Ana içeriğe atla

Ebe Sensin

 Ebe Sensin  

Elif ile Emre flört döneminden sonra evlenirler. Fakat evlilik yaşantısı hayal ettikleri gibi olmaz. Her şey Emre’nin terfi etmesi ile değişmeye başlamıştır. Elif’in peşinde koşan, ona sürekli hediyeler alan, sürprizler yapan, sürekli arayıp mesajlar yazan Emre, mesailerden kafasını kaldıramaz hale gelir. Peşinden koşulan Elif, Emre’nin peşinden koşmaya başlar, hatta aldatıldığını bile düşünür hale gelir. Elif, Emre’yi takip eder, gizli gizli iş yerine gider, telefonlarını kurcalamaya, üstünü başını koklamaya başlar. Kimlerle görüştüğünü adım adım izler. Yıllarca peşinde koşulan Elif şimdi Emre’nin peşindedir. Ebe olma sırası Elif’te midir? 

Emre’nin sadece yoğunluğu sebebiyle Elif'e ayırdığı zaman ve ilgi biraz azalmıştı. Ama Elif bu durumu farklı algıladığı için panikleyip her zaman yaptığının dışında davranışlar sergilemeye başlamıştı. Keşke bu şekilde davranışlar sergileyince karşı tarafı kaçıracağını bilseydi… 

Denge

Dengeler bozulunca…

İnsan; alıştığı ilgiyi göremeyince çılgına dönen, eskisi gibi olsun diye karşısındakine nefes aldırmayan, düzelteyim derken tüm dengeleri alt üst eden canlıdır. 

Biraz sakin kalabilse, kendisine dönüp kendisine bir meşguliyet bulsa her şey dengeye gelecek aslında.

Ama Elif bunun tam zıttında davranıyordu. Emre’nin eskisi gibi onunla ilgilenmesini hatta sadece onunla ilgilenmesini istiyordu. Evlenmeden önce ki Emre’yi istiyordu. Bazen Emre’nin bunu ona inadına yaptığını bile düşünüyordu. Çünkü flört zamanında Emre her gün hemen hemen her dakika onu arayıp sorardı. Emre’nin bu davranışları arkadaşlarının, "Ne kadar da düşünceli, ne kadar da seni seven bir nişanlın var." cümleleriyle Elif’in kendini daha değerli hissetmesine neden olurdu. 

Evlendikten sonra ne olmuştu da Emre değişmişti? Ya da değişen Elif miydi? Aslında her ikisi de değişmek istemiyordu. İkisi de evlendiklerinde çok mutluydular ve hiçbir zaman bunun değişmesini istemiyorlardı. Ama istedikleri gibi olmamıştı. Evliliklerinin henüz 1.yıl dönümüydü. Elif evde acaba beni bu gece nereye götürecek diye düşünürken kapı çaldı, gelen Emre’ydi. Emre’nin yüzünde gülücükler açıyordu. Elif’e "Bugün benim en mutlu günüm." dediğinde Elif "Ne kadar da doğru karar vermişim seninle evlenerek." diye cevap verdi. 

Emre; "Şu üzerimi değiştireyim, her şeyi anlatacağım." demesiyle Elif’in bir anda yüzü değişti. 

"Nasıl yani bugün sana bir şey ifade etmiyor mu?" diye sordu. Emre, Elif’in imasını anlamamıştı. "Bugün benim şube müdürlüğümün ilk günü. Bundan daha önemli ne olabilir ki?" diye sordu. Elif ağlayarak hızlıca odasına gitti. 

Emre, yeni işinde heyecanlıydı, çok fazla çalışmaya başlamıştı. Evlendikten sonra işine daha çok sarılmıştı. Hafta sonları bile işe gitmeye başlamıştı. Aslında asıl derdi Elif’le hayalini kurdukları hayatı yaşayabilmek için bir şeyler yapmaktı. Dünyayı gezmek, yeni tatlar öğrenmek, safariye çıkmak gibi daha birçok hayalleri vardı. Şimdi çalışmazsa kazanmazsa ne zaman çalışacaktı. Gençken bir şeyler yapıp kenara koymak gerekiyordu. Ama son zamanlarda Elif'in davranışlarına şaşırıyor ve anlam da veremiyordu. Nasıl da değişmişti Elif...  

Denge

Biri sürekli ebe olmak zorunda mı…

Mete, Emre’nin çocukluk arkadaşıydı. Onu tebrik etmek için ofisine gitti. Telefonu yeni kapatmış olan Emre’nin asık olan suratı ile karşılaştı. Hoş beş derken laf lafı açtı ve Emre arkadaşına aklından geçirdiklerini anlattı. 

