Ana içeriğe atla

Senin Çocuklar Kaçta Yatıyor?

Senin Çocuklar Kaçta Yatıyor?

Son anda ineceği durağı fark ederek, oturduğu yerden fırladı. Kapılar kapanmadan metrodan kendisini dışarı attı. Nefes nefese iş yerine yetişmeye çalışıyordu. Hemen her sabah yaşadığı bir durumdu bu.  “Beş dakika gözlerimi kapatayım.” diyerek metroya biner ve bir telaşla inerdi. Neyse ki metroya ilk durakta binenlerdendi. “Keşke hemen akşam olsa da uyusak!” diye konuşurlardı iş yerindeki arkadaşları ile. 

“Ne olacak bu uykusuzluk?” diye söze başladı Faruk. “Bir türlü uykumu alamıyorum.”

Arkadaşları da ona katıldı. “Al bizden de o kadar. Her sabah yataktan kalkmak öyle zor ki.”

“Senin çocuklar kaçta yatıyor Faruk?”

“Hiç sorma. Çocuklar gece 12:30’den önce yatmıyor. Geç yattıkları için sabah okula göndermek için zorla kaldırıyoruz. Bildiğin bir gözleri kapalı okula gidiyorlar. Öğretmen de okul başarılarının düşmesinden şikayetçi. O nedenle uykularını alsınlar diye eşim çocukları okuldan gelince hemen uyutuyor. Kaç kere çocuklara söyledik erken yatmalarını. Uykunun onların büyümesi için önemli olduğunu ama birkaç gün yapsalar da sonra gene olmuyor. Bir de ellerinden tabletlerini alamıyoruz. Alınca da kıyamet kopuyor. Mecbur tekrar geri veriyoruz, evde eşimle iki muhabbet edebilmek için.

Biz de onlar uyuduktan sonra, biraz kafamızı toplayalım diye birkaç video izliyoruz. Bir bakıyorum saat 2:00 olmuş. Sabah da 6:30’da iş için kalkmak durumundayım. Bu hep böyle gitmez tabi ama ne yapacağımı bilmiyorum.”

Uykusuz

Soru varsa cevap vardır.

Akşamları ara duraktan bindiği için sabah ki durumu olmuyordu. Ama nereye baksa gözleri kapanmış oturduğu yerde uyuklayan insanlar görüyordu. Sabah kendisinin yaptığı gibi, akşam da metroda uyuklayanlara şahit oluyordu. İşe gidiş gelişlerinde benzer manzaralara rastlıyordu. “Demek ki herkesin durumu bizimkisi gibi.” diyerek kendini avutuyordu.

Bu konuşmalar arasında söze Aslı girdi. “Aslında bunun çözümü var. Sadece ne kadar uygulamak istersin bilemem.” dedi. 

“Çocukları insanlar için çok değerlidir. Hepimiz onların mutlu olmasınız isteriz ama onları mutlu etmek, her dediklerini yaparak olmaz ki... Onların gelecekte güçlü bireyler olmalarını istiyorsak, önden biraz zorlamamız gerekir. Hayatta bir yerlere varabilenler, hep geçmişte zorlananlar değil mi? Buna hayatımızda pek çok kere şahit olmadık mı? Buna rağmen iş çocuklarımıza gelince nedense zıddını yapmaya çalışıyoruz. Onları güçleri ölçüsünde zorlamak yerine hazır bir hayat sunmak istiyoruz. Hak etmedikleri halde büyük yetkiler veriyoruz. Oysa çocuklara söz geçirebilmek için otoriteye ihtiyacımız var. Dahası da onların da kendilerine yol gösterecek otoriteye ihtiyaçları var. Hepimiz hayatımızda bize yol gösterecek bizden daha deneyimli kişiler isteriz. Asıl konfor budur. Biz de çocuklarımızın hayatında bu otoriteyi kurmalıyız ki doğru yetişebilsinler. Onların dönüşümleri için koyduğumuz kurallarda net olmalıyız. Biz gevşediğimizde hemen sızacak bir yer bulurlar. Bir de tabi çocukları okuldan gelince uyutmak yerine akşamı bekleseniz de öyle mi uyusalar? Gelir gelmez uyumak yerine derslerini yapsalar. Böylelikle motor soğumamış olur ve siz de onları dersin başına tekrar oturtmakta zorlanmazsınız. Bir süre sabredebilirseniz bu düzene oturur. Tabletleri aldığınızda size teşekkür etmeyeceklerini söylememe gerek yok sanırım. Çıkaracağı sorunlara karşı hazırlıklı ve sakin olmanız gerekiyor. Ağlama krizlerine dayanmanız gerekiyor. Çözüm bu, artık gerisi sizde…”

Uykusuz

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; Dönüşümü başlatmak için bedel ödemeyi göze almak gerekir. 

