Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sorumlu Çocuk Mu, Sorunlu Çocuk Mu?

Sorumlu Çocuk Mu, Sorunlu Çocuk Mu? Yaşadıkları şehri değiştirirken en çok zorlandığı konu çocukların gidecekleri yeni okulun seçimi olmuştu. Hiç bilmedikleri bir şehirde, hiç tanımadıkları öğretmenler ve çocuklarla neredeyse tüm günlerini geçirecekti çocukları. "Çocukların hepsi birer pırlantadır ve çok değerli pırlantaların işin ehli tarafından işlenmesi gerekir, yoksa heba olur gider." diye düşünmekte çok haklıydı. Etrafında çocuklarını mutlu etmek uğruna onların her istediğini yapan, somut imkânlar sunarak hiçbir marifet geliştirmelerine izin vermeyen çok anne-baba vardı.  Bu kıymetli pırlantalar kendi değerlerini bulamayacaklar diye üzülüyordu. Okulda ilk günün heyecanı herkesi sarmıştı. Nasıl bırakacaktı çocuklarını? Kimseyi tanımıyordu. Öncesinde gözlemleme fırsatı bile olmamıştı. Nasıl bir okuldu, öğretmenler nasıldı? Eşinin bu kadar çok övmesi de kesin kendisini rahatlatmak içindi. İlk gün okulda beklemek gerekirse diye yeni tayin olduğu işyerine bile gerekli açıklam...

Muhtaçlık

Muhtaçlık Anneme sevgilerimle… “Kimseye muhtaç olma kızım.” “Kimseden bir şey isteme de, bekleme de…” “Başkalarından bir şeyler talep eden biri olma…” Ah benim canım annem...  Bu cümlelerin dün gibi kulağımda. Ne zaman kendimde bir eksiklik hissetsem, söylemedim kimselere.  Tek başıma mücadele etmeye çalıştım her zorlukla. Hatırlıyor musun, bir sabah kalkmıştınız da beni evde göremeyip korkmuştunuz.  Bense hasta halimle sokaklarda bitiremediğim proje ödevim için açık dükkanlar arıyordum. Söyleyememiştim size, yardım isteyememiştim…  Çünkü sorunları tek başıma çözmek öğretilmişti bana.  Sadece o gün mü, ben hep yapmışım bunu… Hayatım boyunca güçlü olmaya, güçlü durmaya çalışmışım. Kimseden bir şey istemememle övünür olmuşum… Güçlü görünme çabamın beni kibirli bir insan yaptığını fark etmemişim bile… Kibrim kalbimin duvarlarında yuva yapmış, kendini gizlemiş. Oysa demiş olsalardı yüzüme karşı, kendime hiç konduramazdım bu kelimeyi. “Ben insanlara kötü davranmam ki...

Daha Fazlası

Daha Fazlası Hepsi onun olsun. En iyilerin en iyileri… Ne istiyorsa, daha, daha da fazlası… Annesi onu sevsin en çok, Babası en kocaman hediyeyi ona alsın. Anneannesi çöreğin en büyüğünü ayırsın. Öğretmeni daha çok takdir etsin yaptıklarını. Arkadaşları  gözünün içine baksın. Takım kaptanı o olsun, bütün golleri o atsın. Az yorulsun ama çok kazansın. Onun yavrusu en harikası olsun. En zeki, en marifetli, en aslan parçası… Torunu, eşi, sülalesi… Hepsinin en iyileri olsun ondan dolayı… Yaşadığı aşka masal kahramanları iç geçirsin, kıskansın… Her gün artsın tutkusu… Her yeni gün, hayran kalınacak yeni bir özelliği keşfedilsin. İlişkinin heyecanı hep artsın, hiç bitmesin… Peki, daha fazlası olunca daha mutlu olur mu insan? Bayramda ağzına attığın ilk baklava dilimi mi güzel, sonrakiler mi? Bir arabası varken bir mutluysa insan, 5 arabası olunca 15 mutlu olur mu? 8 çocuğu olan iki çocuğu olandan daha mı mutlu? Ağacı daha fazla sulayınca daha fazla büyüyor mu ki, İnsanın mutluluğu da bi...

Başrolde Kimler Var?

Başrolde Kimler Var? Okunacak yazılı kağıtlarına pencereden ince ince sızan sabah güneşi vurmuştu.  Kayısı ağaçlarının minik çiçekleri yeni doğmuş bebekleri anımsatıyordu.  Güvercinler ilk ışıkla beraber yuvalarından çıkmış, yiyecek arıyorlardı. Artık kış bitiyor bahar kendini hissettiriyordu.  Tüm bu sahne görebilenler içindi…  Oysa İrem, tam sahnenin içinde olup geceden beri içi içini yerken etrafını hiç göremiyordu.  Şu an yaşadığı duygular sis bulutu gibi etrafını sarmıştı.   İrem dakikalardır yazılı kağıdı okuyor ama sanki kendi zihninde dönen soruların cevaplarını arıyordu…  Bu kadar meselesi yetmiyormuş gibi stajyerinin hastalığı da bu zamana denk gelmişti.  Teslim edilmesi gereken notlar vardı ve bugün son gündü.  Yazılı kağıdı okuyamayalı uzun zaman olmuştu.  Çocukların yazıları da ne kadar bozulmuştu…  Bir taraftan en çalışkan çocukların soruları nasıl yapamadığını anlamaya çalışırken; bir taraftan geceden beri içini ...