"Sorma Elif çok değişti. Sürekli arıyor, ne zaman yemeğe geleceksin, seni göremiyorum gibi daha bir çok şey... O kadar çok bunalıyorum ki! Onu da anlıyorum ama şimdi terfi almışken, bu kadar işi anlamak, yönetmek için daha fazla zaman harcamam gerekiyor. Ne yapacağımı bilmiyorum Mete."

"Sadece değişen Elif mi sence? Sende değişmiş olabilir misin?" diye sordu Mete. Emre şaşırmıştı, "Ne demek istiyorsun?" diye sordu. Bunu daha önce pek düşünmemişti.

"İnsanların hayatlarına bazen yoğunluklar girer bu da insanda endişe uyandırabilir. Elif senin ona olan ilginin azalmasından rahatsız olduğu gibi sen de onun sana artan ilgisinden rahatsız olmuş olabilirsin. Aslında ikinizde birbirinizin eski halini istiyorsunuz. Ona neden sevdiği yemek kursuna yazılmasını önermiyorsun? Hatta sen ona hediye olarak almıyorsun? Böylelikle o sevdiği işle meşgul olurken sen de bu arada biraz daha işlerini düzenlersin. Onun sana yapacağı güzel yemekleri birlikte keyifle yemek için vakit ayırsan bence sorun ortadan kalkacak ne dersin?"

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; "İlişkilerde denge önemlidir."

Peki ilişkilerde denge nedir? Bu denge nasıl sağlanır? Deneyimsel Tasarım Öğretisi İlişkilerde Ustalık programları bize bunun stratejilerini anlatır.

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Hayat hep aynı rutinde gitmiyor. İnişler çıkışlarda sürüyor. Bunun doğal bir süreç olduğunu kabul etmek ve böyle zamanlarda neyi nasıl yaparsam daha iyi olur kısmına odaklanmak en doğrusu herhalde. Emeğinize sağlık 🌺
Adsız dedi ki…
Her şeyin fazlası zarar. Anlaması zor ama anlarsak dengeyi bulabiliriz👏 teşekkürler
Adsız dedi ki…
Dengeyi kaçırınca problemi de beraberinde getirdiğini anlatan güzel bir yazı olmuş.
Hilmi dedi ki…
Bazen sorun başka cevap başka ve kolay demek ki elinize sağlık
Mürüvvet dedi ki…
Herkes bilir kaçan kovalanır ama kovalarken unutuyoruz, taleplerimiz artıyor.
Adsız dedi ki…
Emeğinize sağlık🌺 İlişkiler konusunda çok aydınlatıcı olmuş.... Özellikle olumsuz düşüncelerin insanı bir anda ele geçirmesinden ziyade ilişkilerin stratejisini bilmek insanı çok rahatlatıyor...
Adsız dedi ki…
İlişkiler konusunda aydınlatıcı olmuş emeğinize sağlık...
Adsız dedi ki…
İnsan ilişkisinin dengesini bozunca kafası karışıyor ve karşısındaki insana takılmaya başlıyır kafasında bir sürü şey kuruyor. Güzel dikkat çekilmiş teşekkürler.
Adsız dedi ki…
Karşı tarafın değişiminde bizim payımızı görebilmemizi, bu açıdan bakabilmemizi sağladı.
Adsız dedi ki…
Çok güzel bilgiler. Teşekkürler
Adsız dedi ki…
Dengenin hayattaki tüm problemimiz kaynağı
Adsız dedi ki…
Yolumuza Işık tutan bir yazı olmuş teşekkürler…
Adsız dedi ki…
Eline emeğine sağlık hayat hep öyle değilmi dengeden çıkınca bozuluyor
Emine dedi ki…
ne kadar önemli bir detay, denge , hayatın her alanında olan aslında...
Adsız dedi ki…
Ah o dengelerin bozulması yok mu... İlişkiyi altüst eden, giden treni rayından çıkaran.
Adsız dedi ki…
Evlenmeden önce keşke iki tarafta bir evlilik eğitiminden geçebilseydi..
Boşanma oranlarını düşürecek aile birliğini koruyacak gerçek stratejilere ihtiyacımız var.
Adsız dedi ki…
İnsan ilim bilmeyince yanlış sularda yüzüyor ve bu sular çok acı sular olabiliyor.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...