Ana içeriğe atla

Ah Be Çocuk

Ah Be Çocuk

Hepsi, gözünü açtığın anda başlayan bir mücadeleydi…

Zalimler, Mescidi Aksa’yı hedefledi,

Toprağın, evin ve yaşayamadığın çocukluğun yok edildi…

Henüz yeni başlamış hayatına sahip çıkabilmek için mücadele verildi.

Peki bu mücadele kimin içindi?

Sadece senin için mi?

Hayır hayır! 

Senin gibi o topraklarda doğan ve doğacak olan tüm çocuklar için... 

Bu nasıl bir mücadele ki çocuklar ön tarafta siperdi!

Çünkü düşman acımasız taş kalpli ve lanetli,

Sadece denklerine saldırmak hainlere yetmedi.  

Masumların karşısındakiler zalimdi. 

Bu yaşananlara dayanılması ise çok çetindi…

Allah'ın lanet ettiği bir düşmanla mücadele etmek çok zordu, evet!

Ama Musa da mücadele etmemiş miydi?

O mücadelede kazanan kimdi, kaybeden kimdi?

Musa kazanırken, öykü firavunun helakıyla bitmemiş miydi?

Aslında şimdiki sadece tekrar eden bir hadiseydi…

Sahi tarih zaten tekerrürden ibaret değil miydi? 

Nice zalim geçmişte de nice masuma zulmetmemiş miydi? 

Her şey yine başladığı yere geri dönmüştü…

Ama her zamanki gibi başladığı şekilde değildi.


Ah be çocuk...

Oyuncakların olmadı hiç, oyunların ise şehitçilikti!

Hayallerinde özgürce yaşamak vardı, evin de yeniydi.  

Ezberindeki, okulda öğreneceğin şiir değil, bomba sesleriydi.

Kahramanların ise süperman değil, ailendi…

Hatta kahramanlığın adı Kuddüs’tü.

Kuddüs

Ah be çocuk…

Sözlerin tekerleme değil, imana davetti.

Koca liderlerin kuramadığı cümleleri sana kim söyletti?

Seni o bilince getiren şey neydi?

Yaptıkların yaşının çok üstündeydi...

Verdiğin mücadele sana ne büyük bedeller ödetti…

Yaşadıkların seni yetiştirdi ve yeşertti.


Ah be çocuk…

Büyükler değil, küçükler bu savaşı yendi.

Her yer şehit, her yol cennetin biletiydi.

Çocuklar ise imanda zirveydi…

Ah çocuk…

İnananlar, "Son nefeste imanımızı koru!" duasını ederdi.

Duanın sende vücut bulmuş halini görmek ne kadar acayipti!

İman etmenin böylesine kıymetli olduğu bir devirde,

Keşke biraz olsun imanımız sana yaklaşabilseydi… 


Ah be çocuk...

Sen cennete bu kadar yaklaşırken…

Birileri de oradan çooook uzaklara yol kat etti…

Sen cennette ailenle kucaklaşırken…

Birileri aileleri yok ederek aslında sadece kendilerine zulmetti…

 ***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Zaman gerçekten yanadır..
~Creamİce~ dedi ki…
Filmlerde bile hayal güçlerinin yetmediği olayları yaşıyoruz; şahit oluyoruz.

Musa Firavun benzetmesi çok iyiydi.
Tarihin tekerrürünü heyecanla bekliyoruz
Adsız dedi ki…
Boğazım düğüm düğüm.... Her şeyin sonunda kazanan gerçek olur.
Adsız dedi ki…
4 aydır hatta yıllardır süren bu zulüm, o masum çocukların yaşadıkları kimsenin yanına kalmayacak.
"Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın." tam da bu durum için söylenmiş.
Adsız dedi ki…
O masum insanlar bir kere, biz bin kere öldük. Her ölenle tekrar öldük, gözümüzde yaş kalmadı dedik, hergün yeniden pınar oldu aktı gözyaşımız. Elimiz kolumuz bağlı kaldık
Adsız dedi ki…
Çocuklar ölürken tüm dünya sustu... kimse bunu unutmayacak...
Gökçen A. dedi ki…
Ah be çocuk…Büyükler değil, küçükler bu savaşı yendi.Her yer şehit, her yol cennetin biletiydi.Çocuklar ise imanda zirveydi…Ah çocuk…Zaman gerçekten yanadır.
Emel dedi ki…
İçinde bulunduğumuz dönemde her şey o kadar yozlaşmış ki, tüm samimiyetimle şehit olabilmeyi istiyorum. Yoksa bu öyküyü geçebilmek kolay olmayacak gibi görünüyor.
Adsız dedi ki…
DUYarlılık yaşaması zor bir kelimeymiş...
Merve dedi ki…
Allah sabredenlerle beraberdir 🌿
Merve A dedi ki…
Çocuk görünümlü alimler, tarih yaşadıklarınızı ve öğrettiklerinizi yazıyor...
Nağme dedi ki…
Hem acıtan hem mutlu eden, hem kahreden hem umut veren bir öykü...
Adsız dedi ki…
Bir çocuktu zamanında tüm putları yıkan ve yine çocuklar dik duruşları ile kalplerimizdeki kirlerden bizi arındırdılar..Çocuk diyip geçmemek lazım..
Adsız dedi ki…
Gevşememeli, yavaşlamamalı, her yerde bu zulmü , haksızlığı anlatmaya devam etmeli.,
Duaya devam..
Ö. dedi ki…
Nice mücadele oldu ki geçmişte; hepsinin RAB binden taraf olanlar kazandı. Ama burada ama ahirette...
İlknur M dedi ki…
Ah be çocuk.....Ne çok kelime tıkıyor boğazımı.. kaleminize sağlık.
Adsız dedi ki…
Çocuklardaki iman bize çok şey öğretti🥺
Adsız dedi ki…
Onlar için cennet bahçesi. Yaşanılanlar çok ağır vezir.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...