İnsan kendine kolay geleni, işine geleni yapmaya eğilimlidir. Bu nedenle alışageldiği şeyleri bırakmak istemez. Ama ana mesele dününden daha iyi olmak için çaba sarf etmektir.

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Beril dedi ki…
Herkes aynını yaşıyor diye sorun yokmuş gibi davranan insanlar...
Nağme dedi ki…
Hayatta örneği olmayan şeyi istiyor insan, zorlanmadan başarmak...
Emn dedi ki…
Anne Babalar çocuğunun her dediğini yaptığında, ona imkan sağlamak için gecesini gündüzüne kattığında, onun en sevgilisi olacağına ve onun da çok mutlu olacağına o kadar emin ki, halbuki ortaya çıkan çocuk "sizi istemiyorum, beni rahat bırakın, bütün gün uyuyacağım, korece öğrenip, koreye gideceğim ve beni çok darlıyorsunuz":)))
Ö. dedi ki…
Otorite, netlik, sabretmek… Birini yetiştirebilmek için ne güzel stratejiler… Teşekkür ederim 🌼
Merve A dedi ki…
O kadar çok kişinin ortak noktasını yakalamışsınız ki, teşekkürler
Neredeyse konuştuğumuz herkeste aynı cümleler ve sıkışmışlık hissi var.
Ebru Karaoğlan dedi ki…
Çözüm belli ama siz çözmeyi ne kadar istiyorsunuz... 👏🏻👏🏻👏🏻
Adsız dedi ki…
Otorite, sabır, yetiştirme... emeğinize sağlık
Adsız dedi ki…
Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Zahmet olmadan rahmet olmuyor zahmeti kadar nimeti olan geçici bir hayatta ödeyeceği bedelin mutlaka bir karşılığının olması insanı ne kadar rahatlatıyor. Emeğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
“dönüşümleri için koyduğumuz kurallarda net olmalıyız” işte yapmamız gereken çok net. Elinize sağlık
Belgin dedi ki…
İnsan hayırda bir karar verdiğinde sorunlar sanki bir tren gibi ardınca diziliverir.. Net olduğunda geçecektir, sadece biraz sabır gerekir :) Yazı için teşekkürler, kaleminize sağlık..
Öznur dedi ki…
"Birileri de bizim gibi yalnız değiliz" duygusu süreci normalleştirmemize ve çözüm üretmemize sebebiyet verebiliyor ne yazık kı!
Can dedi ki…
Hayatta bir yerlere varabilenler, hep geçmişte zorlananlar değil mi? Kesinlikle öyle çok şahitliğim var.
Esra Y dedi ki…
Her şeyin bir çözümü var aslında yeterki kararlı olalım, özellikle çocuklarimiza karşı... Gunumuzün ortak problemi ve çözümü ne de güzel aktarılmış, kaleminize sağlık
Şy dedi ki…
Bedel dönüşüm için şart emeğinize sağlık :)
Adsız dedi ki…
Verilen kararlar ortak olmalı bireysel olunca herkes rahatını düşünüyor.Ortak karar alınıp sabırla devam edip sonucunu görmek en büyük mutluluk olsa gerek.
Adsız dedi ki…
Cok faydali bilgiler ☺️
Adsız dedi ki…
Merhaba çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık motor soğumamış yerine motor kelimesi ne alternatif ne olabilir acaba
Adsız dedi ki…
Hepimizin ortak noktası bence. Okuldan geldikten sonra çocuklarımız ödevlerini yapmaları lazım. Daha sonra konsantre olamıyorlar. Ertuğrul Alakaş
Emel dedi ki…
Uykunun kalitesi, sağlığımız ve odaklanabilmemiz için son derece önemli.
Alev i. dedi ki…
İnsan bir çözümün gerçekleşmesi için bir süreliğine yaşayacağı zorluğa katlanmak istemiyor ama onun yerine her gün azar azar acı çekmeye razı geliyor. Bir kere dayanabilsek o acıya, sorunu çözeceğiz ama yapmıyoruz maalesef.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...