Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Basite inmek mi, çıkmak mı?

Basite inmek mi, çıkmak mı? O gün de bir koşuşturmayla bitmişti. Hande masasını toparlayıp ofisten ayrılmak üzereydi. Buluşmayı düşününce heyecanlandı. Bu heyecanın sebebi buluşacağı kişi değil, duyacakları olduğunu biliyordu. Hukuk bürosunda çalışmaya yeni başlamıştı. İşleri çok yoğundu. İncelemesi gereken dava ve dosyalar bir türlü azalmıyordu. Başını kaşıyacak zamanı olmuyordu bazı günler. Bugün ofise yemek ısmarlamak yerine karşıda yeni açılan sandviç dükkanına gitmeye karar verdi. Biraz nefes almak, biraz da işlerden uzaklaşmak istemişti.  Dükkân; ufak, sade ama çok şirin bir yerdi. Sandviçleri ekşi mayalı ekmekten, içindekiler ise organik üretimdi. Tam Hande’nin sevdiği gibi…  Sahibi oldukça sevimli, hoş sohbet bir bayandı. Hande ne kadar mantıklı, tutarlı konuşuyor diye düşündü içinden. Konu tam " Hayattaki başarı " üzerine gelmişti ama Hande ofise dönmek zorundaydı. Telefonunu aldı dükkân sahibi Selin hanımın. Akşam sekizden sonra buluşup bu güzel sohbete devam etmek ...

Neredesin Mutluluk?

Neredesin Mutluluk? Mutluluk neydi ki... İçinde kelebeklerin uçuşması mı? Ayaklarının yerden kesilmesi mi? Baktığın her şeyde güzellikler görüp ruhunun huzurla dolması mı? Semiha çocukluğundan beri bu kavram üzerinde düşünürdü. Annesiyle yaptığı sohbetlerin en sevdiği konusuydu. Annesine hep çocukluğunu, gençliğini, nelerin onu mutlu ettiğini sorar, masal dinler gibi dinlerdi. Bazen şaşkınlıkla, bazen merakla ama çoğu zaman keyifle… Misafire çayın yanında kaymaklı tatlı ikram edebilmek mutluluktu mesela. Her pazar akşamı başka bir komşuda toplanıp sohbet etmek… Oyunlar oynamak... Annesi büyüklerin oynadığı oyunları özlemle anlatırdı.  Semiha’nın aklı almazdı kocaman kadınların, yetişkin erkeklerin oyun oynamasını. Annesi ise “Ne çok eğlenirdik…” diyerek hatırlardı. O eski fotoğraflara bakarken dikkatini evlerde çok az eşya olması çekerdi hep. “ O zamanlar sadece ihtiyacımız olan eşyaları alır, evin süslemesini bile yine kullandığımız eşyalarla yapardık canım kızım. ’’ demişti annes...

RAMAZAN

RAMAZAN  Rabbimizin insana cevap anahtarı, yol gösterici olarak Kadir Gecesinde indirdiği kitabımız,  O geceyi içinde barındıran Ramazan ayı, O ayın içinde farz kılınan oruç ibadeti... Rabbimizin insana en büyük merhameti... Öyle bir merhamet etmiş ki Rabbimiz, "şüphesiz" olarak söylediği en büyük düşmanımız bile bağlı. Bu kadar merhametle, en büyük düşman etkisiz kalmışken, Şimdi hangi taraftasın? İşte gerçek ak ve karanın çıkması artık kaçınılmaz. Zulmü yapan mısın, zulme uğrayan mı? Yoksa zalimliği en çok kendine yapan mı? *** İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi  de insanın amacını amaç edinmiştir.  "Kim Kimdir" ,  "İlişkilerde Ustalık"  ve  "Başarı Psikolojisi"  programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.  "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardı...

Çözüm Netlikte…

Çözüm Netlikte… Gözlerini açar açmaz heyecanla bugün yapacaklarını düşündü. Okulun her ara tatili öncesi, izin süreçleri gündem olurdu. On beş gün boyunca çocuklarla vakit geçirip, iş yerinde izinli olması gerekecekti. En sevdiği şeydi çocuklarıyla vakit geçirmek. Bugün yarım kalan işlerini ve izin işlemlerini de tamamlarsa rahat edecekti Aylin. Bir telaşla çıktı evden… Aslında çok keyifli olması gerekiyordu ama kafasına başka detaylar takılıyordu. İş yerindeki oda arkadaşları uzun süredir vardiyalı çalışıyorlardı. Bu, aralarında yaptıkları gizli bir anlaşmanın sonucuydu. İşe bir gün biri geliyor, öbür gün diğeri geliyor ve böylece yarı zamanlı çalışıp bolca izin yapıyorlardı. Ancak biri bu durumu müdürlüğe iletmiş olacaktı ki bu düzeni sonlandırmışlardı. Düzenin bozulması ile birlikte herkes diğerlerinden şüpheleniyordu.  -Kim söyledi sizce? Biri müdüre bildirmese nasıl haberi olacaktı bu durumdan? Fısıldaşmaların ardından, herkesin aklındaki isim belliydi. Onlara karışmayan ama b...

KADIN…

KADIN... Evin neşelisi… Tebessüm ettireni… Duygusallığı ile hayata anlam katabileni… Faydayı güzel sunabilme marifeti olanı… Emanet değerlidir. Kadın emanet edilendir.  En değerlinin emanetidir.  Yaratılandan değer görmeyi beklerken kendini mutsuz eden kadın mı? Değerinin kıymetini bilip üzerine değer ekleyebilen kadın mı? Senin seçimin ne? *** İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi  de insanın amacını amaç edinmiştir.  "Kim Kimdir" ,  "İlişkilerde Ustalık"  ve  "Başarı Psikolojisi"  programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.  "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır." ***

Oltada Balık

Oltada Balık Uzun yıllar kurumsal şirkette çalışan Murat, nihayet emekli olmuştu. Fakat bu duruma çok sevinemedi. Emeklilik hakkının çok geç verildiğini düşünüyordu. Aklından geçen sözler bir hışımla diline döküldü; “Çoktan emekli olmalıydım, can mı dayanır bu kadar çalışmaya? Onlara kalsa mezara kadar çalıştıracaklar!”  Oysa doğada insan dışındaki hiçbir canlıda emekli olma isteği yoktur.  Arı “Bugün bal yapmayacağım, yoruldum.” demez.  İnek “Sütüm ancak bana yeter, size veremem” demez.  Anne aslan yavrularını beslemek için usanmadan avlanır.  Tüm canlıların hayatları boyunca karınlarını doyurmak için çalışmaları gerekir.  İnsana ise bazen kendi karnını doyurmak bile zor gelir. Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, hareket etmek acı verir.  İnsan neden çalışmaktan, yorulmaktan bu kadar imtina eder? Kontrolsüz istekleri…  Murat emekli olmayı yıllarca beklemişti. İşe bile sırf “Emekliliğe az kaldı…” diyerek gidiyordu. Artık hayatın tadını çıkarmak, yılla...