Ana içeriğe atla

Bu Öyküde Gerçekten Kaybeden Kim?

Bu Öyküde Gerçekten Kaybeden Kim?

İnsanlık bugün bütün bilinen kötülükleri unutturan, masallardaki, mitolojideki kötülükleri aratan bir kötülük ile karşı karşıya. Öyle bir kötü ki çocukları bombaladıkça bombalayan, insanlık onurunu aşağıladıkça aşağılayan, tüm ahlaki değerleri ayaklar altına aldıkça alan... Acıyla alay eden, bunu haz duyarak yapan, insanların tek parça can vermelerine bile izin vermeyen bir kötülük. Kötünün özelliklerinden biridir haddini aştıkça aşması, kötülüğünü artırdıkça artırması. Kötü bunu yaparken desteğini kendisini haklı görenden almaz. Bunu yaparken en büyük desteği bu zulme sessiz kalandan, bu zulmü görmezden gelenden alır. Zulüm bugün öyle bir noktaya ulaştı ki dünyanın her yerinde farklı isimlere, farklı dillere, farklı dinlere, farklı hassasiyetlere sahip olan insanlar hayatın normal akışını durdurdu. Zaman bazıları için Kuddüs’te terkedilen bebeklerle birlikte durdu, ilerlemiyor. Bazı yüreklerle Kuddüs'lü bebeklerin arasında bir merhamet kapısı açıldı. Bazı yürekler yangın yeri, gözler dolu, boğazlarda bir düğüm. Bazı yürekler ise kaskatı, gözler kapalı hayat hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor

Körebe...

Bazı gözler çelik gibi bir imanı olan, Allah’tan başka kimseden korkmayan, çocuğunun bile şehadet oyunu oynadığı şahsiyetli bir toplumu görüyor. Bazıları ise "kendi topraklarında bile istenmeyen" bir topluluk diye itham ederek duyarsızlığını haklı çıkarma gayretine giriyor.

7 Ekim sonrasında bazıları için hayat nasıl değişti?

  • Zalimin çoluk çocuk herkesi hedef aldığı, haddini aştıkça aştığı bir sahneye şahit oluyoruz. Bugün insanlık bu örgütlü kötülüğün tüm dünya için nasıl büyük bir tehdit oluşturduğunun farkına vardı.
  • Bulunduğumuz zeminin bizlerin hayatını nasıl metalaştırdığını, metalaştıkça maneviyatı kaybeden kalabalıklara dönüştüğümüzü bize hatırlattı.
  • Zalimin karşısına direkt çıkamıyorsam "onun can damarlarını kurutmak için neler yapabilirim" sorusunu bazılarımıza sordurttu. Bunun bir cevabı da "Boykot'tu."

Boykot, bir haksızlık karşısında haksızlığı yapana direkt engel olamadığında onun zayıf yönlerine baskı uygulamaktır. Her kişinin, her ülkenin, her topluluğun mutlaka zayıf olan bir yönü vardır. Bu zayıf noktanın deşifre edilmesi boykotun etkili olması için önemlidir.

Zulmü direkt durdurmaya gücü yetmeyen halklar bugün yapabildiğini yapmak ve tarafını belli etmek gayretine girdi ve burada adı konmamış bir yarış yaşanıyor. Bazıları önde giderken bazıları geri kalıyor bazıları ise önde gidenlerin yolunu kapatıyor. İnsan hayatında iyi ile kötünün, hak ile batılın bu kadar net ayrıştığı çok az sahne olur. Bugün insanlık olarak böyle bir sahneye şahitlik ediyoruz.

Şehit...

Şahit, delili gören, gerçekliği taşıyan kişi demektir. Bugün çocuklara açlıktan, bombalanmaktan, susuzluktan ölmek dışında seçenek sunmayan bir zulme şahitlik ediyoruz. Her şeylerini imanlarını korumak için, kutsallarını korumak için şehit eden insanlar, çocuklar görüyoruz.

Şehit, delille şahitliğini ortaya koyan, şahitliğini dünyada ispatlayan kişi demektir. İnsan Allah’ın mutlak galip olduğuna şahitlik eder ve bunun delillerini hayata geçirir. Bu bazen işinden vazgeçmek olabilir bazen evinden bazen arabandan. Bazen evladından hatta bazen canından. Şehadet; varılabilecek en güzel mertebedir. İnsan için "ALLAH’tan başka ilah yoktur ve ben buna şahitlik ederim" demekten daha güzel ne olabilir?

Mazlumun tarafında yer alan kalpler o gün geldiğinde ateşten korunmak için, bugün o ateşle arasına bu şehadetlerini koymak zorundadır. Bugün bu zulme giden yola taş döşememek için içtiği kahveyi şehit edemeyen, giydiği kıyafet markasını şehit edemeyen, kullandığı parfümü makyaj malzemesini şehit edemeyen, deterjanı içtiği şerbeti şehit edemeyen, parasını şehit edemeyen yarın canını nasıl şehit eder düşünmüyoruz.

