Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dönüşüm Yolculuğu

Dönüşüm Yolculuğu O gece Elif’in tüm dünyası değişti. Vücudunda bir kitle fark etmesiyle, ertesi gün hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Doktor doktor dolaştı ve hepsi sanki sözleşmiş gibi aynı şeyi söylüyordu: Ameliyat, o bölgenin alınması, kemoterapi, ışın tedavisi, bir yığın ilaç... Etrafındaki herkes de doktorları destekliyordu. Ancak Elif’in içinde bir ses, “Bu işin başka bir çözümü olmalı,” diyordu. Okuduğu bir makalede, “ Hayatta herkesin problemi vardır, problemsiz hiçbir canlı yoktur. Fakat problemlerin birden fazla da çözümü vardır. ” diyordu. Bu cümle, Elif’in aklından çıkmadı. Evet, başka bir çözüm arıyordu. Araştırmaları sonucunda, önerilen tedavi yöntemlerinin faydalarının yanında ciddi zararları olduğunu da gördü. Elif, bu zararları göze alamıyordu. Derken, karşısına İngiltere'de benzer bir hastalığa yakalanmış ve iyileşmiş birinin haberi çıktı. Bu kişinin internet sayfasını incelediğinde, içinde adeta bir güneş doğdu. Çözüm, binlerce kilometre öteden gelmişti ve bu ...

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı?

Haftada İki Saat Spor İşe Yarar Mı? “ Egzersiz hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir soru sorsak, sizce cevaplar nasıl olurdu? Çoğunluk, egzersizin faydalarından bahseder, yapılması gerektiğini savunur. Yani “Neden yapmalıyız?” diye sorduğumuzda, çoğu kişi bunun iyi bir şey olduğunda hemfikirdir. Ama işin aslına bakarsak, bu söylemler çoğunlukla teoride kalır. Egzersizle gerçekten ilgilenenlerin sayısı oldukça azdır. Bu kadar iyi bir şeyse yaşam rutinimizde egzersize pay ayırmıyor olmamız garip değil mi? Alışveriş, yemek, eğlence gibi, sonunda keyif alacağımız bir şey söz konusu olduğunda, zaman ayırmakta zorlanmayız. Yol gitmek, efor sarf etmek gözümüze batmaz. Ama konu sağlığımız için harekete geçmek olunca, aynı hevesi gösteriyor muyuz? "Zamanım yok... Çok yoğunum... Yorgun hissediyorum... Bütçem yok... Yürüyecek yer yok... Düzgün salon yok... Hem zaten haftada iki saat egzersiz ne işe yarar ki?" Yapmak istemediğimiz bir şey için bahane üretmek hiç zor değil.  Uyku saatler...

Bayram Ertesi Tatlı Krizleri

Bayram Ertesi Tatlı Krizleri Bayram tatili ni geride bıraktığımız günlerdeyiz. Adı üstünde “ Bayram ”; keyifli şeylerin serbest ilan edildiği, kısıtlamaların bir süreliğine rafa kaldırıldığı bir zaman dilimi… Her ziyaret, ev yapımı baklavalar, açılan börekler, ikram edilen çikolata ve şekerlerle dolup taştı. “Ölümü gör, yemezsen! Sizin için açtım. Bir daha bulamazsınız.” “Vallahi şimdi Nebahat yengeden geliyoruz. O da güllaç ikram ettiydi. Bir tane alayım madem…” “Aaaa! Nebahat hazır yufkayla yapıyor. Üstelik malzemesini de az koyar o. Bayram dediğin baklava sız olmaz. Hem benimkisi el açması! Hiç itiraz istemem. Bitecek bu tabaklar!” Bazen zorla, bazen de “İstemem, yan cebime koy…” der gibi geçen ziyaretler… Dördüncü ziyarete artık insanın ne cesareti ne de fizyolojisi yeter. Zira bu yeme maratonundan sağ çıkılabileceğine dair ciddi endişesi oluşur insanın. Bayramda tatile çıkanların durumu da pek farklı değildir. Onlar da gittikleri memleketin lezzetlerine kapılmışlardır. Zaten bizde...

Hallederiz

Hallederiz “ Matematik mi çalışsam, yoksa Kimya mı?” diye düşünüyordu. “Asit-baz tepkimeleri kaç farklı tipe ayrılıyordu ki? Galiba o derste uyumuşum…” Sonra birden, kitapların sayfalarını çevirirken gözleri matematik bölümüne takıldı. “ Algoritma lar, algoritmalar…” diye mırıldandı. Kitapta bu konuyu bulmakta zorlanıyordu. “Sanırım bu işin içinden çıkamayacağım.” diye düşündü, başını kitaba koyarak. Kafasında karma karışık formüller ve denklemler dönüyordu, sanki ikinci dünya savaşını bir başına yürütüyormuş gibi hissediyordu. Masanın üstündeki ders kitaplarına göz atarken içinden söyleniyordu: “Ah, Ahmet! Ne vardı ki bu kadar erteleyecek? Sinemaya gitmesem ne kaybederdim ki? Ya da arkadaşlarla kafeler arasında dolaşmak… Bunların sırası mıydı?” İki gün sonra finalleri vardı, ama son bir aydır sürekli “bugün yarın hallederim” diyerek bir türlü derslerinin başına oturamamıştı. Bir gün arkadaşı onu dışarı davet etti, diğer gün ise hiçbir enerjisi yoktu. Ve derken, haftalar birer birer ak...

Senin Yaşamın Ama

Senin Yaşamın Ama... *** İnsanoğlu var olduğundan bu yana amacı hiç değişmemiştir. Mutlu başarılı olmak ve iyi ilişkiler kurmak.  Deneyimsel Tasarım Öğretisi  de insanın amacını amaç edinmiştir.  "Kim Kimdir" ,  "İlişkilerde Ustalık"  ve  "Başarı Psikolojisi"  programlarında sunduğu stratejilerle insanların dününden daha başarılı, daha mutlu ve daha marifetli olmalarına destek olur.  "Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen biri vardır." ***