Ana içeriğe atla

Tükenmişlik Sendromu

Tükenmişlik Sendromu

‘Tükenmişlik sendromu’ güncel yaşamın içinde sık sık duyduğumuz bir kavram oldu değil mi... 

Peki neden kaynaklanıyor? İnsan neden tükenmiş hisseder? Ne zaman hiç bir şeye gücünün kalmadığını düşünür?

Tükenmişliğin tükettiklerimizle çok yakın bir ilişkisi var.

İnsan tüketerek mutlu olacağını zanneder. Alışverişle, yeme içmeyle, gezmeyle, biraz daha alışverişle... Ama bir bakar ki yanılmış.. Tükettikçe mutsuzluğu artmış. Burada bir sır var. Demek ki bilinenin aksine insan tüketince mutlu olmuyor. Ürettikçe ışıldıyor. O yüzden şimdi ayağa kalkma ve bir işe koyulma zamanı.

Gerçek mutluluk arayanlara duyurulur!

Tüketim

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Ayse N. dedi ki…
Ne kadar da doğru, teşekkürler
Hüsna Şule A. dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler:)
Merve A dedi ki…
Tükettikçe mutlu olacağımızı zannediyorduk hakikaten...1 hafta tatil masrafları için de 3 ay çalışıyor ve hiç de mutlu mutlu geri dönmüyorduk... dö eğitimlerinde üretim ve tüketim dengesini öğrendikten sonra dinlenmenin de tanımı değişti... çok teşekkürler 🌸
BeyZA dedi ki…
Böyle düşünmemiştim 🤔
Emel dedi ki…
Özellikle İstanbul gibi yoğun metropollerin karmaşası insanda tükenmişlik sendromunu daha da tetikleyebiliyor. Zaman yönetimi bu açıdan çok kıymetli. Hedef belirlemek ve bu hedefe göre zamanı yönetmeye çalışmak tükenmişlik sendromunu azaltabilir.
Özlem dedi ki…
Hakikaten insanın alışveriş yaptıkça alışveriş yapası geliyor. Dizi film seyrettikçe daha çok seyredesi geliyor. Asıl insanı tüketen kısım burası..
Adsız dedi ki…
Ürettikçe tüketesi bile gelmiyor insanın defalarca şahit oldum:)Ama çok üretmekte tüketebiliyor mesele şükürlü olup dengede kalabilmek sanırsam
Adsız dedi ki…
Tükettikçe gelen o tüketme isteği ne ola peki … :(
Adsız dedi ki…
İnsanın gerçekten tükettikçe mutsuzluğu artıyor ama ne yazıkki tersini zannediyoruz.Ne güzel bir hatırlatma🙏🏻😊
Adsız dedi ki…
İnsan bir ömür tüketerek mutlu olucağı yanılgısı içinde koşturuyor. Gerçekleri görmemizi sağlayan bir yazı olmuş
İlknur M dedi ki…
Günümüzün genel sorununa ne güzel parmak basılmış. Elinize sağlık

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...