Bugün yeryüzü şehit çocuklara ağlıyor, onlar ise birbirleriyle şehadet oyunu oynuyor. İnsan bu tabloyu görünce düşünüyor bu hikâyede gerçekten kim kaybediyor?

 ***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Dünya hiçbukadar şehitliğe şahit olmamıştı🤲🥺Muhteşem bi yazı olmuş👏🏻
Emn dedi ki…
Şehit, masum, mazlum, yetim insanlığın yüz akları olan önden gidenler, ne büyük ne özel tanımlamış Yaratıcı sizi. Öven'e ve övülene bak. Yaşadığımız, nefes aldığımız sürece size destek olalım, başka ne yapabiliriz Yaratıcı aklımıza düşürsün inş
ZeynePp dedi ki…
Bu yaşananlar gerçek olamaz diyor insan ama 100 küsür gün süren bir kabus olamaz gerçekten. Bizse bir kahvemizi, deterjanımızı feda etmekte gevşek davranıyoruz.
Adsız dedi ki…
Bu hikayede Filistin kesinlikle kazanıyor.. Umarım bugün doğru tepkileri veririz ve kaybedenlerden olmayız..
Nağme dedi ki…
"Bu hikâyede gerçekten kim kaybediyor?" Keşke insan düşünseydi...
Adsız dedi ki…
Kaleminize sağlık... Gerçekten insan illüzyonda olduğu için anlayamıyor... Sanki oradaki ateş bizi yakmaz sanıyoruz ama o ateş yüreklerde yangın oldu... Kimileri yüreklerinde ki bu yanı söndürebilmek için karınca misali iken çoğumuz bu yangından bi haberiz ne yazık ki...
Gökçen K. dedi ki…
Şehadet; varılabilecek en güzel mertebedir. İnsan için "ALLAH’tan başka ilah yoktur ve ben buna şahitlik ederim" demekten daha güzel ne olabilir? Gerçekten kaybeden kim?
Adsız dedi ki…
Kaybedermiş gibi görünüp gerçekte kazananların öyküsüne şahit oluyoruz. Emeklerinize sağlık🍃
Reyhan gündüz dedi ki…
Şehit ALLAH' ın Sevgilisidir 🇯🇴. Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık
Ahsen dedi ki…
Ellerinize sağlık,
Yüreğim hafifledi🥺
Çok gerçek çok samimi çok içimdekileri ifade eden bir yazı… Okudukça okuyasım geldi, kendi adıma ve filistindeki ciğerimin köşesi tüm çocuklar adına teşekkür ederim..
Sevgiler❤️
Adsız dedi ki…
Bu öyküde gerçekten kaybeden kim ? Kaleminize sağlık❤️
Adsız dedi ki…
Bir kahveden bir markadan vazgeçemeyen yarın canından nasıl vazgeçecek. Emeğinize sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
Ayşe dedi ki…
Şehit; delille şahitliğini ispatlayan demektir... Teşekkürler.
Adsız dedi ki…
Kudüs ey kudüs
Kör ateşlerde yanan
Kanayan yaram
Ey Kudüs

