Ana içeriğe atla

Muhtaçlık

Muhtaçlık

Anneme sevgilerimle…

“Kimseye muhtaç olma kızım.”

“Kimseden bir şey isteme de, bekleme de…”

“Başkalarından bir şeyler talep eden biri olma…”

Ah benim canım annem... 

Bu cümlelerin dün gibi kulağımda. Ne zaman kendimde bir eksiklik hissetsem, söylemedim kimselere. 

Tek başıma mücadele etmeye çalıştım her zorlukla.

Hatırlıyor musun, bir sabah kalkmıştınız da beni evde göremeyip korkmuştunuz. 

Bense hasta halimle sokaklarda bitiremediğim proje ödevim için açık dükkanlar arıyordum. Söyleyememiştim size, yardım isteyememiştim… 

Çünkü sorunları tek başıma çözmek öğretilmişti bana. 

Sadece o gün mü, ben hep yapmışım bunu…

Hayatım boyunca güçlü olmaya, güçlü durmaya çalışmışım. Kimseden bir şey istemememle övünür olmuşum…

Güçlü görünme çabamın beni kibirli bir insan yaptığını fark etmemişim bile…

Kibrim kalbimin duvarlarında yuva yapmış, kendini gizlemiş.

Muhtaclik

Oysa demiş olsalardı yüzüme karşı, kendime hiç konduramazdım bu kelimeyi.

“Ben insanlara kötü davranmam ki… hatta “Kimseye yük olmam.” derdim, kendimi açıklamak için. 

Ama bu bildiğimizden öte, çok derinlerde bir kirmiş…

Oysa bugün tam şu satırları yazarken kendimi çok muhtaç hissediyorum.

Hayatın tüm yükünü omuzlarına almış bir kız çocuğu olarak, çok muhtaç.

Evet güçlendim belki, dediğin gibi kimseye muhtaç olmadım, aç da kalsam söyleyemedim ama bunlar benim zararıma oldu. 

Güçlendikçe içimde kendimi büyüttüm, güçlendikçe küçük şeylerden göz çektim, güçlendikçe öfkelendim, güçlendikçe merhametimi kaybettim. 

En çok da kendime karşı merhametimi.

Oysa insan muhtaç yaratılmıştı.

Kendi kendine yetemiyordu.

Bir yardımcıya ihtiyaç duyuyordu. 

Birinden yardım istemek neden kötü olmuştu?

Açken birinin sofrasına oturmak neden mesele haline gelmişti?

İnsan muhtaçlığı açığa çıkmasan diye kendisini olduğundan farklı gösterip büyüklenebiliyordu da.

Birçok sahteliğim de bu sebepledir yine…

Muhtaçlığım açığa çıktığında ise göstermek istemezcesine içimdeki zehrimi kusuyordum herkese.

Yetebildiğim yerlerde çok güzel destek oluyordum belki birilerine ama yetemediğim zamanlarda...

Nasıl yapamazlar diye içten içe söyleniyordum, kızıyordum onlara.

Muhtaclik

Ama insan muhtaç yaratılmıştı işte.

Her şeyi kendisi yapmaya çalışıp kimseye ihtiyacım yok demek isterken aynısını başkalarından da bekliyordu.

Kendi yapabildiğini başkaları yapamadığında kızıp öfkeleniyordu.

Sevdiklerini aciz görmeye tahammül edemiyor, sert ve kaba konuşmaların onları güçlendireceğini sanıyordu.

Bu sebeple kendime de merhametim olmamış, şimdi sizlere de.

Sadece zorlu fırtınalı zamanlarda küçülmeyi öğrenebilmişim.

Bu sebepledir ki fırtınalarım çok olmuş hayatımda.

Düze çıkınca hissetmemişim muhtaçlığımı.

Teşekkürüm, şükrüm olmamış hakkı ile.

Şimdi yine bir fırtına sonrası yazıyorum bu cümlelerimi sana.

Karaya vardım diye tam değilim.

Hiçbir şeye muhtaç olmayan asıl yere kendimi denk tutmakmış bunca zaman yaptığım.

