Ana içeriğe atla

Sepetler Dolusu

Sepetler Dolusu

Ramazan

Ramazan yaklaşıyordu. Gamze birkaç parça eksiğini almak için iş çıkışı markete uğramıştı. Her yerde ışıklı tabelalar, duvarlarda göz kamaştıran koca koca ekranlar...  “İnsanların dikkatini çekmek, onlara daha fazla şey aldırmak için neler yapıyorlar?” diye düşündü.  

Ürünler ekranlarda film şeridi gibi yavaş yavaş ilerliyordu. Altlarında fiyatları indirimliymiş gibi kocaman yazılar vardı. En üstte de “Ramazan geldi, hoş geldi.” yazısı ve süslemeler vardı.

“Ramazan geliyor” diye insanlar alışverişe gelmişler, sepetler tıka basa doldurulmuş, kasa kuyruğu metrelerce uzamıştı. İnsanlar sıranın kendisine gelmesini saatlerce bekleyebiliyorlardı. Bazıları var ki; birisi sırada beklerken, diğeri hala sepeti doldurmaya devam ediyordu. Sepet dolup taşmış, aldıklarını koyacak yer kalmamıştı. İşin ilginç tarafı; eve alınan malzeme çok, ama yemek pişirmek için tencereye koyacak bir şey yoktu. Eskilerin tabiriyle “kap doldurmayan” bir sürü abur cubur alınmıştı.

Peki, Ramazan aslında neydi? Aç kalmak, ardından tıka basa yemek yemek miydi? 

İnsanlar alışveriş yapsın diye sunulan reklamlar... “Bayram geliyor, haydi alışveriş… İndirimler var, haydi alışveriş… Doğum günü varmış, haydi alışveriş…” diye uzayan bahaneler. 

Elbette insanın ihtiyacını giderecek tüketimleri olur. Ancak önemli olan gerçek ihtiyacı alabilmek. “Acaba bu aldığıma gerçekten ihtiyacım var mı? Yoksa bu sadece isteğim mi?” 

Bir sürü mazeretle alınanlar… peki ne kadar kullanılıyor? Ne kadar temas ediyor insana?  “Dolabım kıyafet dolu; giyecek bir şey bulamıyorum.” deniyor. Dolaplar dolmuş benzer kıyafetlerle, ayıklamaya vakit yok. Bazısı ayıklasa atamıyor kıyamıyor, bazısı atıp yenisini alıyor.  Dolabında ne olduğunu bile bilmiyor belki. 

“Gıda, temel ihtiyaç...” deyip alınan fazlalıklar buzdolabında bozulabiliyor. Dolaplar tıklım tıklım, yenilmeyen, bozulmuş olanlar çöpe gidiyor.” Nasılsa kuşlar, sokak hayvanları yer.” deniliyor. Oysa bir yerde ne kadar martı, kedi, köpek varsa orada israf var demekti. Hayvanlar da nasibini almış oluyordu böylece bu israf çılgınlığından. Ne yazık ki onların da mamaları her yere dökülmüş, çoğu bayatlamış, yenmemiş oluyordu. Çöp kenarlarına ekmekler bağlanmış; “Biri alsın, yazık ziyan olmasın…” diye. Oysaki daha alırken ihtiyacı kadar alabilmeyi başarabilse keşke insan...

Tüketim çılgınlığı almış başını gidiyordu.  Bu döngüden nasıl kurtulabilirdi insan? 

Gamze, yeni bir reklam anonsuyla daldığı düşüncelerden çıktı. “Peynirde indirim başladı. Bir saatliğine 3 alana 1 bedava…”  “Bu ışıklı tabelalardan, alışveriş çılgınlığından uzak durmalıyım. Sadece ihtiyacımı alıp hemen uzaklaşmalıyım. Tüketim girdabından çıkmalıyım.”  diye düşünerek  hızla marketten ayrıldı. 

Belki de önce sakınmakla başlamalı…Bu Ramazan, insana en çok sakınmayı hatırlatsa keşke…Sepetler dolmasa da almak yerine vermeyi tercih etse…Çünkü daha azı ile yaşamak her zaman mümkün.

***

İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak. 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur. 

"Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır."