Kollarında çileler eriten
Umudu büyüten
Ey kudüs

Ellerinde acıyı yoğuran
Sevdayı doğuran
Ey Kudüs

Kudüs ey Kudüs
Tel örgütlerin ardında
Bekleyen sevdamm
Ey Kudüs
Belgin dedi ki…
Allah’ımız şahitliklerimizi arttırsın kazananlardan olalım inşaAllah dünyadada ahirettede.. Yazı için teşekkürler, yüreğinize sağlık.
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş , emeği geçene teşekkür ederim, elinize yüreğinize sağlık.
Beyza Nur dedi ki…
Bazen başka bir seçenek olmaması çıkış kapısını kendimizin oluşturmasına sebep olabiliyor. İnşallah doğru safta yer alanlardan oluruz.
Adsız dedi ki…
Bu yazı beni çok etkiledi çok sarstı… yazan iyi ki yazdı…
Adsız dedi ki…
Kimisi de boykotu küçük görüyor, bir kişinin yaptığıyla ne olacak diye düşünüyor. Oysa insanın küçük dediği şey ne kadar önem arz ediyor.
Adsız dedi ki…
Yine çok temas eden bir yazı kaleminize sağlık🌸
Adsız dedi ki…
Çok güzel bir yazı olmuş... Elinize sağlık
Adsız dedi ki…
Biz tüm olaya bir perdenin arkasından bakıyoruz. Gaybı sadece Rabbimiz biliyor. Ama biz inanıyoruz ki gaybın ardında şehadete yürüyen kardeşlerimiz için cennet var cennettek köşkler var. Şu an orada en güzel en huzurlu hallerindeler. Doğrusu üzülecek olan onlar değil bizleriz. Dünya sürgününü 100 üzerinden 100 puan alarak tamamladılar. Peki ya biz? Rabbimiz bize merhamet etsin. Doğru safta olabilmek nasip olsun.
Nehirden Denize Filistin Özgür Olana Dek🇵🇸🇵🇸
Rüveyda ÖMÜR dedi ki…
Her şeyi açık ve net bir şekilde açıklayan bir makale olmuş. Herkese farkındalık yaratmasını dilerim. Rabbim bu zor zamanlarda yar ve yardımcınız olsun. Rahmetini ve merhametini üzerimizden esirgemesin inşallah. Rabbim Ümmeti Muhammede afiyet, selamet ve esenlik versin inşallah. Amin.
Rüveyda ÖMÜR dedi ki…
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
Adsız dedi ki…
İnsanın okurken bile içi parcalanıyor .Elinize sağlık bu güzel yazı için
Emel dedi ki…
Bu dünya ödül veya ceza sahası değil. Yapanların da yaptıkları yanına kalmayacak. Toplamda kazananlardan olabilmek dileğiyle kaleminize sağlık...
EsraB dedi ki…
Kaleminizin saglamligina, gonlunuzun güzelliğine sağlık...Hayat artık kötü ile iyiyi net ayrıştıriyor ve tarafını da bir şey yapsan da yapmasan da belli ettiğin bir zamandasin. Artık şahit olunamayacak bir durum da yok. Kötü tüm kotuluguyle iyi tüm iyiligiyle meydanda..hatta gözümüze sokuluyor. Bir şey yapmamak bir secenek değil artık.
Tuğçe dedi ki…
Hiçbir zulüm bu kadar acımasızca yapılmamıştı. Ama karşısında da Hiçbir şehadet bu kadar güzel verilmemişti, hiçbir insan bu kadar özgür olmamıştı.
Seniha dedi ki…
Bu öyküde herkes tarafını belli ediyor. Rabbimiz hepimizi zalime sessiz kalmaktan korusun. Kazananlardan olmak, zulme engel olmak, hakkıyla boykot etmek hepimize nasip olsun inşallah 🙏
Ö. dedi ki…
Zalimin can damarlarını kurutmak ne güzel bir cümle... Az çok demeden yapabilmek nasip olsun.
Adsız dedi ki…
ALLAH, bu hikayede kazanan olmamızı nasip etsin 🌺
Adsız dedi ki…
MaşALLAH, ne güzel bilgilerle ne güzel şeyler kaleme alınmış
Adsız dedi ki…
Bu öyküde gerçek kaybeden de kazanan da sonunda ortaya çıkacak. İNŞALLAH doğru bedelleri ödeyebilmek nasip olur. Emeğinize sağlık. 🥀

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yeter Ki Pes Etme

Yeter Ki Pes Etme Masmavi gözlerinin kenarları ağlamaktan kırmızıya döndü. Küçük kız güle oynaya indiği merdivenleri dizleri yara içinde yukarı çıktı. Annesi o halini görünce şok oldu. “Noldu Yaren sana?” diyebildi sadece.  “Bisikletten düştüm annecim. Canım çok acıyor.” der demez kapının önünde yığılıverdi.  Annesi telaşla ambulansı aradı. Ambulans geldiğinde Yaren çoktan kendine gelmişti. Sağlık memuru ona sorular sorup muayene etti. Ambulansın sedyesine yattığında ürkek bir kedi gibi etrafı izliyordu. Daha önce hiç bulunmadığı bir yerde tedirgindi. Sağlık memuru ona gülümseyerek konuşuyor ve yapacağı her adımda bilgi veriyordu. Böylece biraz olsun rahatladı.  Yol boyu ilerlerken iki damla yaş o masmavi gözlerden süzülüverdi. Ağlarken kendi kendine söylendi. Yaren: “Of yaa, bir daha binmicem!” Sağlık memuru: “Neye binmiceksin?” Yaren: “Bisiklete bir daha binmicem.” Sağlık memuru: “Neden binmeyesin ki, herkes bisikletten düşebilir. Biliyor musun şu yaşımda düştüm ben...

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor!

Hazır ol 2025! Sana yeni siparişler geliyor! Bir yılı daha uğurlamanın arifesindeyiz... Bazen insan beş dakikaya sabredemezken 365 gün 6 saatin yeniden geride kalması inanılmaz, değil mi? Daha dün elimizde makasla tutkal vardı ve sevdiklerimize yeni yıl kartı tasarlıyorduk. Makyaj pamuğundan kar yapıp yapıştırıyorduk. Karttan çok yüzümüze gözümüze bulaşan simler yıkamakla çıkmaz ve günlerce pırıl pırıl gezerdik. Bazı kartları postaneden yakınlarımıza gönderirdik. Bunun için kuyruk bekler, heyecan duyardık. Kartı teslim alan tanıdıklar, o acemi tasarımlarımıza hayran kalmış gibi yapardı. Sıra arkadaşımız, kartımızla dalga geçmiş bile olabilirdi ama biz övgülere inanmak isterdik. ‘HOŞ GELDİN Bin dokuz yüz… iki bin bilmem kaç...’’ Bunun gibi her yıl birçok senenin rakamları o kartları süslerdi. Yetişkin olunca kart tasarımları son bulur ama bu dönemlerde yaşanan bazı hisler hala ortaktır. Çoğu insan muhabirlerin uzattığı mikrofonlara benzer beyanlarda bulunur. Geçen yıla biraz sitem, gel...

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...