Muhtaçlığım ile doğru yere küçülmenin huzurundayım…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Muhtaç olmamak ?Ne olmaya çalışıyoruz acaba.Varmak istediğimiz koltuk kimin koltuğu…
Alev İ dedi ki…
İnsan kendi dününe göre güçlense de hep aciz ve muhtaç olduğunu unutmamalı...
Belgin dedi ki…
Muhtaçlığı kabul edip verilenlere şükretmek ve teşekkür etmek ne kadar kıymetli...
TinZey dedi ki…
Çok ağır... Şefkatli bir tokat mı desem ne desem... İçim acıdı.
Annemi, kardeşimi, kendimi buldum. Kimseye muhtaç olmamayı düstur edinmişler olarak, bunu öğütlerken çok ters köşe oldu...
Adsız dedi ki…
Rabbimizin karşısında küçücük olabilmek.. kul olabilmek nasip olsun.. insan olmanın zor olduğu bu dönemde…
Adsız dedi ki…
Hakkaten ya ne ara birinden bişey istemeyi onur gurur meselesi haline getirdik..Aman haa belli etme..Sanki karşımdaki dost değil de düşman..
Ayşe D dedi ki…
Kendimi bulmak.
EsraB dedi ki…
Yazı büyük bir çoğunluğun düştüğü tuzağı çok güzel anlatmış.... Özellikle kız çocukları bundan çok zarar gördü...bir zamanlar minik olan kız çocukları... Çok güçlenip esşlerimizi de güç sahasında rakip belledik ne yazık ki... Yazanın ellerine sağlık..
Saf Düşün dedi ki…
Ne doğru dediniz kimseye muhtaç olmayım derken aslında ne kadar muhtaç olduğumu gizlemişim… kibir işte bu karşımdaki bana ne verebilir ki mantığı… samimi olabileceğin gerçek dostların olsun isteyebileceğin insanlar olsun yanında…
Adsız dedi ki…
İnsanı kendine getiren (hakikaten İNSANI kendine getiren) bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık…
Nağme dedi ki…
Güçlü görünme çabamın beni kibirli bir insan yaptığını fark etmemişim bile… Nasıl da fark edemeyeceğimiz bir sır olmuş. Çözüm sandığımız şey meğer problemin ta kendisiymiş...
Ayse N. dedi ki…
Aşırılık her yerde zarar veriyor, insan kendisinden beklentisinin olması ihtiyaçli yaratıldığını unutmadığında iyi... Kaleminize sağlık, teşekkürler...
Adsız dedi ki…
Ne kadar da hisli cümleler.. Allah yardımcımız olsun..
Merve dedi ki…
Muhtaçlığınla doğru yere küçülmek🤲 emeklerinize sağlık🌷
Adsız dedi ki…
Doğru bilinen yanlışlar…. Bugüne kadar hep ‘güçlü’ olmamız söylendi. Biz gücü neyle karıştırmışız:(
Öznur dedi ki…
Gizlenmiş olan çok tehlikelidir kendini gizlediği gibi nerede bulacağını da bilemediğin gibi bir de yanlış yerlerde aramamıza sebebiyet verir... Kibir; muhtaç olmamanın, kendini yeterli görmenin arkasında gizleneceğini hiç düşünmezdim ama ne kadar da doğru bir tespit...
Adsız dedi ki…
İnsanın kendi kendine yetebileceğine inanması nasıl da sinsice onu tuzağa götürüyormuş meğer…kibir…
Adsız dedi ki…
Çok güzel yazılmış...Ne kadar net... İnsanın en derin köşesine gizlenmiş oluşu canını nasılda yakıyor...Evet hakikaten insan insan nasılda muhtaç...ve bunu dile getirmek ne kadar samimi aslında kalpten...Bunu dile getireni zayıf görmek meğer kibirdenmiş tanımlama nasılda oturuyor...
Veririm ama almam hali... Oysa kimilerinin vermeye ihtiyacı var birilerinin de almaya... Misafir geliyorsa misafir de gidilmeli...Çünkü zıttı olmayan gerçek değildi... Kalplerimizdekini azcık bile olsa onu yakalarsak etkisini kaybedecektir. Kim yazdı ise teşekkürler.....
Adsız dedi ki…
Bu konuya uzunca zamandır bilinç veriyordum uzaktan kibirli durduğumu söylüyorlardı:)Mesele şimdi anlaşıldı..Muhtaçsız görünme hissetmeymiş asıl sorun
Emel dedi ki…
Günümüzde bir şeylere koşuşturmaktan başkalarının hızlıca ne dediğimizi anlamasını ve uygulamasını bekleyebiliyoruz. Bu kadar koşturmanın içinde biraz yavaşlamayı ve irdelemeyi denemek nasıl olur?
Adsız dedi ki…
Acı çektim.
Adsız dedi ki…
İnsanın kendi ihtiyaçlarını kendinin görmesi evet çok güzel ama hayatta bir şeyleri paylaştıkça bir yerlere varabiliyoruz güçlenebiliyoruz. Hayatta her şeyi yapabilme ihtimalimiz yok. Paylaşabildikçe hız alırız. Emeğinize sağlık🌺
Adsız dedi ki…
Kimseye muhtaç olma toplum olarak ne çok duyduğumuz bir cümle..İsteme marifetimizi bizden alan..İstemeyi utanç sayan tek başınalığa alıştıran..
Adsız dedi ki…
İnsanoğlu muhtaç bir canlı

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...