Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaş Almak mı Yaşlanmak mı?

Yaş Almak mı Yaşlanmak mı? Herkesin çocukluğunda iz bırakan anıları vardır, gönlüne, çocukluğuna, olgunluğuna, kişiliğine dokunan… İşte benim anılarım da “Büyük evi” dediğimiz anneannem ve dedemin yaşadığı eve dayanır.  Düzayak, önü verandalı ama öyle veranda dediysem Amerikan filmlerindeki gibi değil bildiğimiz Anadolu usulü. Tavandan sarkan iplere kurutulmak için kırmızı biberlerin, patlıcanların dizildiği, oturmak için fındık çuvallarının kullanıldığı, masa olarak domates kasasının kullanıldığı, zeytinyağı tenekelerine süs bitkilerinin dikilerek sıra sıra dizildiği bir veranda… Hiç israf yok, her şeyin kendi amacı dışında başka bir amaçla kullanılması için ant içilmiş gibi… Yan bahçede asma yaprakları, maydanoz, lahana, kinzi, hemen elini atıp alıyorsun, hop kuzine de pişen yemeğin içine… Sobanın üstünde, asimetrik yerleştirilmiş yan yana dizilmiş tencereler, çay demlenirken bir yandan da içinde de mısır ekmeği pişiyor... Bununla da kalır mı? Öte yandan ısınıyoruz.  Şimdil...

Bizim de Bir Sınırımız Var!

Bizim de Bir Sınırımız Var! Son zamanlarda kiminle konuşsam yoğunluk tan, işleri yetiştirememekten dert yanıyordu... İş yerinde üst üste gelen talepler… Evde bitmeyen işler… Arkadaş çevresinde bitmeyen organizasyonlar… Çocukların bitmeyen sorumlulukları… Bitmeyen kirli çamaşırlar… Evin bitmeyen eksiklikleri… Ama hemen biten yemekler… Hemen biten maaşlar… Hemen biten sabırlar… Hemen biten enerjiler… Hemen biten günler, aylar ve mevsimler… Her şey sınırlı yaratılmıştı. İki gözümüzün görebilme sınırı vardı. İki kulak, duyabilme sınırı ile verilmişti. Boyumuz, saçımız, tırnağımız sınırsız uzamıyordu. Şehirlerin sınırlar ı vardı. Ülkelerin, dağların, denizlerin… Kuşlar belli bir yüksekliğe kadar uçabiliyordu. Kuş uçmayı bildiği için sınırsız uçmayı denemiyordu sınırlarını bilip durabiliyordu. Bir ağaç büyümeyi biliyordu ama büyümesinin sınır ı vardı. Peki Ne Oluyordu Da Sınırlı Bedeni İle Sınırsız İşlere Talip Oluyordu İnsan? Kendisini bir kurtarıcı olarak mı görüyordu? Kendi eli değmezse o...

Limon, Karpuz ve Zeytin

Limon, Karpuz ve Zeytin Meyveler sanırım gıdaların en karmaşık olanları… Bu karmaşık yapılarına rağmen çok sade görünüyorlar. Oysa yüzlerce bileşiği doğru kıvam da içerdikleri için sağlıklı halimizi sürdürmemizde çok önemliler. Aynı zamanda bize keyif veren bu meyveler, hayatımızda Filistin ile ilişkilendirilince daha bir anlam kazandı. Yeryüzünün en verimli topraklarında güzel insanların yetiştirdiği lezzetler...  Yoğun kokulu, parlak renkli ve çekirdekli olmaları ortak noktaları. Çekirdekli olan yiyecekler, kendisindeki tüm yazılımı, kendilerini yeniden var edecek olan küçük yapılarına aktarırlar. Tıpkı hamile bir anne adayının beslenmesi, seyrettiği tüm görsellikler, sohbetini yaptığı konular seçtiği kelimeler, dokunduğu, hissettiği ve kokladığı tüm bilgileri bebeğine aktarması gibi…Hep daha iyiye giden bir deneyim transferi ... Bu çekirdek için güzel bir imkân demektir. Sahnesine de daha çok küçücükken öğrenerek başlıyor demektir. Genetiği bozulmuş yiyecekler ise her yıl tohum...