***

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Oysa oruç bize sakınmayı öğretiyor. Yemekten, kötü sözden, tüketimden… Daha azını tüketip daha çok keyif alabildiğini görünce anlıyor insan.
Gönül Kılıç dedi ki…
O zaman "Veren El, Alan Elden Üstündür" Diyelim mi? Emeğinize Sağlık🌺
Emn dedi ki…
Ramazan tam da doyma hissinin maksimum hissettiğimiz bir ay. Alışverişe zaman ayıramayacağımız kadar manevi doygunluk yapacağımız aktivitelerle dolu...
Elif Uçar dedi ki…
Aza kanaat etmeyi me zaman unuttuk😞
Adsız dedi ki…
kıvamı kaçınca herşey müsrif
Adsız dedi ki…
Bu Ramazan’da verememekten mi sakınsak💐
Gökçen A dedi ki…
Sakınmak…Sakınabilmek… nefsimi zorlamak.
S.O. dedi ki…
Ramazan’ın hoşluğu sakınmakla başlar…
Ayşe B. dedi ki…
Ne kadar doğru..her insan israf hakkında bilinçli olsa ne hayvanın, ne insanın, ne de doğanın hakkına girmiş olur..
Burcu dedi ki…
Sakınmadan tutulan oruçlar sadece açlık olabilir mi ?
Adsız dedi ki…
"daha azı ile yaşamak her zaman mümkün" daha z yemek, daha az konuşmak, daha az uyumak...
Adsız dedi ki…
Tüketimin, iştah için ramazan sloganını kullandığı bir dönemde belliki bilinçler kapanmış, herkes son kozunu oynarken.. bizim elimizdeki son koz oruç ve güzel bir sakınma olsun inşALLAH.
Öznur dedi ki…
Ne yazık ki çağımızın problemi bilinçsiz tüketim çılgınlığı...
Nağme dedi ki…
Anlamını düşünmeden normalleştirdiğimiz her davranış ne kadar boş ne kadar sahte kalıyor aslında. Bizi iyiye götürecek olanları bile böylece aleyhimize çevirmeyi başarabiliyoruz. Keşke biraz daha düşünsek, biraz daha anlayabilsek...
Ayşe N. dedi ki…
İsraf in haram olmasının altinda insanin lehine olan o kadar çok şey var ki... Emeginize sağlık:)
Adsız dedi ki…
Elinize saglik
Adsız dedi ki…
İsraf en beyazın içine bile sinsice girebilecek ne büyük bir tuzak … ALLAH korusun
Mine dedi ki…
İnsan fıtratı yokluğa dayanabilir ama uzak durmaya dayanamaz. En iyisi sakınmak 🌸🌸

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sporla Yeniden

Sporla Yeniden Ayşe bir süredir yataktan hiç bu kadar dinç kalkmamıştı. Bir hafta önce başladığı spor ne de iyi gelmişti. Gözlerini açınca içine, derin bir nefes çekip, bir kez daha şükür etti. Oysa spora başladığı ilk günler ne çok kas ağrısı çekmişti. İlk günler, çok sancılı geçmişti. Bacakları, kolları uzun süredir spor yapmadığı için, yaptığı ilk sporla hamlamıştı. Bu yüzden yürümekte bile zorlanıyordu. Ama önemli değildi, biliyordu ki sonu güzel olacaktı.  "İyi olan şeylerin başında bir miktar acı ve zorlanma olurdu." Sabredince sonunun güzel olacağının bilincindeydi. Hem istediği fiziksel görünüme kavuşacak hem de burada başlattığı hareket ile hayatına bereket katacaktı. Bu yüzden hem sabırlı ydı hem ümitli . Kimi zaman sabahın erken saatlerinde kalkıp esneme ve hareketler ile gününü bereketlendirdi. Kimi zaman gün içinde yaptığı yürüyüşler ve yüzmeyi de buna ekledi. Erken kalkıp, sporunu yapıyor, ılık bir duştan sonra daha önce hiç olmadığı kadar dinç hissediyordu kend...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Erteleme Şimdi Yap

Erteleme Şimdi Yap Gün çoktan aydınlanmış ortalık hareketlenmişti. Kuşlar sabah konserlerini vermeye başlamışlardı. Görünmüyorlardı ama koro halinde ötüşüyorlardı. “Yine geciktim” diye söylendi Gonca “şu alarmı ertelemesem olmaz mı acaba?” “Azıcık daha uyusam” diye alarmı erteler sonra da apar topar kalkardı.  Yetişebileceğim işleri yetiştiremiyorum. Ne zaman şöyle bir "oh be yetiştim" diyeceğim acaba? "Yine geldiler beni bekliyorlar. Neden bekleten taraftayım?"  diye söylendi, alelacele çıktı evden. Bu günlerde bunları düşünürken buluyordu kendini. Öyle böyle servise yetişti, bazen kaçırdığı da oluyordu.  Ertele-me... Bu defa beş dakika daha erken geldi. İşleri dünden bugüne sarkmıştı, önceki günden de düne sarkan işler vardı. Zaten iyice alışmıştı geciktirmeye ve her defasında sarkan işleri daha fazla oluyordu. Buna bir çözüm bulmalı, nasıl yapabilirim? Diye düşündü. “Bu işler iyice birikti yardım alsam da yine birikiyor.” Dedi kendi kendine. Gonca, neyi doğru yap...