Aşırı Hız Tökezletir
Güneş doğmadan sabah mesaisi başlıyordu. Karanlıkta servis bekleyen çocuklar, toplu taşımaya koşan yetişkinler, trafiğe dökülmüş araba kornaları... Gece yağan yağmur havayı epey soğutmuştu. Ülkü, uyanmak istemediği bir güne başlamak üzereydi. En büyük desteği yağmurdan geldi. Sanki yataktan kalkmasın, evden dışarı çıkamasın diye yağmur şehri esir almış gibiydi. Odasındaki karartma perdeleri açsa da ortalık aydınlanmamıştı. İşler hava koşullarından etkilenmiyordu. Bu nedenle ne giyeceğine hızlı karar verip hemen çıkması lazımdı. Hangi gömleğini giydiğinde kendini daha iyi hissederdi? Her başarılı sonuç aldığında üzerinde olan, balon kollu, hakim yaka, beyaz gömleğini. Arabasına zor ulaştı, gece geç geldiği için park yeri bulamamış, bir hayli uzağa park etmişti. Trafiğe bir de yağmur eklenince, yol uzamış da uzamıştı. ‘’Kahvaltıda ne alsam, aç kaldıkça da motivasyonum düşüyor’’ derken telefonu çaldı. “Nerde kaldın gelebiliyor musun? ” Seda, ekibindeki en sevdiği çalışma arkadaşıydı. Halden anlayan bir insandı, iş yerlerinde bu tarz karakterlere rastlamak zordu artık. İş yeri kurtlar sofrası, açığını arayan gözlerle doluydu.
Başarılı Olmanın Sırrı Neydi…
Ülkü’nün satış başarıları herkesin dilindeydi, tuttuğunu koparan hırslı bir imajı vardı. Takındığı güçlü halleri kendini korumak içindi. İşi onun için çok önemliydi eğer es verirse bu sonuçlarına yansıyabilirdi. Başarıyı kolay elde etmemiş elbette, gecesi gündüzü işi olmuştu. Tatilde bile işiyle ilgili bitmek bilmeyen telefon görüşmeleri yapardı. Başarılı olmak ve bu başarıyı devam ettirmenin sırrı ona göre bazı şeylerden feragat etmeye bağlıydı.
Firmadaki satış sonuçları herkesin hayalini kurduğu cinstendi. Ona ise yetmiyordu, daha çok çalışmalı, daha başarılı olmalıydı.
Doymak bilmeyen istekler... Başarma hırsıyla birleşince her defasında daha fazlasını yapmaya zorlar insanı...
Alışmıştı artık tebrik telefonlarına, iltifat maillerine, jestlere... Bu sebepten daha fazlasını yapmalıydı.
Peki, bu ne kadar sürüyordu? O ay başlayıp bitene kadar. Her yeni ay ile birlikte, Ülkü şirketin yeni hedeflerine ulaşmak zorundaydı.
İnsan miktarı artırırsa olağanüstü sonuçlar gelecek zanneder...
Artık işinden başka hiçbir şey yoktu hayatında. Her gün yeniden doğan güneşi fark edecek algısı yoktu. Apartmanlarına yerleşen afacan kedi Sarman’ın mırmırlarını duyamazdı. Sabah kahvesinden bile keyif alamıyordu. Yıllar hızlıca geçerken, Ülkü sadece görevini nasıl tamamlayacağının kaygısını yaşıyordu. Sıcak bir yuva, huzurlu bir evlilik ve neşeli çocuklar gibi konularla hiç ilgilenmemişti. Hayatından onu yoracak, vaktini alacak çoğu şeyi çıkarmıştı. Öyle ki etrafında ilişki kurduğu kimse kalmamıştı. Ona göre ilişkiler başarıya giden yolda engel ve zaman kaybıydı.
Firmadaki satış sonuçları herkesin hayalini kurduğu cinstendi. Ona ise yetmiyordu, daha çok çalışmalı, daha başarılı olmalıydı.
Doymak bilmeyen istekler... Başarma hırsıyla birleşince her defasında daha fazlasını yapmaya zorlar insanı...
Alışmıştı artık tebrik telefonlarına, iltifat maillerine, jestlere... Bu sebepten daha fazlasını yapmalıydı.
Peki, bu ne kadar sürüyordu? O ay başlayıp bitene kadar. Her yeni ay ile birlikte, Ülkü şirketin yeni hedeflerine ulaşmak zorundaydı.
İnsan miktarı artırırsa olağanüstü sonuçlar gelecek zanneder...
Artık işinden başka hiçbir şey yoktu hayatında. Her gün yeniden doğan güneşi fark edecek algısı yoktu. Apartmanlarına yerleşen afacan kedi Sarman’ın mırmırlarını duyamazdı. Sabah kahvesinden bile keyif alamıyordu. Yıllar hızlıca geçerken, Ülkü sadece görevini nasıl tamamlayacağının kaygısını yaşıyordu. Sıcak bir yuva, huzurlu bir evlilik ve neşeli çocuklar gibi konularla hiç ilgilenmemişti. Hayatından onu yoracak, vaktini alacak çoğu şeyi çıkarmıştı. Öyle ki etrafında ilişki kurduğu kimse kalmamıştı. Ona göre ilişkiler başarıya giden yolda engel ve zaman kaybıydı.
