Ana içeriğe atla

Daha Fazlası

Daha Fazlası

Hepsi onun olsun.

En iyilerin en iyileri…

Ne istiyorsa, daha, daha da fazlası…

Annesi onu sevsin en çok,

Babası en kocaman hediyeyi ona alsın.

Anneannesi çöreğin en büyüğünü ayırsın.

Öğretmeni daha çok takdir etsin yaptıklarını.

Arkadaşları  gözünün içine baksın.

Takım kaptanı o olsun, bütün golleri o atsın.

Az yorulsun ama çok kazansın.

Onun yavrusu en harikası olsun.

En zeki, en marifetli, en aslan parçası…

Torunu, eşi, sülalesi… Hepsinin en iyileri olsun ondan dolayı…

Yaşadığı aşka masal kahramanları iç geçirsin, kıskansın…

Her gün artsın tutkusu… Her yeni gün, hayran kalınacak yeni bir özelliği keşfedilsin.

İlişkinin heyecanı hep artsın, hiç bitmesin…

Daha Fazlası

Peki, daha fazlası olunca daha mutlu olur mu insan?

Bayramda ağzına attığın ilk baklava dilimi mi güzel, sonrakiler mi?

Bir arabası varken bir mutluysa insan, 5 arabası olunca 15 mutlu olur mu?

8 çocuğu olan iki çocuğu olandan daha mı mutlu?

Ağacı daha fazla sulayınca daha fazla büyüyor mu ki,

İnsanın mutluluğu da bir şeylerin miktarı artınca büyüsün?

Odası oyuncakçı dükkanı gibi olan çocuk yeni oyuncak için ağlarken,

Sonbahar yapraklarıyla oyun kurmuş olanın yüzü nasıl gülüyor öyleyse?

Tariftekinin iki katı çikolata koyunca kurabiye daha lezzetli olur mu?

Daha fazlasına kim ihtiyaç duyar?

Azı algılayamayacak olan…

Daha büyük, renkli çizim; göremeyen için,

Daha sesli konuşma, daha çok anlatma anlayamayan için,

Daha fazla sos ve şeker, tat alamayan için…

Demek ki mesele miktarında değil bir şeylerin…

Mesele, ne kadar temas ettiğinde ve insanda oluşturduğu etkide…

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Zamanımızın en büyük yanılgısı.... Fazla olunca mutluluk getireceğini zannederken insan mutsuz oluyor. Kazanırken kaybetmek ve miktar artışı insanı yoldan çıkaran değil mi ? 2 oda evi varken 3 odalı ev için krediye girip hayatını kabusa çeviren. Oysa 3 odalı evi olan da 4 odalı istiyor. İsteklerin sonu gelmez ona dur diyemezsek. Sonra ne mi olur? Olanla yetinmeyen ve hep daha fazlasına ulaşmak için verilen ömrü heba eder insan. Elinize sağlık..
Nağme dedi ki…
Daha fazlasına kim ihtiyaç duyar? Düşünülmesi gereken ne güzel bir soru...
Emel dedi ki…
Önemli olan insanın sevdikleriyle çok zaman geçirmesi değil, kaliteli zaman geçirmesi. Kalite, aza hürmet göstermekle yakalanabiliyor.
Adsız dedi ki…
Bu hayatta neyin daha çoğu yapılarak mutlu olunmuş ki?
Gökçen A. dedi ki…
İnsan miktarı artırdıkça mutlu olamıyor gerçekten. Miktarı artırdıkça açlığı da artıyor ve gittikçe temas ona faydası ve hazzı azalıyor…
BeyZA dedi ki…
Ne kadar da doğru :((
Emn dedi ki…
sürekli hayatını sosyal medyada paylaşanları düşündürdü bir an. Hiç özletmeyecek ve merak edilmeyecek şekilde her anını insanların seyrine sunmak, miktarı çok artmış merak edilmeyen biri olmak, bu kadar zahmet edip paylaşan için travmatik olmalı... her şeyde ölçü...
Alev İ. dedi ki…
Maalesef ki çocuklarımızı böyle yetiştiriyoruz. Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Ağaçlar çok uzamıyor sınırları var.Yayılıyorlar..Doğadan alacak ne çok nasihat var.
Belgin dedi ki…
İstekleri kontrol etmek değil mi bütün mesele...
EsraB dedi ki…
Çok gizli ve çok zarar veren bir konu bu "hep daha fazlasını istemek"...Hayatın her yerinde hep daha fazlasını iste diye salık verilirken insanın bu tuzağa düşmemesi çok zor gerçekten..
Adsız dedi ki…
Ne büyük yanılgı; “daha fazlası olunca daha mutlu olacağını sanmak” … Mesele bana ilmek ilmek işlemesi.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...