Güneşin ilk aydınlığı, apartmanın en üst katından görünmeye başlamıştı. Yükseldikçe alt katlara doğru sanki ışıklarıyla göz kırpıyordu. 3.üncü katın bu kadar ışıl ışıl olmasına rağmen en üst katta yaşayan Nursel, alarmı ertelemekte ve yataktan kalkmamakta ısrar ediyordu. Nihayet son alarmda uyanmayı başarmıştı. “ Yine mi yaaa “ diyerek kalktı ilk yaptığı şey akşamdan kapattığı telefonun internetini açmak oldu. Bildirimler arka arkaya düşmeye başladı. Nursel aceleyle buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken bir yandan da çocuklara sesleniyordu: ‘’Hadi artık geç kalacağız. Bir yandan da göz ucuyla sosyal medya haberlerine bakıyordu; Bak bak şu fenomene paraları saçıyordu, meğer nerelerden kazanıyormuş paraları, aman banane! Banu’lar tatile nereye gitmiş öyle, yaramaz çocuklarla nasıl geziyor anlamıyorum yapan yapıyor! Zeynep’in kocası evlilik yıl dönümünde ne almış öyle, aman gösteriş yapsın habire..." Nursel’e göre çocukları çok mızmızdı. “Yine yememişsiniz neyse geç kalacağız okulda yersiniz” deyip hazırlanıp yola düşmüşlerdi. Çocukları okula bıraktıktan sonra nihayet şirkete girmişti. Gider gitmez çay alıp yoldan aldığı poğaçalarla karnını doyururken kaldığı yerden devam etti…
Uzaklar Yakın, Yakınlar Uzak...
Bir ara masanın üzerinde yarın ki sunumu için gereken dosyalar gözüne ilişti ama oralı olmadı. ‘’Bugün kendimi pek iyi hissetmiyorum’’ diye içinden geçirdi. Görüşmediği arkadaşlarıyla telefon sohbetleri, son dedikodular, sosyal medyada takip ettiği kişilerin son paylaşımları daha tatlı gelmiş, toplantı sunumunu eve gidince hallederim demişti. Eve gelince toplantı için hazırlayacağı sunum nedeniyle yemekle uğraşmamak için dışarıdan yemek siparişi vermiş, çocukların karnını doyurur doyurmaz işi için bilgisayarın başına oturmuştu. O gün bir de kızı Cansu’nun yarına kadar ezberlemesi gereken şiir için yardımcı olacağına söz verdiğini hatırlamıştı. ‘’Her şey üst üste gelmek zorunda mı?’’ diye söylenmişti içinden...
Annesinin bilgisayara gömülmesinden, her zamanki gibi işinin olduğunu anlayan Cansu’nun yüzü düşmüş, “Hep böyle yapıyorsun anne” diye sitemde bulunmuştu. Kızı önemliydi ama yapacağı sunum da önemliydi. Nasıl olsa evi geçindirmek kolay değildi! Çocuk ne anlasın bundan diye içinden geçirdi.
-“Tamam kızım, dinleyeceğim seni, hadi başla bakalım” demişti. Cansu’nun gözleri ışıldamıştı, heyecanı gözünden okunuyordu. Nursel’in gözü kızında ama aklı yarın ki sunumdaydı. Cansu şiiri okumaya başlayınca hazırlayacağı sunumla ilgili dosyayı iş yerinde unuttuğunu fark etti. “Ne yapacağım şimdi” diye düşünürken Kızı; “Anne dinlemiyorsun beni” deyip ağlamaya başladı. O dosyayı alması gerekiyordu. Kızını gelince dinleyeceğine ikna edip evden bir telaş çıkmıştı. Eve geldiğinde saat epey geç olmuş, kızı da uyuyakalmıştı. Bugün ne yaşıyorum ben diye düşündü. “Yarın kızımın gönlünü alırım” diyerek işe gömüldü. Geç saate kadar çalıştı, sunum hazırlığı bitmişti ama kendisi de yorgunluktan bitmişti.
Erteleye Erteleye Nereye Kadar?...
Alarmını defalarca erteledikten sonra söylene söylene uyandı. ‘’Bu neyin alarmı daha yeni yattım’’ diye düşünürken işe geç kaldığını fark edince birden gözü açıldı ve hızla hazırlanmaya başladı.
