Selin açtı penceresini, sabahın o temiz havasını içine çekti. "Bugün hava ne kadar da güzel, bir yürüyüşe mi çıksam?" diye düşündü. Tam o sırada aklına büyük halası gelmişti. "Tüh ya Naciye halam da geçenlerde beni aramıştı hiç ziyarete gelmiyorsun diye."
Selin, halasıyla pek anlaşamazdı. Kendisi hayatını 3-5 kelimeyle idame ettirebilirken halası hiç onun gibi değildi. Konudan konuya atlayıp her şey hakkında konuşabilirdi. Bu yüzden onu ziyaret etmek Selin'e hep zor gelirdi. Selin bunları düşünürken bir yandan da "Yaşlıca kadın, sıkılmıştır şimdi, gideyim az onu dinleyeyim" diye içinden geçirdi. Onun için bu ziyaret sohbet etmekten daha çok halasını dinleyip geldiği bir şeydi. Üstünü giyinip evden çıktı. Yol üstünden sıcak simit alıp çaldı halasının kapısını...
Hoş geldin...
"Canım kızım hoş geldin, ne çok özlettin kendini. Niye sık sık gelmiyorsun ki, senin rahmetli babanda böyle gidip gelmezdi çok özlerdik onu. Sahi baban demişken o da hep gelirken simit alırdı. Ah ah..." diye başladı sohbet etmeye büyük hala.
Selin "Halacığım girsem de içeride konuşsak olur mu?" diye sordu ve girdi eve.
Televizyon da bir müzik kanalı açıktı.
“Sabah sabah müzik mi dinliyorsun kız?” dedi gülerek.
Halası da “Ay çok severim iş yaparken müzik dinlemeyi. Öyle kahvaltıyı hazırlarken açıverdim işte.” dedi.
Selin'in müzikle pek arası yoktu. O daha çok doğa yürüyüşlerini severdi. Toprak kokusunu içine çekebildiği...
Selin bunları aklından geçirirken halası çoktan başlamıştı konuşmalara...
Selin onu dinlerken onunla ne kadar farklı olduklarını düşündü.
Aklından şunları geçirdi...
"Neden insanlar sadece kendine benzeyenlerle ilişki kurmak ister ki... Şu an onu dinlemek bana çok zor geliyor ama aslında annemde böyle. Bu yüzden bazen annemle bile otururken sıkılır oluyorum. Herkes benim gibi olsun istiyorum ama bu mümkün değil ki... Kimi hayatında konuşmayı pek sevmeyip kokulara/dokulara odaklıyken kimisi de halam gibi seslere önem verebiliyor. Kimisi şıkır şıkır giyinip rengarenk dolaşırken kimi ise imkânı olsa düğüne eşofmanla gidecek kadar rahatına düşkün olabiliyor. Benim gibi mesela... Bu farklılıklara uyumlu olmaya çalışırsak işler daha kolay olacak sanırım." diye aklından geçirdi. Ve hemen yüzüne bir tebessüm kondurup "Halacığım ne de güzel sohbetin, özlemişim seni ama istersen çayımızı doldurup kahvaltı sofrasına geçelim. Orada devam edelim." Dedi.
Halası, onun sıkılmadığını fark edince çok sevindi.
"Ayy tabii kızım gel daha sana neler anlatacağım." diyerek keyifle mutfağa gitti.
Selin o gün daha net anladı ki...
İnsanlar birbirini değiştirmek için değil de anlamak için çabaladığında daha güzel sonuçlar alabiliyor...
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
***
Yorumlar
Bir de ayrı yazılması gereken 'de' 'da' lar ayrı yazilabilseydi daha güzel okuyacaktim...
Yorum Gönder