O gün de bir koşuşturmayla bitmişti. Hande masasını toparlayıp ofisten ayrılmak üzereydi. Buluşmayı düşününce heyecanlandı. Bu heyecanın sebebi buluşacağı kişi değil, duyacakları olduğunu biliyordu.
Hukuk bürosunda çalışmaya yeni başlamıştı. İşleri çok yoğundu. İncelemesi gereken dava ve dosyalar bir türlü azalmıyordu. Başını kaşıyacak zamanı olmuyordu bazı günler. Bugün ofise yemek ısmarlamak yerine karşıda yeni açılan sandviç dükkanına gitmeye karar verdi. Biraz nefes almak, biraz da işlerden uzaklaşmak istemişti.
Dükkân; ufak, sade ama çok şirin bir yerdi. Sandviçleri ekşi mayalı ekmekten, içindekiler ise organik üretimdi. Tam Hande’nin sevdiği gibi…
Sahibi oldukça sevimli, hoş sohbet bir bayandı. Hande ne kadar mantıklı, tutarlı konuşuyor diye düşündü içinden. Konu tam "Hayattaki başarı" üzerine gelmişti ama Hande ofise dönmek zorundaydı. Telefonunu aldı dükkân sahibi Selin hanımın. Akşam sekizden sonra buluşup bu güzel sohbete devam etmek üzere sözleştiler.
Selin onu Üsküdar’da çok sevimli bir kafeye götürdü. Üst katında nefis bir boğaz manzarası vardı. Sohbet yine "Hayatımızda yaptığımız işte nasıl başarılı olabiliriz?" konusuna geldi.
Hande için bu gerçekten çok kilit bir soruydu. Beş yıldır mesleğin içindeydi ama istediği yere gelemediğini düşünüyordu. Bu hayattaki ana hedefi başarılı bir avukat olmaktı. Nerede yanlış yaptığını anlamaya çalışıyordu. Büyük düşünüp büyük hamleler yapmak gerektiğine inanmıştı artık. Küçük şeylere vakit harcamak ona ilerlemesini sağlamayacak gibi geliyordu.
Selin "Biliyor musun Hande’ciğim, ben de senin gibi düşünüyordum. Bir gün, çok sevdiğim bir arkadaşım beni bir eğitim tanıtımına götürdü. Duyduğum cümleler beni çok etkiledi." dedi. Hande pürdikkat dinliyordu. Selin devam etti: "Söyledikleri şuydu; İnsan problemlerini çözmek istiyorsa önce basite çıkmalı!" Hande şaşırdı bu duyduğuna.
"Basite inilmez, basite çıkılır. Aydan yeryüzüne bakıldığında her şey çok sade görünür. Ama Dünya’ya inip problemlerimizi anlamaya çalıştığımızda her şey çok karmaşıktır. Duygularımız aktifleştiği için problemimizin ne olduğunu anlayamayız. Problemini anlayamayan, onu çözemez de... Kimsenin problem çözmekle ilgili sıkıntısı yok. Zorlandığımız yer, problemimizi deşifre etmekte…"
Hande "Peki ne yapmamız gerekiyormuş?" diye atıldı.
Selin devam etti: “Ben eğitimlere katıldıktan sonra şunu öğrendim: İnsan hayatta büyük başarılar elde etmek için büyük hamleler yapmak gerektiği düşünülür. Oysa ki sır şudur; büyük başarıların temelinde çok küçük hamleler vardır. Hem de hiç fark edilmeyecek kadar küçük hamleler. Yani bir şey çok önemliyse, ona herkes dikkat eder. Annen yoğun bakımdaysa, ondan bir haber geldiğinde herkes ona konsantre olur ve bu konuda kimse zorlanmaz, değil mi?
Ya da dikkat eksikliği teşhisi konmuş bir çocuk bile önemli bir işe konsantre olabilir. Yangın çıktığı zaman çıkış yolunu hemen bulabilir. Veya yere bütün bir ekmek düşse herkesin dikkatini çeker ve kaldırır. Peki yere düşen kırıntılar? O kırıntıları ancak algısı açık olanlar fark eder, bir iş yapmaktan kaçınmayanlar kaldırabilir.
"Aslında insanın konsantrasyon problemi yoktur, küçük işlere konsantre olamama problemi vardır." diye devam etti Selin. Küçük küçümsendiğinde, önemsiz görüldüğünde büyük problemler ortaya çıkmaya başlar.
Örneğin; yere düşen 1 lira bozuk para, evden sadece 2 dakika geç çıkman, arkadaşına olan küçük bir miktar borcunu önemsememen, yemekten önce elini yıkamaman… Küçük gibi görünen ama büyük sonuçlara gebe olacak sebeplerdir.
Ve insan ne yazık ki büyük kayıplarda ya da büyük kazançlarda geriye dönüp baktığında o küçük sebebi göremez. Oysa çoraptan kaçan 1 ilmekti kocaman deliğe sebep olan. 1 küçük maya hücresi sütü yoğurda dönüştürüyor. Karınca kolonisini eve davet eden yere düşen bir parça kırıntı oluyor.
Küçük hamleleri kaçırmamak, basit gibi görünene önem vermek insanı büyük zararlardan koruyup, büyük başarılara yelken açtırır.
DTÖ der ki; Mutluluk ve başarı için çok büyük hamlelere gerek yok. Seni büyük işleri yapabilir hale getirecek küçük işlere konsantre olarak başla…
Yılanı yakalamak için her yerinden tutmaya çalışma, sadece başından yakalaman yeterli…
Hande şimdi büyük işleri değil; "Hayatındaki hangi küçük işlerden başlayarak büyük başarılar elde edebilirim?" diye düşünmeye başladı…
***
İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi de insanın amacını amaç edinmiştir. "Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.
***
Yorumlar
Hem de hemen başlamalı...
Kaleminize sağlık.
Yorum Gönder