Aşırı Hız İnsanı Yıpratır…
Freni patlak araba gibi son gaz giden Ülkü’ye bir haller olmuştu. İşinden keyif alamama, üstlendiği sorumlulukların ağır gelmesi gibi sebepler, onun frene basmasına neden olmuştu. Soğuklardandır dediği kış geçiyor, aşırı sıcaklardandır dediği yaz geçiyor, ama keyifsizliği geçmiyordu. Bu durum satışlardaki performansını da etkiliyordu. Hedeflediği sonuçların çok altında kalıyordu artık. Bu durum onun kaygısını artırıyor daha da mutsuz ediyordu.
Başarılı olduğu iş hayatı elinden kayıp giderken, bir sabah kafasına saksı düşmüş gibi oldu. Onu bu çıkmazdan kurtaracak bir parıltının ateşi canlandı.
Yeni ay toplantısında, eski başarılar kendisine ait değilmiş gibi müdür çok ilginç bir konuşma yaptı. “Yapamayacaksan dışarıda bekleyen çok insan var, biz saygın firmayız, prestijimiz var.” Ülkü dinledi ve zihninde çırpınan minik parıltıya çevirdi gözlerini. Kulak verdi neler söylediğine...
Bir süre sorular zihninde dönüp dolaştı. Eski Ülkü yoktu artık, cevap arıyordu sorularına. Bir gün arabaya binmek yerine dolmuşu tercih etti. Eski dostlarından İrem’e rastladı. İrem düşüncelerine saygı duyduğu, gelişime açık, güvenilir ve fayda veren biriydi. ‘’Beni o anlar zaten bu sektörden geçmişliği var, çarkın dışındaki dünyayı anlatsın bana’’ dedi içinden.
“Seni davet edeceğim bir seminer var. Sorularına orada cevap bulabilirsin.” Dedi İrem.
Heyecanla hafta sonunun gelmesini bekledi. Cumartesi günü İrem’le beraber, programa katıldılar.
Eğitimci, o gün bu hayatta ‘’Her şeyin ama her şeyin aşırısı insana zarar verir.’’ demişti. Hayatının tamamının iş olduğunu ve o kadar değer vermesine rağmen orada hiç de değer görmediğini fark etti. Üstelik işi ve başarısı uğruna ilişkilerini sınırlamış, hayatını tek bir alana yönlendirmişti.
“Meğer hızla giden araba beni dışarı fırlatmış.” dedi içinden. İyi ki de fırlatmış...
Ülkü’nün çok ihtiyacı olan bilgilerle yolu kesişmişti. Hayatı üzerine düşünmeye, hayattaki hedeflerine konsantre olmaya başladı.
Artık her yeni gün, güneşin doğduğu sahneler görsel şölendi. Apartman kedisi Sarman’ın mırmırları ninniydi. Sabah kahvesi mi? Kokusuna, tadına doyum olmuyordu. Hele yanında sevdikleri varsa şirket başarısından çok daha büyük haz veriyordu…
Başarılı olduğu iş hayatı elinden kayıp giderken, bir sabah kafasına saksı düşmüş gibi oldu. Onu bu çıkmazdan kurtaracak bir parıltının ateşi canlandı.
Yeni ay toplantısında, eski başarılar kendisine ait değilmiş gibi müdür çok ilginç bir konuşma yaptı. “Yapamayacaksan dışarıda bekleyen çok insan var, biz saygın firmayız, prestijimiz var.” Ülkü dinledi ve zihninde çırpınan minik parıltıya çevirdi gözlerini. Kulak verdi neler söylediğine...
- Ben ne yapıyorum kendime?
- Yıllardır ne için çabaladım?
- Neleri kazandım?
- Neleri kaybettim?
Bir süre sorular zihninde dönüp dolaştı. Eski Ülkü yoktu artık, cevap arıyordu sorularına. Bir gün arabaya binmek yerine dolmuşu tercih etti. Eski dostlarından İrem’e rastladı. İrem düşüncelerine saygı duyduğu, gelişime açık, güvenilir ve fayda veren biriydi. ‘’Beni o anlar zaten bu sektörden geçmişliği var, çarkın dışındaki dünyayı anlatsın bana’’ dedi içinden.
“Seni davet edeceğim bir seminer var. Sorularına orada cevap bulabilirsin.” Dedi İrem.
Heyecanla hafta sonunun gelmesini bekledi. Cumartesi günü İrem’le beraber, programa katıldılar.
Eğitimci, o gün bu hayatta ‘’Her şeyin ama her şeyin aşırısı insana zarar verir.’’ demişti. Hayatının tamamının iş olduğunu ve o kadar değer vermesine rağmen orada hiç de değer görmediğini fark etti. Üstelik işi ve başarısı uğruna ilişkilerini sınırlamış, hayatını tek bir alana yönlendirmişti.
“Meğer hızla giden araba beni dışarı fırlatmış.” dedi içinden. İyi ki de fırlatmış...
Ülkü’nün çok ihtiyacı olan bilgilerle yolu kesişmişti. Hayatı üzerine düşünmeye, hayattaki hedeflerine konsantre olmaya başladı.
Artık her yeni gün, güneşin doğduğu sahneler görsel şölendi. Apartman kedisi Sarman’ın mırmırları ninniydi. Sabah kahvesi mi? Kokusuna, tadına doyum olmuyordu. Hele yanında sevdikleri varsa şirket başarısından çok daha büyük haz veriyordu…
- Peki, insan bir konuda aşırılığa düştüğünü nasıl anlar?
- Ölçüsü var mı, dengenin ölçüsü nedir?
- İnsan dengeyi, ölçüyü nasıl bozar?
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."
***
Yorumlar
Yaşamın teması için, mizana gelmek için ne yapmalı ?
Yazılarınız devamını bekliyoruz.
Yorum Gönder