağı sorulara dönüştürdü… Ve bir önceki liste bir anda basit kaldı. O listedekiler bir şekilde olurdu; olmasa da olurdu… 

Ama olmazsa olmazlar vardı… Elle tutulur, gözle görülür hazırlıklar değildi ama bir gelinin ve damadın sandığındaki en değerli çeyizdi. 

Evlilik

Albenili olma, hayatının sorumluluklarına sahip çıkma, yaşam sevinciyle dolu olma, zarar verecek sözlerden, kişilerden sakınabilen olma…

Bu hazırlıklara odaklandıkça içindeki karmaşa sakinledi, kalbini bir huzur kapladı. Çünkü birleşen tek olandan üstündü ve aynı yöne bakarak birleşen olunabilirdi; özel dikim bir gelinlik ve damatlık giyince değil… Zaten aklı almıyordu, evdeki tüm perde ve halı masrafından daha fazla bir gelinlik maliyeti nasıl oluyordu? Bunun için Hakan’ın üç ay daha fazla çalışmasına gerek yoktu. 

Listedeki tasarım gelinlik diken moda evlerinin üstünü çizdi. Hakan’ı aradı ve yaşadıkları şehirde bir gelinlikçiye gitme kararı aldığını ve arkadaşlarının diktirdiği ünlü moda evine randevuyu iptal ettiğini söyledi. Hakan çok belli etmese de içten içe bir rahatlama hissetti. Telefonu kapatınca düşünmeye başladı… Peki ben Bahar için ne yapabilirim?

İnsan hayatta karşı tarafın ihtiyacını gördükçe, onun faydasını düşündükçe kendi ihtiyacı görülen, faydası düşünülen olur. Kimse “Ben bunu, böyle istiyorum!” diye direterek istediği sonuca ulaşamaz. 

Peki insan nasıl ihtiyaç gören, aranan, sorulan, danışılan kişi haline gelir?

İlişkilerde albeniler nasıl artırabilir, iticilikler nasıl azaltılır?

Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkide Ustalık eğitiminde anlatılmaktadır…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

ZeynA dedi ki…
İnsan keşke şu liste yerine şunlar düşünseydim diyor o hengame bir gecede bitince; geriye bir ömür kalıyor

Emel dedi ki…
Evlilik, insan hayatının en önemli kilometre taşlarındandır. Evlenmek, hayatı paylaşabilmek iyi güzel de evlilik kararında insan hangi kriterleri gözönüne almalı?
Nağme dedi ki…
İki liste iki ayrı seçim iki ayrı son...
Ayşe N. dedi ki…
Evlilik bir ömürlük hazırlık demekmiş, insanin konsantrasyonunu doğru yere yönlendirmeye ne kadar cok ihtiyacı var... Cok güzel bir yazı, teşekkürler...
Gökçen A dedi ki…
İnsan hayatta karşı tarafın ihtiyacını gördükçe, onun faydasını düşündükçe kendi ihtiyacı görülen, faydası düşünülen olur.👏🏻👏🏻👏🏻
Öznur dedi ki…
O kadar somutta olan şeylere emek harcıyoruz ki asıl önemli olan sistemi ayakta tutan soyutta olan dinamiklere vakit ayıramıyoruz maalesef, bu konuya dikkat çeken çok güzel bir yazı ellerinize sağlık...
Adsız dedi ki…
Geçici dünyada tüketim birlikteliğiyle değil üretim birlikteliğiyle aynı yöne bakıp hayatı birleştirebilmek başarılı bi evliliğin sonucudur.KEyifli biz blog yazsısıydı.Emeğinize sağlık. :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...