Ana içeriğe atla

Albeni

Albeni

Kendini mutsuz hissettiği zamanlarda sığındığı yerdeydi…

Denizi yüksekten gören, yemyeşil ağaçlarla çevrilmiş, ana kucağı gibi bir yerdi sığınağı.

Bugün iş arkadaşının düğün davetiyesini almıştı. Hem sevinmiş hem herkesin teker teker evlenme haberlerini aldıkça yalnızlığını hatırlamıştı.

Üniversiteyi bitir, iyi bir işe gir, mesleğinde yüksel, biraz birikim yap derken kırklı yaşlarının ortalarına gelmişti Aysel. 

Evliliği sürekli ertelemişti ama arkadaşının dediği gibi erteleye erteleye büyük bir problem haline gelmişti.  

Evlilik onu hem korkutuyor hem de içten içe heyecanlandırıyordu. 

Korkuyordu çünkü bu yaşa kadar kendine göre bir düzen oluşturmuştu. Yaşam şekli kemikleşmişti artık. Başka birisi ile ortak bir yaşam kurabilir miydi, bilemiyordu.  

Ergenlik zamanlarında hayalleri, gerçekleştirmek istediği hedefleri vardı. Neredeyse hepsine ulaşmıştı. Keşke o zamanlar "Evli, mutlu, çocuklu olmak” da hedeflerimde olsaydı diye düşünüp kendi kendine güldü. 

Çok fazla şey değil, ortak fikirleri olan bir eşi olsun istiyordu. Başını omzuna yaslayabileceği, güvenebileceği biri... 

Beraber tatile gitmek, sohbet etmek, arkadaş ziyaretleri yapmak gibi çok temel istekleri vardı. Hayat paylaşınca güzel değil miydi? Kim yalnız olmak için yaratılmıştı ki?

Albeni

Seda, her konuda güvendiği bir arkadaşıydı Aysel’in. İlginç bir şey söylemişti;

Albenilerini arttırmalısın…” 

Hiç ‘Albenili olayım…’ diye düşünmemişti şimdiye kadar ama şimdi düşününce albenili miydi, bilememişti.

Sahi ne demekti albeni?

Seda’yı aradı ve kahve için söz aldı. 

Gülücükler saçarak geliyordu Seda. 

Bu konuyu ondan dinlemeyi belki de bu yüzden istemişti. 

Seda hem ailesinde hem iş hayatında hem sosyal ortamında albenisi olan, yanında olmaktan mutlu olunan birisiydi.

Gelir gelmez Aysel’in gülümsemesinin ardına gizlenmiş burukluğu gördü. Belli ki bunalmıştı Aysel ve bir çözüm arıyordu.

Birinde problem, diğerinde çözüm… İki arkadaş o kahvenin tadını yıllar boyu hiç unutmadı…

Albeni

Sahi neydi albeni?

Nasıl kazanılırdı?

Çekicilik sadece somut imkânlarla sağlanabilecek bir şey miydi?

İnsan soyut marifetlerini geliştirmeden albeni sahibi olamıyordu. 

Güzel bir göz zamanla sıradanlaşırdı ama güzel bakan, içi gülen gözler hep sıra dışı kalırdı. Her zaman özlenir, yanında olunmak istenirdi. 

Tebessüm zamansız bir albeniydi. 

Hele ki canlı bir kadının yüzüne kondurulduysa…

Erkeğin pazulardaki kas ilk anda ilgi çeker ancak o güç bir kadının hayatına koruma, destek olma olarak dönmüyorsa zamanla çekiciliğini kaybederdi. 

Pazusu olmayan ama hayatına koruma, güven getiren omuz daha albenili gelirdi insana. Hangi kadın evleneceği zaman omzunu yaslayabileceği güçte bir erkek istemezdi ki…

Her insan hayatında eksik olan yanını tamamlayacak birini ister. Fakat insan kendi fiziksel, duygusal ihtiyaçlarına odaklandıkça bencilleşir ve bencillik üzerine bağ kurulmaz. Eninde sonunda o bağ kopar.

Kendi ihtiyaçlarının öncesinde karşıdakinin ihtiyaçlarına odaklanması albeninin giriş kapısıdır…

Faydayı güzel sunan,

Kolaylaştıran,

Teşekkürü ve tebessümü bol olanı kim hayatında istemez, hangi insana bu özellikler bir çekicilik katmazdı ki…

İnsanın en son düşünmesi gereken yer ise kendi ihtiyaçlarıydı, çünkü insan ihtiyaç gördükçe ihtiyacı görülmeye başlayacaktı.

İnsanlar kendi faydalarına olan kişileri kaybetmek istemez, hayatlarından çıkmaması için ellerinden geleni yaparlar. Böylelikle bir sinerji başlar birlikteliklerde. 