Çocuklarla kahvaltı yapacak vakit kalmamıştı, ceplerine harçlık koyup “Bugün de böyle olsun” diyerek alelacele çocukları hazırladı, o sırada Cansu’nun yüzü asık gibiydi, ama vakit yoktu görmezden geldi.
“Ne yapayım 2 çocukla hayat mücadelesi veriyorum, yine iyi dayanıyorum” diye kendini teselli etti.
Toplantıya ucu ucuna yetişmişti, tam toplantıya girecekleri sırada Cansu’nun öğretmeni aradı. Sabah ki durum geldi aklına ve panikle telefonu açtı. Öğretmeni, Cansu’nun şiir okumak için sahneye çıktığı sırada birden ağlamaya başladığını, söyledi. Nursel toplantı çıkışı geleceğini söyleyip, işlerine koyuldu.
Derin bir iç çekip, bugünün bitmesini dileyerek toplantıya girdi.
Çalışacakları müşterinin;
- Hassas olduğu noktalar,
- Nelerden etkilendiği,
- Şirketten beklenenin ne olduğunu anlatmaya çalışıyordu…
Ama kafasını toplayıp iki cümleyi bir araya getiremiyordu…
Aklı Cansu’da kalmıştı. Toplantı sonrası müdürünün söyledikleri de bugünün tuzu biberi olmuştu. Toplantı başladığında Nursel, zihnen iş yerinde olamadı...
Nursel sürekli kendini yetersiz bir anne olmakla suçlarken buluyordu. Çocuklarıma gerekli ilgiyi sevgiyi gösteremiyorum. Diye kurup dururken, müdürünün sorusuyla irkildi:
Nursel Hanım siz bu adamların ihtiyaç listesine bakmadınız mı?
Evet iş yerinde hafta sonu tatil planını yapmakla meşgul olup, müşteri taleplerini detaylı incelememiş, telefonda da onları etkin bir şekilde dinlememişti.
Eve geldiğinde de, çocuklarının her talebini, angarya olarak gördüğü için, onlarla da kaliteli bir ilişkiyi de yakalayamıyordu. Aslında Nursel’in problemi olduğu yer, taşıdığı kimliğin hakkını veremiyor olmasıydı…
Kimliklerimiz Ve Konumlarımız…
Hayatta birçok kimliğe sahibizdir. Ve o kimlikleri oldukları yerde kullanmamız gerekirken, bazen hepsini bir birine karıştırırız…
- Evde anneye veya eşe…
- İşte çalışana…
- Sokakta arkadaşa…
- Aile evinde evlada ihtiyaç vardır…
Bunlar neden bir birine karışır?
- Eve iş getirir, çalışan oluruz…
- İşe dedikodu götürür, arkadaş oluruz…
- Aile evinde annemize babamıza ebeveyn olmaya çalışırız…
Ve başlar karmaşalar kaoslar…
Hâlbuki hepsinin yerinde olmamız gereken kimliği giysek böyle devam eder mi?
İşte bu yüzden Deneyimsel Öğreti der ki; "İnsan bulunduğu yerde hem zihnen hem bedenen olmazsa o yerin hakkını veremez..."
Biz zihnen ve bedenen ilgi ve konsantrasyonumuzla bir yerde olduğumuzda ancak, orada olumlu sonuçlar, pozitif gelişmeler bekleyebiliriz. Olduğumuz yerin taşıdığımız kimliğin hakkını vermek, ancak gerçekten orada olmakla mümkün…
Peki, olduğumuz yerde, olmadığımız zaman hayat bize neler getirir?
Deneyimsel Tasarım Öğretisi bize bunu anlatır…
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
***
Yorumlar
Kaleminize sağlık
Emeğinize sağlık
Ellerinize sağlık...🍃
Hayattaki kimliklerimizi doğru yerde kullanmak ne kadar da önemli. Elinize sağlık..
Zamanımızın en önemli problemlerinden biri teknoloji aletleriyle sosyal medya da boşa geçen zamanlar ve plansızlık.. Çok güzel anlatılmış, kaleminize sağlık.
Deneyimsel tasarım öğretisinin insanoğluna vereceği çok faydalı bilgileri güzel aktarmışsınız. Tebrikler, kaleminize sağlık. Başarılar dilerim..
Güzel öğüt verici
Yorum Gönder