Böylece bağlar sıkılaşır ve ilişkilerde dönüşüm başlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, İlişkide Ustalık Eğitiminde;

İletişim ve ilişki nedir, 

Nasıl bağ kurulur, aile olunur,

İnsanda olması gereken albeniler ve olmaması gereken iticilikler nelerdir, detaylı olarak anlatılmaktadır…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Ayşe N. dedi ki…
Albenimizi nasıl artıralım, oturup üzerine düşünülmesi gereken, cook önemli bir konu :) Kaleminize sağlık, teşekkürler...
Adsız dedi ki…
İnsan hep arıyor da aranan olmayı düşünemiyor. Bu ben boyutundan çıkıp karşıdakinin ihtiyacına odaklandığında bir çok kapıyı açıyor. Aranan İnsan olmak, arayan değil. Ne kadar güzel bir yazı olmuş, alıcıları açan insana bir sürü sır var yazıda. Elinize kaleminize sağlık.
Emn dedi ki…
Çok hoş, elinize sağlık tam da üzerinde yoğunlaşıp, stratejileri çıkarma görevim varken geldi önüme.
Albeni sadece evlilikle ilgili imiş gibi gözükse de erkek-kadındaki ortak albenilerinin ne olabileceğine kafa yormak daha önemli galiba, evlilik bu bağlardan biri sadece. Ama bir ömür boyu kuracağımız bir cok bağ için dünyanın süper ligindeki insanların albenilerine bakıldığında çok net gözükecek.
Albenileri yüksek olanlarda
Ortak nokta:
yaşadıkları dönem en zor şartlara denk gelmesi
Görüntüde en dezavantajlıymış gibi gözükmesi
Genel bozulmuş toplumdaki çürümeye rağmen onlara neden bulaşmamış...
Beraber düşünebiliriz...😊
SEsraB dedi ki…
Albeni peşinde değil "Salbeni" peşindeyiz. 🥴İnsan sıkıştı mı "bi salbeni" moduna geçiliyor. özgürlükten anladığımız rahat bırakılmak..Albenili insanın ise tam tersidir...çevresi ihtiyaç gördüğü insanlarla doludur.
Zeynep dedi ki…
Daha az önce konuştuğumuz konu... saçımız kilomuz cildimiz kazancımız kariyerimi iyi olunca beğenileceğimizi sanmamı ve herkesin aynımtuxağa düşmesi... Aklımıza başka çözüm gelmiyor ki... Nasıl çözüleceği anlatılmayan bir kısır döngü... Buradan aldığım eğitim sayesinde ancak aydım biraz yoksa düşünemiyorum
Gökçen K dedi ki…
İhtiyaç görenin ihtiyacı görülür👏🏻👏🏻👏🏻
Adsız dedi ki…
Albeni al:)Ama albenin varsa al albenim varsa al:)Yoksa yol çok zorlaşır..Kendi içindeki çocuktan sıyrılmadıkça yüksün gittiğin her yere..
Tatlıcı dedi ki…
Albeni kelimesini ilk deneyimsel tasarım öğretisinde duydum...yani gerçek anlamıyla ilk burda tanıştım..İnsan sevilmek istiyor da bunun için ne yapacağını gerçekten hiç bilmiyor..Dto'de sadece albeni üzerine bir eğitim olamaz mı acaba:)
Zeynep dedi ki…
Bu arada sayfanın başındaki kısa filmi şimdi fark edip izleyebildim.

Çok tatlısınız :)))
Adsız dedi ki…
Muhteşem👏kaleminize sağlık
Adsız dedi ki…
Albeniyi somut imkanlarda bir ömür arayanlara gelsin bu yazı. Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor😊
Öznur dedi ki…
Karşımızdaki insanın ihtiyacını gördüğümüz kadar albenimiz olabiliyor, küçük bir tebessüm belki günü kötü geçmiş birinin içini açıyor, güzel bir söz belki onu teselli edebiliyor gibi gibi... İçeriği çok kuvvetli bir yazı, teşekkürler:)
Adsız dedi ki…
Allah herkesi merhametiyle albenisi olan insanlarla karşılaştırsın.Emeklerinize sağlık.Bakış açınız adeta mutluluğun anahtarı gibi...Tebrik ederim.
Nağme dedi ki…
İnsanlar seni neden tercih etsin? Cevabı bulan ilişkilerinde kazanır 😊
Belgin dedi ki…
Teşekkür ve tebessüm şu zamanda unutulan en önemli şey.
Can dedi ki…
Evlilikte en güzel albeni, birbirini gerçekten dinlemek ve algılamak
BB dedi ki…
Gerçekten birleşen olmak, sen ve ben değil biz olmak
Adsız dedi ki…
Al beni;) neden bir insan alsın? almayı düşündüren güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık
Emel dedi ki…
Ne zaman albeni kelimesini duysam aklıma o meşhur çikolata gelir. İnsan albenilerini artırınca tıpkı o çikolata gibi akılda kalır ve özlenir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...